Hasan askerden izin alarak köye gelmişti. Babasını bu halde görmek onu fazlasıyla üzmüştü. Babası evde bu acıya daha fazla dayanamadığı için hastaneye kaldırıldı. Bağırsağında bulunan tümör oldukça büyümüştü. Ameliyat olmayı bekliyordu. Sercan dışında tüm çocukları hastanedeydi. Rıza, Meryem'i yalnız bırakmamıştı.
Mehmet Bey, kendini iyi hissettiği bir an Hasan'ı görmek istediğini söyledi. Hasan odaya geldiğinde, herkesin dışarı çıkmasını istedi.
-Oğlum, canım Hasan'ım. Benim bu ameliyattan sağ çıkıp çıkmayacağım belli değil.
-Babam allah korusun. Allahın izniyle sağ salim çıkacaksın böyle düşünme.
-Orasını Allah bilir kaderimizde varsa yaşarız. Ama, doktorlar pek ümitli değil. Ben biliyorum.
-Baba böyle konuşup bizleri üzme.
-Tamam gereksiz konuşmayı bir kenara bırakalım. Bak Hasan'ım. Biliyorsun tarlamız bana dedelerimden kaldı. Böyle de sürmesini istiyorum.
-Baba ameliyata gireceksin ne tarlası ne dedesi..
-Kes sesini beni dinle. Ben Muharrem amcalarınla konuştum. Şu an işlemleri yapıyorlar. Tüm herşeyi, evi, tarlayı,ahırı herşeyi ona satıyormuş gibi protokol yapacağız. Daha sonra da sana devredecek.
-İyi de baba neden ki? Ne gerek var anlamadım hiç bir şey.
-Benim salak oğlum. Ablaların hepsi gidip evlendi. Kocaları baksın bu saatten sonra. Ben, benim olan hakkımı erkek evlatlarıma için korudum bu yaşıma kadar. Elalemin oğlu yesin diye değil. Anladın mı şimdi?
-Anladım baba.
-Abin Sercan'ın sigorta borcu var. Ona vermedim. Bir şartım var. Annen yaşadığı sürece, hiç bir şey satılmayacak. Ben annen ve kızlar için de, tarlanın diğer ucundaki verimsiz 500 metre yer var orayı bırakıyorum. Bu sözlerimi unutma tamam mı?
-Tamam babam şimdi bırakalım bunları konuşmayı, iyi olacaksın inanıyorum ben.
Baba oğul içeride konuştukları sırada, Nalan içerde nelerin konuşulduğunu oldukça merak ediyordu. Konu muhtemelen miras olmalıydı. Oldukça merak içinde kalan Nalan, Hasan odadan çıkar çıkmaz,
-Hayırdır bakalım. Baba-oğul ne konuştunuz böyle?
-Babama biraz moral verdim. İnşallah sağ salim çıkacak.
Nalan bu cevap karşısında hiç tatmin olmamıştı.
Hasan ise hızlıca oradan uzaklaştı.
O sırada Nalan, telefonuna mesaj geldiğini fark etti. Mesaj atan Onur'du.
'Merhaba, bugün trafik kontrolü yapılacak. Sizin oraya geliyorum. Müsaitsen bi kahveni içeyim. Müsait misin?'
Nalan ise şu şekilde cevap verdi.
'Herkes hastanede şuan. Burdan nasıl çıkabilirim bilmiyorum. Ama bir yolunu bulup geleceğim. Haber veririm.'
Nalan daha sonra Azize'ye gidip çarşıda acil bir işi olduğunu bir saate döneceğini söylerek hastaneden ayrıldı. Köy dolmuşuna gidip eve geçti.
Akabinde, Onur'a mesaj atarak gelmesini söyledi.
Mesajı alan Onur, vakit kaybetmeden eve geçti. Kapıda onu Nalan karşıladı. Elinden tutup yatak odasına götürdü.
Onur oldukça bir giriş yaparak Nalan'ı yatağa attı. Ve Nalan, kocasını hiç düşünmeden aldatıyordu. Bir an aklına, ilaç kullandığını ve hamile kalmasının mümkün olmadığı yalanını söylemesi geldi. Bunu söylediği an, Onur pek de inanmadı ve işini sağlama aldı. Nalan istediğini elde edemese de, yaptığı kaçamaktan dolayı oldukça mutluydu. Onur üstünü hemen giyinip soğuk bir şekilde evden ayrıldı. Nalan da hazırlanıp hastanenin yolunu tuttu.
Nalan hastaneye vardığında, Mehmet Bey'in öldüğünün haberini aldı. Kendisi evde Onur ile beraber kocası Sercan'ı aldattığı sırada, ameliayat sırasında öldüğünü öğrendiğinde, bu durum pek umrunda olmamıştı. Sercan'a haber vermek için aradığında, kocasının haberinin olduğunu, neden kendisini aramadığını sordu. Market'e inmiştim geldiğimde görür görmez aradım dedi.
Sercan uçak biletini almış, cenaze defin işlemleri için ertesi gün Türkiye'de olacaktı.
Kızlar feryat figan ağlarken, Meryem bir anda bayıldı.
Ablası Azize, Doktor diye bağırdı. Rıza hemen Meryem'i kucaklayıp acile koştu.
Meryem'i hemen sedyeye yatırdılar. Rıza Meryem'i bu halde gördüğünde, ilk defa endişelenmişti. Ama bunu pek belli etmiyordu.
Meryem bir süre sonra kendine geldiğinde midesinin bulandığını söyledi.
Yapılan kontrol sonrası, doktorun güzel bir haberi vardı.
Meryem altı haftalık hamileydi.
Buruk bir sevinç yaşıyordu. Bir türlü de inanası gelmiyordu. Rıza ise, elind olsa bağırışlarıyla hastaneyi inletmeye hazırdı. Ama kayın babası ölmüştü.
Meryem'in ailesi duruma nasıl tepki vereceklerini şaşırmış, babalarının ölümü onları derinden sarsmıştı.
Ailecek kenetlendiler. Bedia hanım, oldukça üzgündü. Hiç bir şey demiyordu. Kızları annelerini gördükçe daha kötü oluyorlardı. Cenaze o gece morgda kalacaktı.
Hasan oldukça kötü bir durumdaydı. Hastanedeki prosedürleri halledip, köye gidip hazırlıklar için gerekli işlemleri yaptı. Bedia hanım eve gitmek istemedi. Kızlarla beraber morgun önünde öylece bekliyorlardı.
Haberi alan akrabalar, köylüler hastaneye akın ettiler. Rıza ailesini arayıp Mehmet bey'in vefat haberini verdi. Meryem'in hamile olduğunu ise söylemedi.
Meryem, babası her ne kadar kendisine hep kötü davransa da, karnındaki mucize ona annelik iç güdülerini vermiş, tüm geçmişi unuturcasına bu ölüm kendisine büyük acılar yüklemişti.
O gece kimsenin gözüne uyku girmemişti. Sabah erken saatlerde Sercan İstanbul'a oradan da aynı şekilde Adana'ya uçakla gelmiş. Kara yolu ile de köye varmıştı.
Evde mahşeri bir kalabalık vardı. Cenazenin gelmesi ile yıkama işlemini, Bedia hanım ve komşuları yaptı. Daha sonra da mezarlığa giderek Mehmet Bey'i edebi yolculuğuna uğurladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK
Novela JuvenilAilesinden sürekli şiddet gören, 15 yaşında , kendisinden 17 yaş büyük biriyle evlenmek zorunda kalan genç bir kız. İstemeye istemeye evlendikten sonra hayatını kabusa çeviren eşi ve ailesinin yaptığı inanılmaz işkenceler. Evlendiği ilk gün şiddete...