Her şey bundan 3 yıl önce İtalya'daki nükleer santralin infilak etmesiyle basladı.
Radyasyon o kadar kuvvetliydi ki açık havada bile suların kaynamasına neden oluyordu. Ancak neyse ki bu tarz olaylar için özel sığınaklar oluşturulmuştu. Tabi ki bu sığınaklarda yiyecek lazım işte burada biz devreye girerdik. Yani sendrom ekibi..Biz bu bölgelere gider kaynak toplarız. Her zaman ki bir devriyede siyahımsı bir sıvıya rastladım. Arkadaşlarım bunun hayvan kalıntısı olabileceğini söyledi. Ben de altına bakmak için temas ettim. Sonra hiç bir şey olmadan sığınaklara döndüm.
Fakat bir problem vardı sığınağın kilidi çiğnenip kırılmıştı. İçeri girdiğimde ailemin yerde cansız yattığını gördüm. Ve hemen yanında 3 karaltı bana gülüyordu. Ben de elimdeki kendi yaptığım çekiçle onlara saldırdım. Ve hiçbirini sağ bırakmadım. Ancak bu işte bir terslik vardı. Kendime gelip gözümü ovuşturduğumda elimdeki çekiç kanla boyanmış yerde ise annem, kardeşim ve babam vardı. Bu işte o SENDROM un sonucu. Ben ise bu vicdan azabıyla yaşayamayıp kendimi yaktım.