Hayatının son günüymüş gibi uyandı. Her zamankinden daha mutsuz ve daha öfkeli bir durumdaydı. Gelinlik giyip baba evinden bu şekilde ayrılmak Meryem'i çok üzüyordu. Hayatında toplamda üç defa gördüğü adamın karısı olacaktı. Odasından sessizce ayrıldı, banyoya girerek elini yüzünü yıkadı. Nasıl bir gün geçireceği hakkında en ufak bir fikri yoktu.
Meryem, yıkanmak için banyoya gireceği sırada annesi karşıladı onu. Kızım izin ver ben yıkayım seni dedi. Meryem de kafasını salladı. Anne-kız banyoya girdiler. Tabureye oturan Meryem, annesinin duaları ve gözyaşlarıyla üzerine döktüğü sıcak su ile iyice kötü olmuştu. Suyun ne kadar sıcak olduğunun farkında bile değildi. Annesi Meryem'e dönerek
'Canım kızım, güzel Meryem'im, bu baban bana yıllarca şiddet uyguladı. Yaşlandı artık rahat durur dedim, abin başladı bu sefer sizleri dövdü, küfür etti. Ben hep içime attım. Evlatlarımı koruyamadım. Bunun acısı hep içimde kaldı. Bağırdım ama sesimi kimse duymadı. Sen kurtulup gidiyorsun diye tüm sevincim. Yoksa ben asla razı değildim. Güzel kızım benim, her şey düzelecek, yeni yuvan daha iyi olacak ne olur üzülme artık.'
Meryem hiç konuşmadı. Annesinin kendisini ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Sadece onun hatrı için, ağlamayacaktı.
Damadın babası evi arayarak gelinin kuaför masraflarını hiç bir şekilde karşılamayacaklarını belirtti. Meryem bir kez daha yıkılmış bir an önce öyle ya da böyle düğünün olmasını bekliyordu. Kiralanan gelinliği giydiğinde, kendini kefen giymiş gömülmeyi bekleyen cansız biri olarak hayal etti. Düğün evi adeta bir cenaze evi gibiydi.
Annesi Bedia hanım, kuaför için çözümü, yeğenini eve çağırmakla buldu. Erken saatte başlayan düğün hazırlıklarında en dikkat çeken ayrıntı ise Nalandı. Düğün için Adana'dan tüm ailesini Hatay'a çağırmıştı. Yaşanacak olası bir rezalette, ailesinin de bu duruma şahit olmasını istiyordu.
Meryem, kuzeni saçlarını yaptığı sırada küçük bir baygınlık geçirdi. Nalan ise kıs kıs gülerek,
-Meryem, ne bu heyecan. Sakin ol! Az kaldı' diyerek kahkahayı patlattı.
Azize, sinirlerine hakim olamayarak
-Nalan sen çok olmaya başladın. Kes şu sesini artık. Yeter! Bir de seninle uğraşmayalım diye karşılık verince Nalan odadan çıktı.
Sercana şu mesajı attı
'Aşkım, herkes üstüme üstüme geliyor, beni kovmaktan beter ettiler. Ailem burda olmasa basar Adana'ya giderdim. Dayanamıyorum artık.'
O sırada berberde traş olan Sercan, okuduğunu bu mesaja oldukça sinirlenerek eve gitti.
Herkese bağırıp çağırmaya başladı. Moralleri zaten oldukça kötü olan aile fertleri, Sercan'ın bu tavrıyla iyice kötü oldular. Herkesi bir ölüm sessizliği kaplamış bir an önce bu günü atlatmaya çalışıyorlardı.
Rıza, evleneceği gün ailesiyle büyük bir tartışma yaşamıştı. Meryem'in ailesinin hiçbir sözünü tutmamasının tüm faturası, Rıza'ya kesilmişti. Damat traşı olduğu sırada, kendi düğünü için içinde en ufak bir heyecan yoktu.
Saatler ilerleyip düğün saati geldiğinde, Rıza ailesi ile beraber Meryem'i almaya gelmişlerdi. O sırada tüm aile düğünün yapılacağı alandaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK
Novela JuvenilAilesinden sürekli şiddet gören, 15 yaşında , kendisinden 17 yaş büyük biriyle evlenmek zorunda kalan genç bir kız. İstemeye istemeye evlendikten sonra hayatını kabusa çeviren eşi ve ailesinin yaptığı inanılmaz işkenceler. Evlendiği ilk gün şiddete...