Sanki karşımıza çıkmasa ölücek. Tam bi piç kurusu her boktan çıkıyo her delikten buluyo beni. Ha siz şimdi kim lan diye soruyosunuzdur, Oğuzhan. Arkadaş grubumdan biri ama beni sevdiğini söyledi hatta çıkma teklifini kabul etmediğim için depoya bile kilitledi beni. Allah'tan o sokaktan bulduğu kendi gibi köpek olan adamlara dövdürmedi.
Bugün de sinemada karşımıza çıktı pislik. Tam filmin yarsınında tuvalete gitmek için çıktım bu beyefendi de erkekler tuvaletinden çıkmış yürüyodu, ne tesadüf dimi? Sonra sarılıp da beni yeni görmüş gibi davranması işin cabası zaten. Bir de üstüne yanağımdan öpüp belime sarıldı tabii Bora bey de bunu görünce cinnet geçirdi. Halâ neden böyle kızdığını anlamış değilim ama Oğuzhan'ı bir daha görse kesin öldürür.
...........
-Biraz rahatlasan diyorum?
+Yaa?
-Ya Oğuzhan benim sadece arkadaşım sana noluyo ki?
+Arkadaş mı!? Sadece?
-Hadi arkadaşım değil, sevgilim diyelim. Bundan sana ne?
+Kızım sen benle.....tövbeestafurullah şu dedirttiği kelimeler bak lan
-Bora!
+Ne var Burcu!?
-Bir daha sakın arkadaşlarımın içinde öyle bişey yapmaya kalkışma! Senin yüzünden rezil oldum, belki umrunda değil ama bütün herkese rezil ettin beni.
Sesim sonlara doğru ağlamaklı çıkmıştı. Daha fazla dayanamadım ve gözyaşlarımı serbest bıraktım. Gerçekten çok utanmıştım beni yerin dibine sokmuştu!
Arabayı durdurdu. İndi, kapımı açtı ve kemerimi çıkardı. Sanki ben 3 yaşında bi çocukmuşum da bunları yapamazmışım gibi.
Kucak mı!? Kucağına aldı! Olum noluyo yavaş gel! Korkmaya başladım lan zaten durduğumuz yer uçurum gibi bi yer bi tanecik bank var o kadar, tövbe Yarrabim sen yardım et nolur daha çocuğum sonuçta sen koru beni Yarabbim. Amin.
Burnunu boynuma dayadı ve kokumu içine çekti. Bi yandan da güçlü elleriyle sımsıkı tutuyordu. Bi kaç kez mızmızlanıp kaçmak istedim ama anladım ki amacı tecavüz etmek değildi:D Banka oturduk ve ben halâ kucağındaydım, üzerimde de deri siyah ceketi vardı. Cekete daha da çok sarıldım, üşümüştüm sanırım. Ama bu sırada Bora bana bakmıyordu. Gözlerini takip ettim, denize doğru bakan bi prens. Gözleri bile başımı döndürebilecek kadar çekiciydi. Koyu kahverengi tonlarında. En az beş dakika bu sessizlikte oturduk.
-Burcu.......şu 2 haftadır bana iyi geliyorsun.
+Sen de.
Utanmıştım ki büyük ihtimalle de kan bütün yanaklarımı kaplamıştı hafif tebessüm ettim kendi kendime.
Kafa kaldırınca ikimizin de birbirimizin dudaklarına baktığımızı fark ettim, sonrası klasik zaten. Dudaklarını öperken bile kendimi güvende hissedebiliyordum, sanki o beni her zaman koruyacak, asla bırakmayacak gibi. O bana iyi geliyordu.
Dudağını bir anlığına dudağımdan çekip konuştu: Özür dilerim, ben sanırım.....Oğuzhan'ı....ımm bilmiyorum. diyerek kestirip attı.
Sen sanırım Oğuzhan'ı kıskanıyorsun diye tamamladım. Şimdi utanan oydu, kan yanaklarında toplanmış adete küçük bi çocuk gibiydi. Güldü, ben de güldüm. Sonrasında ise tek hatırladığım kokusunu sanki bir daha hiç koklayamayacakmışım gibi içime çekişimdi.