Zehirli Alev Bataklığı

3.3K 335 69
                                    

Zed ve Connor nefes nefese yerde otururken bir müddet konuşmadılar. Büyük bir tehlike atlatmışlardı lakin en fazla yara alan kişi Zed olmuştu.

"O iblislerin burda ne işi vardı?"

"Bende bilmiyorum üst katta olmaları gerekirdi. Belki uzun süredir cehennem kimseyi baş şeytan olarak kabul etmediği için düzen yavaş yavaş bozuluyordur."

Zed onaylarken bu düşünce kafasına yatmıştı. Kanayan kolu için tişörtünü yırtarken Connor sarmasına yardım etti. Daha yola çıktıktan on dakika sonra böyle bir yara alıyorsa ilerisini düşünemedi.

"Varis istersen ileride alev mağaraları var. Orada biraz dinlenip tekrar yol alabiliriz."

Zed sessiz kalırken ilk defa yalnız olmadığı için kendisini şanslı hissetti. Her ne kadar bu zamana yalnız gelse de bazen bilgili bir yoldaş iyi olabiliyordu. İkili dikkatle mağaralara ilerlerken Zed birden Connor'ı geriye iktirdi.

"Bunu neden yaptın?"

Yüzünde ki şaşkın ifade sadece bataklığı fark edene kadar sürdü. Farkında olmasa da zehirli bataklıktan son anda kurtulmuştu. Içindeki mutlak itaat büyüsü derinden sarsılırken ilk defa kendi isteğiyle birine sadakat duymak istemişti. Zed dikkatle bataklık sınırına bakarken her yere bulaştığını fark etti.

"Sanırım burdan geçmek biraz zor olacak."

Zed yere otururken gözü bataklığın içindeki ağaçlara takıldı. Yüzüne oturan sırıtmayla Connor'a döndü.

"Zıplamada iyisindir umarım."

"Aklından gene neler geçiyor?"

Connor yüzünü buruştururken bu sırıtmadan kesinlikle hoşlanmamıştı. Adeta 'hey ben tehlikenin içine atılıyorum dostum inşallah ölmeyiz' hissi uyandırıyordu bu sırıtma. Zed eliyle büyük ağaca tırmanırken ayağını koyduğu dal çatlamaya başladı.

"Varis dikkat et!"

Zed hızla ayağını başka bölgeye kaydırırken dengesini son anda tutturabildi. Nefesi düzene girdiğinde tekrar tırmanmaya devam etti.

"Connor sen ne bekliyorsun davetiye mi?"

Conner içten içe mırıldanırken tırmanmaya başladı.

"Sen önden git ölmezsen bende gelirim."

"Seni duyamadım."

"H-hiç bir şey demedim."

Zed tepeye ulaştığında hâlâ tırmanan Connar'a göz devirdi. Beklerken yaralı koluna bakıp depolama yüzüğünden iyileştirici ve güç verici iksirinin ikisini de kafasına dikti. Connor on dakika sonra yanına geldiğinde kolundaki yara sadece biraz acı veriyordu. Içindeki güçle beş metre zıplarken hedeflediği dalı kaçırırken sertçe alttaki dala çarptı. Son anda ucu ucuna tutunurken düşündüğü kadar kolay olmadığının farkına vardı. Connor'a bakarken onun yapıp yapamayacağından emin değildi.

"Yapabilecek misin?"

"Tabiki de. Genelde boş kaldıkça zıplarım zaten."

Alayla sarf ettiği cümle başka bir zaman olsa Zed'i sinirlendirebilirdi. Fakat tehlikenin göbeğinde dururlarken sinirlenmek en son tercihiydi. Depolama yüzüğündeki ip aklına gelince uzunluğunun yetip yetmeyeceğini bilmiyordu.

"Sana ip atacağım. İp geldiği an atlama ve nereye kadar geleceğine bak. İkinci atışımda atlarsın."

Başıyla onaylarken ipi atan Zed ile tutabileceği mesafede olduğunu gördü. Zed'in ipi tekrar atmasını beklerken ayağıyla kendisine destek olacak pozisyona geçti. Ipi attığı an atlarken fazla yukarıda olan iple bataklığa düşmek üzereydi.

Kaos'un Üç İblisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin