30

27.7K 1.9K 510
                                    

Multimedyalara bakmayı unutmayın playlistlerinizi zenginleştireceğine eminim :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Multimedyalara bakmayı unutmayın playlistlerinizi zenginleştireceğine eminim :)

Murat Gülgören: Kahırlı gözler

30. BÖLÜM

Leyla'nın çıkışının üstüne evde buruk bir hava kalmıştı. Oysa böyle olacağını hiç tahmin etmiyorlardı. Elbette bu yüzleşmenin yaşanacağı herkesçe biliniyordu ancak Kerem'in bu kadar sabırsız, Leyla'nın bu kadar fütursuz olacağını beklemiyorlardı. 2 yıldır uğruna bağları kopardığı acısı sanki hiç yaşanmamış gibiydi. Leyla gider gitmez, Sezen Hanım, Tülin Hanım'ı aramış gerekli bilgilendirmeyi yapmıştı.

Anne yüreğiydi. Her ne kadar oğluna kızgın olsa da kahrolmuştu Tülin Hanım. Bir anda Kerem gözünde 5 yaşında elinden daha hiç tatmadığı dondurması düşmüş çocuk gibi görünmüştü gözüne.

"Kahroluyorum Sezen. Ayda yılda bir görüyorum her gelişinde daha perişan. Sürekli Hastanede. Ufuk'a sordum. Sürekli nöbet yazdırıyormuş kendine."

Sezen Hanım hak verdi. "Gördüm. Gözlerinin altı mosmordu. Selami ona annenleri de gidip gör dedi ama gelmedi sanırım."

Tülin Hanım görmeyeceğini bile bile başını iki yana salladı. "Hala kızgın bize... Leyla'nın yerini bilmediğimize inanmıyor. Neden olduğunu, neden gittiğini hiçbir şey anlatmıyor Sezen delireceğim artık. Anlamıyorum! Madem bu kadar seviyordu neden nikâhı bıraktı. Hiçbir şey bilmiyorum tek bildiğim oğlum ölüyor. Oğlum perişan."

Sezen Hanım sessiz kaldı. Oysa dili kıvranıyordu. 'Leyla da perişan, saklasa da gülse de yavrumun yaşam sevinci kalmamış." Dememek için dilini ısırdı. Şimdi söylese Tülin'in acısı, mahcubiyeti katlanacaktı. O yüzden sessiz kaldı.

"Sezen..." diyen Tülin Hanım'ın sesi tereddütlüydü. Yıllardır beraber olan iki aile ilk kez bu kadar çekinmişti birbirlerinden. Ve bu çekingenlik 2 yıldır geçmek bilmiyordu.

"Leyla size karşı hiç öfkeli ya da kırgın değil kardeşim. Yarın gelecekmiş. Sizi de görmeye gelir merak etme."

"Peki biz nasıl bakacağız yavrumun yüzüne?"

"Öyle deme Tülin'im. Sizin ne günahınız var?"

Ne derse desin suçlu hissediyorlardı kendilerini. Leyla'yı mahallesinden, ailesinden, düzeninden koparan, koparılmasına sebep olan Kerem'di. Kendi çocukları. Telefon kulağındayken camın önüne doğru geldi Tülin Hanım. Gayriihtiyari sokağı izlerken Karşı kaldırımda oturan oğlunu gördü.

"Ben seni sonra ararım canım. Kerem'i gördüm. Gitmeden yakalayayım." Diyerek cevap beklemen kapattı telefonu. Pencereyi açıp başını dışarı uzattı ve kırık çıkmasına engel olamadığı sesiyle oğluna seslendi.

"Kerem!"

Kerem başını kaldırıp annesiyle göz göze geldi. Tülin Hanım'ın içi bir kez daha parçalandı, bir on sene daha yaş aldı sanki. Oğlu yok oluyordu. Kerem tükeniyordu. Eski halinden eser yoktu. Çok zayıflamıştı. Kirli sakalları çok değildi ancak saçları da dağınız olunca göze batıyordu. Gözlerinin feri sönmüştü yavrusunun.

ZİNCİR SOKAĞI SAKİNLERİ(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin