*** Pedra ***
Bedenimi saran bilinmezlik beni dehşete sürüklüyordu. Tolga Beyin babası beni polislere teslim ettiğinden bu yana birkaç saat geçmesine rağmen sanki yıllarımı bu sandalyede ecelimi bekleyerek geçirmişim gibi hissediyordum. ‘Sakin ol Pedra… Ne sorarlarsa olduğu gibi anlat.’ Aklımdan geçenler beni daha çok tedirgin ediyordu. Ne diyecektim ‘Evet bende Sezen’i kaçıranlarla suç ortağıyım. Ne kadar ona bakmış, arkadaşlık etmiş olsam da onu kaçıran kişinin asistanı ve üvey kızıyım mı?’ O lanet kadınla olan bağımı öğrendiklerinde direk onun kadar suçlu ilan edilecektim. Acaba Sezen bunu öğrendiğinde bana sırt çevirir miydi? Yanıma yaklaşan gençten bir memur,
“Kimlik almalıyım.” Dedi. Çantama uzanan ellerim titriyorlardı. İçimdeki tedirginlik nefesimi kesiyor, gözlerimde bir perde oluşturuyordu. Kimliğimi memura uzattığım sırada oldukça yüksek seste bir kadın çığlığı kulağıma çalındı. Memurla beraber sesin geldiği yere doğru baktığımızda üç memurun ağzını kapatarak kadını karga tulumba bir odaya soktuklarını gördük. Engame de kadının yüzünü görememiştim. Kapanan kapıya rağmen kısıkta olsa sesi hala bize kadar ulaşıyordu. Memur bayan,
“Fahişelerin hepsi aynı… Hepsi bir bulut kadar temiz olduklarını iddaa ederler.” Dedi. Elindeki kimliği biraz inceledikten sonra,
“Davalı tarafın ölen eşi ile soyadınız tutuyor. Yakını mısınız?” dedi biranda kalp atışlarımı arttırarak. Yutkundum ve bana ait olduğuna inanamadığım boğuk bir sesle,
“Babam” diyebildim. Genç memur tek kaşını kaldırarak, ilginç bir keşif yaparmış gibi baktığında, aklıma gelenin başıma geleceğinden emin oldum. İçimi saran korkuyla omuzlarım düşerken, memurun kaşları hafifçe çatıldı.
“Az sonra ifade vereceksiniz. Adil olmanızı ve ne biliyorsanız anlatmanızı bekliyoruz. Şuan tanık konumunda olduğunuz dava, oldukça ciddi... Uluslararası suç duyurularını barındırıyor. Aklınızı kullanmanızı ve ola ki yüzleşme durumu söz konusu olursa, ifade değiştirme gibi durumlarda güvenirliliğinizi kaybedeceğinizi ve tanıklıktan çıkarak suç ortağı şüphesine düşürebileceğinizi bilmenizi isterim. Er geç gerçek ortaya çıkacak, bunu bilin ve ona göre davranın.” Dedi.
Biraz yanıma yaklaştığını gördüğümde hafifçe irkildim, daha önce elinde olduğunu fark etmediğim bardağı elime tutuşturdu ve kimliğimle beraber seslerin geldiği odaya doğru ilerledi. Memur bayanı çok iyi anlamıştım. Yalan ifade verdiğim takdir de sonradan pişman olup doğruları anlatsam bile şaşırtmacaya sebebiyet vereceğim için suçlanabilirdim. Böyle bir şey yapmazdım tabi ki ama yine de uyarıyordu. Her şeyi en başından anlatacaktım, babama kurulan tuzakta dahil her şeyi a’dan z’ye anlatacaktım. O dedektifin adı neydi? Korumaları çok kez görmüştüm. Kolaylıkla tanırdım. Birkaçının ismini bile biliyordum. Ama o dedektifi sadece birkaç kez otele geldiğinde görmüştüm. Nadya’nın pis işlerini ona yaptırdığını biliyordum ama hiçbir zaman adı geçmiyor, neredeyse işe karışmıyordu. Neydi adı? Neydi?
Memurun girdiği odaya çevirdim başımı. Kimliğim ile o odaya neden gitmişti? Birden çok davaya baktıklarını düşünerek sakinleşmeye çalıştım yeniden. Başımı çevirememiştim ki kapıdan giren adamı fark ettim. Ahh… Tolga Bey’in babasıydı. Biran duraksayarak etrafı taradı. Benim için mi gelmişti? Gözlerimiz birleştiğinde bana doğru hareketlendi. Burada ne işi vardı? Oda mı sorgulanacaktı? Ya da benden şikayetçi mi olacaktı? Hayır…
Yanıma geldiğinde kaşları çatık gözleri ise kısılı şekilde beni inceledi bir süre. Sezen’den haber mi getirmişti? Ne diyeceğini bilemez gibiydi. Bende ne diyeceğimi bilemiyordum. Elini cebine atarak, bir telefon çıkardı ve birkaç tuşa basarak bana uzattı. İngilizce olarak,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağının gözleri...
RomantikToy, yalnız bir genç kız ve gizemli gözlere sahip bir adam... Sadece ikisinin görebildiği büyülü bir bilinmez... Bir insanı anlamak için sadece gözlerinin içine bakmak yeterli midir? Peki ya güvenmek için?