-Ne dedin sen?
-Kaçalım diyorum işte...
Bana öylece bakıyordu.Ne dediğimi anlamaya çalışıyor gibiydi,neyi kastettiğimi?
-Gidelim Kook...Babamdan,ailelerimizden,mutsuzluktan,herşeyden kaçalım.Sıkıcı ve mutsuz bir hayat sürmekten kaçınalım ve bizi kimsenin bulamayacağı bir yere gidelim.
-Jennie sen delirdin mi?
-Evet Jungkook,delirdim.Babam beni seni öldürmekle tehtid ettiği ve sana yaklaşamadığım için delirdim,gerçek babamın gerçekten hayatta olduğunu ve bu notları öz babamın sevgilisinden aldığımı öğrenince delirdim,Lisa'nın aslında dostum olmayıpta para karşılığında üvey babama yerimi söylediği ve bu yüzden tecavüz edildiğim için delirdim,mutlu olamadığım için delirdim,senle olamadığım için delirdim,sensiz olduğum için delirdim.Delirdim Jungkook!Tek gecelik bir ilişki sonucu dünyaya gelen bir çocuk olduğumu öğrendiğim için,annemle babam arasında hiçbir yaşanmışlık olmadığı için ve beni sevmedikleri için,yalnız ve kimsesiz olduğum için,kimseye güvenemediğim için delirdim Jungkook.Üvey babam ne derse tekrar tecavüze uğrama korkusuyla yaptığım için,tehtid altında olduğum ve sürekli izlendiğim için,yanlış insanlara güvendiğim için delirdim ben Jungkook!!
Sınıfın ve herkesin ortasında bağırıyor,yere diz çökmüş ağlıyordum.Herkesin öğrenmiş olması değildi umrumda olan.Jungkook'un artık herşeyi biliyor olmasıydı...
Ben yerde oturmuş hıçkırarak ve bağırarak ağlarken bütün okulun sınıfa doluştuğunu ve elinde iğneyle gelen hemşireyi farketmemiştim.
Birkaç saat sakinleştiricinin etkisiyle uyumuştum sanırım.Uyandığımda ise Jungkook bir eliyle elimi tutuyor bir eliylede suratımı okşuyordu.
-Noldu?Niye herkes kapıda?
-Kaçalım Jennie...
Dediği şeyle yerimde aniden doğrulmuş ve gözlerimi kocaman açmıştım.
-Babanı ara ve görüşmek istediğini söyle buluşacağınız yeri ihbar edelim.Babanı yakalamalarının ardındansa gidelim Jennie..
-Ne yani kabul ediyor musun?
-Evet,dedim ya...
Duyduğumla ona yaklaşmış,kafamı boynuna gömüp ona sarılmış ve kokusunu içime çekmiştim.
Sanırım mutlu olduğum tek yer burasıydı.Onun yanı...
-Nereye gideceğiz peki?
Sorduğum soru üzerine bana dönmüştü ve uzun uzun bakmıştı.
-Rüzgar nereye eserse,kalbimiz bizi nereye götürürse...
Ona daha sıkı sarılmıştım ve o da beni belimden tutup kendine daha çok yaklaştırmasının ardından bana sarılmıştı.
Sanırım hayatımdaki sayılı mutlu anlardan birini yaşıyordum ve bu diğerlerinin hepsine taş çıkartırdı.
-Saat 8.00'de geçen seferki yerde.
-Tamamdır güzelim seni çok özlemiştim.Beni görmek istemen güzel...
Cevap vermemiş ve mesajı atmamın ardından yanımda oturan Jungkook'a bakıp gülümsemiştim.
Onunda bana sunduğu güzel gülümsemesinin ardından revirden çıkmış ve sınıfa geri dönmüştük.
Herkes bana bakıyordu...
Kime baksam göz göze geliyordum ve bu sinirimi bozmaya başlamıştı.Jungkook anlamış olacak ki;
-Hey millet önünüze dönün..
Sırama oturduğumda Jisoo ve Rose yanıma gelmişti.
-Jennie neden bize anlatmadın.Olanları,yaşadıklarını...
-Sizi de üzmek istemedim yalnızca..
-Jenjen,üzülüp üzülmememiz önemli değil.Biz senin her zaman yanındayız mutluluğunu,hüznünü paylaşmak için buradayız..
-Ahh kızlar üzgünüm ama artık böyle şeyler olmayacak.Artık mutlu olacağız.
-Bu ne demek oluyor?
-Gidiyoruz Rose...Jungkook'la gidiyoruz buradan.
Sanki çok abartılacak bir şey söylemişim gibi bakıyordular bana,
-Ne var yani gidiyoruz işte...
-Jennie sen ciddi misin?
-Hiç olmadığım kadar..
Akşam olduğunda babam verdiğimiz ihbar üzerine beni beklerken adliye ekibini bulmuştu karşısında ve kapıda bekleyen benle yanımdaki Jungkook'u gördüğündeyse;
-Bunu sana ödeteceğim Jennie,hemde çok acı bir şekilde.Şimdi evde otur ve korkuyla çıktığım günü bekle...
Ondan korkmuyordum Jungkook'un elime kenetlediği ve sımsıkı sardığı elleri sayesinde..
Artık hiçbir şeyden korkmuyordum..Çünkü artık yanımdaydı.
Babamı götürdüklerinde Jungkook'a çevirmiştim kafamı.Bana bakarak gülümsüyordu.
Artık zamanı gelmişti.Gidiyorduk,kaçıyoduk.Umutsuzluğu,mutsuzluğu,endişeyi,herşeyi arkamızda bırakmış bütün sorunların içinden sıyrılıp kaçıyorduk...
-Ahh chaesoo sizi özleyeceğim.
-Bizde Jennie sık sık gel olur mu?
Yazarın ağzından;
O gün,o akşam biribirine kenetledikleri elleri ve arkalarından sürdükleri valizleriyle uzaklaşmışlardı ordan...
Artık herşey bitmişti ve artık mutlu olma sırası onlardaydı.
Kapalı kaldıkları ve çıkışı olmayan labirentten çıkmışlardı.Evet belki bir çıkışı yoktu ama tırmanmışlardı.Bçrbirlerinden destek alarak ve dimdik durarak birbirlerini kollayark.Tek kaçış yolu buydu çünkü...Tek kurtuluş yolunun kaçmak olduğu gibi...
Nereye gideceklerini bilmedikleri yolculuklarına bir teknede başlamışlardı.Kimsenin olmadığı,sessiz bir yerde denize açılmışlardı.Rüzgar onları nereye götürürse oraya gidecekler ve artık kalplerinin sesini dinleyerek mutlu olacaklardı.
-Nasıl hissediyorsun Jungkook?
-Hiç olmadığım kadar mutlu...
-Seni seviyorum Jungkook..
-Bende..
Jungkook'un son sözüyle bulundukları teknede ay ışığını altında,kollarını birbirlerine sarmış ve dudaklarını buluşturmuşlardı.
İşte o an bilerek ve isteyerek birbirlerinin olmuşlardı...
Finaalllll...Friend benim yazarken çok zevk aldığım bir hikayeydi ve umarım sizde okurken zevk almışsınızdır.Bu hikayenin bitmesi sorun değil yazmaya devam edeceğim ve sıradaki hikayemle çok iyi döneceğim..Sıradaki hikayem bu güne kadar yazdığım ve en çok sevdiğim,en çok içime sinen hikayem olmuştu..Sırada o var ve ben çok heyecanlıyım...
Şu an henüz ismi belli değil fakat ismini belirlediğimde bu bölümün altına okumak isteyenleriniz olursa diye iliştireceğim.
Bu arada final bölümünü nasıl buldunuz?
Eccedentesiast
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ғʀɪᴇɴᴅ ᷯ ͤ ᷠ ᷜ ͦ ͦ ᷜ
FanfictionToz pembeydi hayatım,taki bazı şeyler değişene ve ben büyüyene kadar...