2.2

4.5K 315 178
                                    

İthaf: bendebilmiyomkine

Tuna ile mesajlaştıktan sonra hamakta uyuyakalmıştım. Ta ki uyanmaya alıştığım şekilde uyandırılıncaya kadar.

Kafama dökülen su ile aniden yerimden sıçramış bu ani hareketim yüzünden de hamaktan düşmüştüm.

Şaşkın şaşkın etrafa bakarken ne olduğunu kavramaya çalışıyordum. Arel ise elindeki kum kovası ile kahkahalar içinde gülerken bana bakmaya çalışıyordu fakat gülmekten gözlerini açamıyordu bile.

Neden biz annem ve dayım gibi iyi geçinen kardeşler olamıyorduk ki? Neden yani neden?

"Bazen bana karşı bir kin beslediğini düşünüyorum." dediğimde Arel sahte bir hüzünle konuştu.

"Aaa öyle deme, hep çok sevdiğimden bunlar."

"Dua et kuma düştüm yoksa seni öldürmüştüm." diyerek yerden kalktım ve benimle birlikte yere düşen eşyalarımı da toplayıp tekrar hamağa koydum ve ben de hamağa oturdum.

"Hadi Arel beni sevmiyor da siz niye karşı çıkmadınız?" dedim diğerlerine ithafen.

"Tehtid etti." diye tek bir ağızdan konuştuklarında göz devirdim.

"Kum kovasını nereden buldun peki?" dediğimde Arel yan tarafta oynayan çocukları göstermişti.

"Aç mısın?" Erne'nin sorusuyla birlikte bakışlarım Erne'ye yönelmişti.

"Aç değilim ama yerim." dediğimde gülüp kalan son sandviçi bana uzatmıştı. Neredeyse bütün yemekler bitmişti, oysa Erne oldukça çok yemek yapmıştı.

"Behiç! Kiminle yazışıyorsun öyle sırıtarak?" diyerek Behiç'in kafasına hafifçe vurdu Arel.

Gıcıklığı demek ki sadece bana değil, herkeseymiş.

"Kiminle yazışacağım, tabii ki Su ile." dedi yüzündeki kocaman gülümseme ile.

"Durum ne anlatsana." diye heyecanla konuştu Meyra ve dikkatle onu dinlemeye başladı.

"Konuşuyoruz sadece öyle daha ne diyebilirim ki?"

"Nasıl konuşuyorsunuz işte onu soruyorum. Flört biçimde mi yoksa arkadaş mı?"

"Ortası gibi bir şey." diyerek omuz silkti Behiç. Demek ki hâlâ tam olarak ne olduklarını o da bilmiyordu.

"Lafları ağzından cımbızla mı almak gerekiyor? İyi tamam sormadım say." diyerek trip moduna geçmişti Meyra. Ama Behiç'in konuşmayacağını çok iyi biliyordu.

Erne bir şey demeden yanımızdan kalkıp uzaklaşırken kimse onu umursamamıştı. Aksine sohbet etmeye devam etmişlerdi.

Gözlerimle onu izlerken bir köşeye çekilmiş ve muhtemelen az önce cebine koyduğu sigara ve çakmağı çıkarmıştı.

Hamaktan kalkıp yanına yaklaştığımda beni fark edip sigarasını yakmamıştı.

"Kendine zarar vermeyi çok mu seviyorsun? Ne işe yarıyor ki bu seni zehirlemekten başka?"

"Çok nadir içiyorum ki zaten." dedi hafifçe gülümseyerek.

"Nadir falan anlamam. Her türlü sana zarar veriyor, madem nadir içiyorsun hiç içme."

"Madem sen istedin." dedi ve etrafa bakındı. "Tamam bundan sonra içmem." dedi ve çöp kutusunun yanına gidip sigara paketini çöpe attı.

"Bunu ben istedim diye değil de sağlığın için yapmalısın Erne. Sağlığını hiç mi düşünmüyorsun?"

NepentheHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin