Düğün salonuna girdikleri sırada, beti benzi atmış bir şekilde oturacakları yere yöneldiler. Rıza da oldukça rahatsız bir tavır içindeydi. Düğün dansı için anons yapıldığında, rıza ellerini kaldırarak hayır mesajını verdi.
Oldukça soğuk bir ortamda geçen düğün, aile fertlerinin kendi aralarında eğleniyormuş gibi davranmalarıyla devam ediyordu. Tam da bu sırada herşeyin farkında olan Nalan, hızlı adımlarla Meryem ile Rıza'nın yanına giderek hadi sizi bekliyoruz, Meryem? Enişte? Haydi kalkın diyerek apar topar piste aldı. O sırada daha da gerilen Rıza, bir dakika geçmeden yerine döndü. Meryem ise kanadı kırık çırpınan bir kuş gibi ayakta durmaya çalışıyordu. Baş ağrısı stres ile birleşince etrafındaki insanları göremez oldu. Müzik sesi kulağında bir uğultu gibiydi. Bu durumu anlayan annesi Bedia Hanım, Meryem'in kolundan tutarak yerine götürdü.
Rıza'nın babası, henüz düğünün başı olmasına rağmen, müzik yapan piyanistin yanına giderek, takı töreni anonsu yapmasını istedi. Çok geçmeden yapılan anons sonrasında gelin ile damat pistin ortasına geçerek, gelen davetlilerin takılarını almaya başladılar. Takı takanlar önce deftere isimlerini not ettiriyor, daha sonra sıraya geçiyorlardı. Köylüler, düğüne yaptıkları katkıları not ettirip kendi düğünlerinde aynısını bekliyorlardı.
Beklenildiğinden çok daha fazla takı gelmişti. Bu durumdan oldukça hoşnut olan Rıza'nın babası, keseyi bırakmıyordu. Tören bittikten sonra, Rıza ile Meryem'in üzerinde bulunan takı ve paraları alıp keseye ekleyip oradan ayrıldı. Bu durumda, Meryem'in ailesinin söyleyecek bir sözleri yoktu. Çeyizi bile çıkaramayan aile, gelen takılara, kızlarının rahat edeceğini düşünerek bir nebze de olsa sevinmişlerdi.
Düğün kısa bir süre sonra bitmiş, Meryem'in tüm ailesi, Meryem'i uğurlamak için etrafında kümelenmişti.
Meryem tarifi zor duygular yaşıyordu. Rıza'nın yanında geçirdiği en uzun süre, düğünde yan yana oturdukları zamandı. Bu adamın artık karısı olacaktı. Bu gerçeği artık kabullenmek zorundaydı.
Düğün bitmiş, evlelerinin yolunu tutmuşları. Rıza ile Meryem'in yaşayacağı ev, Rıza'nın aile evinin hemen üst katında bulunan iki odalı evdi.
Evin önüne geldiklerinde, Rıza ile Meryem, evlerine çıktılar. Meryem oldukça, bitkin bir halde, ne yapacağını bilmiyordu. Beraber salona geçtiler. Rıza Meryem'e dönerek
-Hadi düğün de bitti, herşeyi atlattık. Ben babamlara inip bizim altınları alayım dedi.
Meryem hiç ses etmedi. Meryem'in suskunluğu Rıza'yı huzursuz ediyordu.
Rıza, aşağıya indiğinde, babası karşıladı onu.
-Baba bizim altınlar nerde?
- Utanmadan bir de altın mı istiyorsun? Git boş boş hiç bir eşya getirmeden gelen karına sor altınları. Borçları ödeyeceğim bu altınlarla. Hadi çık git evine.
-Baba, ne borcu yaptın ki? Benim hakkım onlar!
-Sen ne hakkından bahsediyorsun? Yıllardır düğünlere gidip altınları sen mi taktın? Sen yıllarca evde her yeri kırıp, sinir krizleri geçirirken, bizler yemeğimizden kısıp bu günler için yatırım yaptık. Sana altın maltın yok. Hadi git karınla uğraş artık! Bizden bu kadar
Rıza inanılmaz derecede sinirlenmişti. O sırada derin derin nefes almaya başladı. İlaçları yanında değildi. Babası ile ciddi tartışma yaşamamak için yukarı çıktı.
O sırada Meryem, gelinliğini çıkarmış, pijamaları ile salonda bekliyordu.
Rıza Meryem'i görür görmez üstüne yürüdü.
Konuşsana lan! Konuşsana!! Geldiğin ilk gün hayatımı mahvettin. Senin yüzünden ailen yüzünden babam altınları vermiyor diyerek yüzüne tokat attı.
Meryem büyük bir korkuyla çığlık attı! Rıza bir yandan küfür ediyor bir yandan da Meryem'e vurmaya devam ediyordu. Meryem'in sesi Rıza'nın ailesi tarafından duyulmasına rağmen, hiç kimse yukarı çıkıp bakmadı.
Rıza Meryem'den tüm hıncını aldıktan sonra, bahçeye bakan terasın kapısını açıp Meryem'i oraya bıraktı ve kapıyı kilitledi.
Terasta sadece, minder seriliydi. Sabahları kahvaltı yapmak için bazı günler orada vakit geçiriyorlardı. Meryem, yüzü gözü acı içindeydi, sırtında da tarifsiz bir acı vardı. Kendini bir an terastan boşluğa bırakmak istedi. Ama yapamadı. Annesi Bedia Hanım'ı, yaşarken ölüme terk edemezdi.
Çaresiz bir şekilde, minderin üzerinde oturdu. Saatler boyunca hiç kıpırdamadı. Öylece bekledi. Sabah olduğunda ise, eşyalarını alıp baba evine gidecekti. Bunu düşünerek gözleri kapandı.
Sabah 7 sularında, Rıza gözlerini açtı. Terasa giderek, Meryem'in kolundan tutup yatak odasına aldı.
-Soyun! Hadi madem evlendik bana karılık yapacaksın diyerek bir tokat daha yapıştırdı.
Meryem yaşadığı korkunç bir gecenin ardından, terasta soğuktan donmak üzere iken üstüne böyle bir durumla karşılaşması onu şoka sokmuştu.
-Hayır, istemiyorum! Beni babamlara gönder! diye haykırdı Meryem..
-Babanlar seni bana verdi. O kadar da masraf yaptık. Ne demek babamlara gideceğim? Senin evin de mezarın da burası artık, geç o işleri. Ailen bile istemiyor seni. İsteselerdi, sinir hastası senden 15 yaş büyük bir adama verirler miydi. Soyun hadi yoksa ben soyacam seni
Meryem odadan kaçmak için hamle yaptığı esnada, Rıza kolundan tutarak onu yatağa fırlattı. Bir yandan kolundan tutuyor diğer yandan ise altını çıkarmaya çalışıyordu. Meryem yaşadığı bu cinsel şiddet karşısında ne yapacağını bilmiyordu.
Rıza, Meryem'i tamamen soyup cinsel birliktelik yaşacayağı sırada, kendisinin buna hazır olmadığını fark etti. Sertleşmemişti. Bu duruma iyice sinirlenip Meryem'e sertçe vurmaya başladı. Daha sonra pantolununu giyip evden ayrıldı.
Evden ayrılırken de, kapıyı kilitledi.
Meryem kapının kilitli olduğundan habersizdi. Banyoya girdi, kanlar ve morluklar içinde olan narin ve küçük bedenini ağlaya ağlaya yıkadı. Su değdikçe sızlıyordu her yeri. Özellikle yatakta zorla üstünün çıkarılması onu derinden sarsmıştı. Bu durumu yaşamamak için, abisi Sercan'dan yirmi dört saat dayak yemeye razıydı.
Rıza eve geldiğinde, denemelerine devam etti.
Günlerce bu cinsel şiddet sürdü. Meryem, her gün dayak yiyerek ve gece dışarda uyuyarak geçirdi bu süreci.
Meryem ailesini evlendikten bir ay sonra görebildi. Geleneklere göre köyde, yeni evli çift bir ay boyunca evine gidilmesi pek hoş görülmezdi. Meryem'i bu halde gören ailesi, durumu anlamamazlıktan geldiler.
Meryem, ailesinin onu bu halde gördükten sonra, kendisine kıyamacaklarını, kolundan tutup eve götürmelerini umuyordu. Ama hiç de beklediği gibi olmadı. Bu durum Meryem'i, Rıza'nın şiddetinden, cinsel saldırılarından daha çok yaraladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK
Teen FictionAilesinden sürekli şiddet gören, 15 yaşında , kendisinden 17 yaş büyük biriyle evlenmek zorunda kalan genç bir kız. İstemeye istemeye evlendikten sonra hayatını kabusa çeviren eşi ve ailesinin yaptığı inanılmaz işkenceler. Evlendiği ilk gün şiddete...