49

20.2K 1.5K 145
                                    

Selamlar, Merhabalar, çoook özledimler Nasılsınız? 😍😍😍😍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selamlar, Merhabalar, çoook özledimler Nasılsınız? 😍😍😍😍

Brni özlediniz değil mi? Ben desizi özledim. Neyse okuyun sonra konuşuruz ❤🌸
İyi okumalar 💕

49. Bölüm

Her seçimin bir vazgeçiş olduğunu hepimiz biliyoruz ama bazen seçimler yaparken diğer seçenekten vazgeçmek gibi bir niyetimiz olmuyor. Hatta seçim yapmak da olmuyor niyetimiz. Bir yol arayışına giriyoruz, seçim yapmak için değil vazgeçmemek için. Leyla'nın da suskunluğu bundandı. Bir seçim yapması isteniyordu. Ya Kerem'le evlenecekti ya da Kerem'in gözlerinde kalan umudun da dibini sıyıracaktı. Hissediyordu, Kerem'in direnişinin artık ondaki tüm enerjiyi çektiğini görüyordu. Yine de Leyla'ya bir şey demiyordu. İsyan etmiyor, kabulleniyordu. Eğer şimdi hayır derse Kerem içindeki umudu öldürecekti ve yine gülümseyip yanında kalmaya devam edecekti. Çünkü artık anlıyordu Leyla, Kerem kendini Leyla'nın suçladığından daha fazla suçluyordu ve ruhu bedeninden sökülene kadar Leyla için çabalayacaktı. Başka birine âşık olmasından deli gibi korktuğunun da farkındaydı Leyla ve biliyordu ki öyle bir durumda güneşin yörüngesinden çıkan bir gezegen gibi kendini kaybedecekti ama yine de bir şey diyemeyecekti. Sessizliğin gürültüsü kulaklarını çınlatıyordu ikisinin de. Kerem korksa da bakışlarını Leyla'nın bakışlarından çekmiyordu. Leyla ise henüz ne diyeceğini bilemediği için içlerinde umut barındıran bakışları son kez görme korkusuyla daha dikkatli izliyordu Kerem'i.

"Ben bir Bahar'a bakayım." derken Kerem 'in kucağından indi. Kerem engel olmadı, yorum yapmadı sessiz kalıp başıyla onayladı. Leyla'nın henüz onu affetmediğini anlamış oldu ama bu sessizlik bunun yanında Leyla'nın da henüz ondan vazgeçemediği anlamına geliyordu.
Leyla arkasına bakmadan salondan çıkıp holü de aynı hızla geçti. Kerem arkasından bakarken dahi tepki veremiyordu. Bu duruma düşmelerine sebep olan kendisiyken Leyla'ya sitem edecek değildi ama yorgundu. Çabalamaktan vazgeçmeyecekti ve bunu düşünmek bile enerjisini sömürüyordu. Şu an tek dayanağı Leyla'yı görüyor olması ve iyi olduğunu biliyor olmasıydı. En azından fiziken iyiydi...

Aradan geçen dakikalar yarım saati devirdiğinde Kerem Leyla'nın yanına gitmek için ayaklandı. Kızının odasının kapısını araladığında karşılaştığı görüntü içinde sıcak dalgaların fokurdamasına sebep oldu. Leyla, Bahar'ı da almış koynuna odadaki tekli bazada beraber uyuyakalmışlardı. Anlaşılan bu gece Leyla kendinden hepten kaçmıştı.

Eh... Anlaşılabilir bir durumdu tabi ki.

Odasına geri dönmeden önce mutfağa giderek aldığı bir bardak suyla balkona çıktı. Temiz havaya ihtiyacı vardı. Leyla'ya da ihtiyacı vardı ancak Leyla'ya ulaşmak temiz havaya ulaşmak kadar kolay değildi.
Tüm gün olanları düşündü. Leyla'nın Mihriban ve Rıdvan'a olan bakışları....
Mutlu ama buruk, müteşekkir ama kırgın...

Bu dünyada Leyla'yı en fazla seven kişi olduğuna emindi. Hiç kimsenin ama hiç kimsenin Leyla'ya onun kadar değer vermeyeceğini biliyordu. Ama bu dünyada ona en fazla acı veren kişi olduğu da bir gerçekti. Bu yüzden Leyla'nın çocuğunu ondan saklamasını anlayabiliyordu. Bir daha dönmese de anlardı. Leyla, ona fazlaydı. Leyla tüm benliğiyle ona teslim olmuşken, hatalarını, yalanlarını bile sineye çekmeye hazırken Kerem kaçmıştı. Leyla için kaçmıştı ama sonuçta onu yaralamıştı. Hani insan birini çok sevince, onu gördüğü zaman ne yapacağını bilemez, eli ayağı birbirine dolaşır ve saçmalar ya işte Kerem de onu kaybedeceğini düşündüğü zaman böyle olmuştu.

ZİNCİR SOKAĞI SAKİNLERİ(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin