1.1*Üzücü Oyun Günü*

1.3K 166 102
                                    

[Jeongin'in ağzından]

Günlerdir gitmediğim okul aklıma geliyor deli oluyordum. Gitmemiz gereken ama gidemediğimiz bir saray yavrusu mu desem.

Yatakta sağa sola dönüyordum. Uyanma ve uyanmama arasında verdiğim mücadeleyi kaybedip gözlerimi araladım.

Gördüğüm şey bir manzaradan daha güzeldi. Hyunjin..

Keşke her uyandığımda senin cennet yüzünü görebilsem..

Biraz daha izlemeye karar verdim. Okula gitmeye daha çok vardı. Elimi yavaşça yanağına götürdüm.

Onu sevmeye çalıştım. Gözlerini açtı.
İkimizde gözlerimizin derinliklerine bakıyordum.

O derinliklerde kaybolmak istiyorum..

Herşey güzeldi. Tahmin edemeyeceğiniz kadar güzeldi..

Ama her güzelliği bozan bir şey olur ya. İşte şuan tam bu noktadaydık. Hyunjin gülümüyordu.

"Hyunjin.. Bir sorun mu var?"

Hyunjin evet anlamında kafa salladı.

Lütfen rüya olsun...

Hyunjin yatakta doğrulup ayağa kalkmaya çalıştı. Ama yapamadı...

Yere düştü...

Hızlıca yataktan kalkıp Hyunjin'e kollarımdan tutup destek alması için kollarımı uzattım.

Düştüğü yerin yanındaki komidin'in üstündünden telefonunu alıp notlar kısmını açtı.

"Ayaklarımı hissetmiyorum. Konuşamıyorum da."

Okuduğum şeylerle Hyunjin ile göz göze geldik. Bana yardım et der gibi bir hali vardı.

Elim ayağıma dolaştı. Ne yapacağımı bilemiyorum.. Hyunjin elleriyle yerden destek alarak yatağa yaslandı.

Ben ise ayağa kalkıp odanın başından sonuna kadar turluyordum. Sanırım travmanın etkisiydi. Yani böyle olmalıydı.

Hyunjin'in ağladığını görünce koşarak yanına gittim.

Lütfen ağlama Hyunjin.... Dayanamıyorum.

"Bak şimdi. Ben sana yardım edeceğim söz. Bekle sakın ağlama."

Gözlerinden bir yaş düşerken gözlerini kısıp bana baktı. Sanki bağırmak istiyor. Ama yapamıyor , göz yaşlarıyla kendini ifade etmeye çalışsa da yapamıyor , içindeki herşeyi dışına çıkarmak istiyordu.

Kendi çığlıklarında boğulma Hyunjin..

Aklımda yanan temsili ampulle koşarak masanın üstündeki telefonumu aldım.

Chan Hyung'un numarasını aradım.

Chan Hyung benim orta okulda büyüklerimdendi. Ben zorbalığa uğradığım zaman beni hep kurtarırdı. Şimdi ise piskolok olmuştu.

"Alo Hyung?"

"Ah. Jeongin. 'it's beden a long time'."
dedikten sonra küçük ama tatlı kahkahasını atmıştı.

"Chan Hyung. Tamam anladık Avusturalya'ya gittin de. Şuan çok önemli bir şey sormam gerek."

"Ah. Jeongin şuan müsait değilim."

"Ama Hyung çok önemli."
Chan Hyung'un kabul etmesi gerekti.
Biraz daha ısrar etmekte fayda vardı.

"İmzalanan gereken belgeler bitince ben seni ararım Jeongin."

Slave //(Hyunjin×Jeongin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin