♣İlk Kırıntılar

17.7K 705 929
                                    

Aynanın karşısında saçıma son kez bakıp elimle düzelttikten sonra salonun ucunda kalan telefonuna ilerledim. Jungkook bir mesaj daha atmıştı; Hızlı ol Normalde iki mesaj atmazdı. Zor durumda olmalıydı. Bu her zaman ki Jungkook...
Derin bir nefes alıp kapıya ilerledim. Jungkook'a hızlı olucağımı belli eden bir mesaj yazarken bir yandan da ayakabılarımı giyiyordum. Kapıyı çekip evden çıkarken ise olacakları düşünmekten kendimi alı koyamıyordum

Yine içeri girdiğim an üstüme atlayacak,evin çeşitli yerlerinde becerecekti. Kaba bir tabi olabilir ama olacak olan şey tam olarak bu. Jeon Jungkook benim seks arkadaşım. Yatak dışında hiçbir iletişimimizin olmadığı bir yabancı ama aynı zamanda da en özel yerlerimi açabildiğim tek kişi.

Dürüst olmak gerekirse onun olmaktan, onunla olmaktan, onu içimde hissetmekten mutluydum. Ancak bir sorun vardı. Bana bir gram bile değer verdiğinden şüpheliydim.  Ben onun için yanarken o yalnızca beni geceleri ihtiyaçlarını giderdiği bir fahişe olarak görüyordu.Bu kötü bir histi elbette. Daha önce platoniğim olmamıştı. Aslında daha önce sevdiğim bile olmamıştı. Jeon Jungkook farklıydı. Jeon Jungkook özeldi. O benim nefesim, kalbim, hayatım, her şeyimdi. Abartmıyorum. Ancak şimdiye dek Jungkook'la oturup hiç normal bir sohbet etmemiştik. Hatta gerekmedikçe hiç konuşmazdık. Ciddiyim, bu tuhaf gelebilir ama gerçek.

Jungkook'un apartmanına gelmiştim. Yağmur nedeniyle saçlarım ve kıyafetlerim sırılsıklam olmuştu. Hah, bütün bunlara katlanmak bazen aptal gibi hissettiriyor. Bir taksiye atlayıp de gelebilirdim.

Titreyen ellerim ile zile bastığımda beklemeden kapı açıldı. Zaten giriş katta olan eve doğru ilerlediğimde Jungkook'un kapıda üstsüz bir şekilde pervaza yaslanmış beni beklediğini gördüm. Başka zaman olsa bu haline yutkunur, kollarımı boynuna dolayıp dudaklarına yapışırdım. Ama şimdi çok üşüyordum. Gerçekten nedeni yağmur mu emin değilim ama titrediğimi hissediyorum.  Yavaşça ona doğru ilerleyip ayakabılarımı çıkardığım an, sertçe içeri çekti soğuktan donmuş minik bedenimi. Ardından kapıyı kapatıp boynuma gömdü başını. Bunu hep yapardı, buna alışmaya çalışın. O selam vermeden işine başlar.

Sertçe emip ısırırken ıslak kıyafetlerimi çıkartıyordu. Ona engel olmuyor, hareketlerine karşılık vermeye çalışıyordum. Bunu onlarca kez yapmış olsak da her seferinde karşısında tecrübesiz hissediyordum.

Kısa bir an ayrılıp yanlamasına kucağına aldı bedenimi ve hızlı adımlarla odaya ilerledi. Ondan önce davranıp kapıyı açtığım zaman sertçe yatağa fırlatırdım. Mecazi anlamdan bahsetmiyorum, demek istediğim gerçekten yatağa fırlattı. Islak saçlarım başımın ağrımasına sebep oluyordu.

Jungkook üstme doğru eğildiğinde baş ağrısını unutmaya çalıştım. Ekstra bir çaba sarf etmeme gerek yok Jungkook bunu zaten yeterince yapıyor.

~|~

Öylece çıplak sırtına bakarken , tek yapabildiğim iç geçirmekti. Aklıma kısa bir süre önce onun evinde kalmamam gerektiği kararını aldığımız geldiğinde, burdan gitmem gerektiğini fark ettim ve ayaklanmaya yeltendim. O bu konuda çok katı olduğunu ifade etmişti, zaten sadece çok ciddi olduğu konularda benimle konuşur.

Yerdeki boxerımı giyip diğer kıyafetleriöe uzandığımda alışık olmadığım güzel ses durmamı sağladı. -gerçekten güzel-
''Kal.''

Ben yanlış mı duymuştum yoksa Jungkook benimle mi konuşmuştu? Yok, hayır şaşırmama şaşırmayın, o gerçekten benimle sık konuşmaz bazen bir hafta sesini duyamadığım bile olur. Seviştiğiniz kişinin sesini nadiren duysaydınız bir dilsiz ile seviştiğinizi düşünürdünüz.

''Ha?Anlamadım?'' ben tam bir ahmağım, daha fazla çemkirseydim.

Başını baktığı camdan çevirip gözlerimin içine baktı. Çok sık bakmazdı gözlerime. Bu lafı duymaktan bıktınız belki de ama yemin ederim Jungkook seks dışında hiçbir etkileşimde bulunmazdı benimle. ''Yağmur yağıyor. Bugün kal''  Tekrar yüzüme bakmadan ayaklanıp, dolabından yastık ve örtü alıp odayı terk etti. Konuştuğunu duymak beni gülümsetmişti. Burada kalmaya zaten alışığım fakat dediğim gibi Jungkook birkaç gün evvel bunu artık istemediğini söylemişti. Başımın ağrısı tekrar kendini gösterdiğinde çoktan yatağa yerleşmiştim, biraz önce müstehcen şeylere şahit olan bu kirli yatakta uyumak beni rahatsız etmiyor evet, bu konuyu unutun.

Bir süre boş boş baş ağrımın geçmesini bekledikten sonra oflayarak yataktan kalkıp Jungkook'un yanına ilerledim. Evet, haklısınız. Bu onun sesini yeniden duymak için bulduğum  bir bahane, ama benim yerimde olan her insan bunu anlayışla karşılar. Benim suçum değil.

Sadece boxerla koltukta uzanmış televizyon izliyordu. Onu daha önce böyle görmemiştim. Yani günlük hayatında nasıl biri olduğunu bilmiyordum, eğlenceli ve manyak biri olduğunu hayal ettim hep. Minik bir tebessüm dudaklarıma yerleşmişti çoktan. Ne tatlı.
Televizyonda komik bir şey çıkmış olucak ki bir kıkırtı bıraktı karanlığa. Oh, yüce tanrım..

Gözlerim hayranlık ve şaşkınlıkla açılırken dudaklarım yukarı doğru kıvrılmıştı.
Elimde olmadan sesli bir iç çektiğimde
sert bakışları gözlerimi buldu. Bu büyülü bir an gibi, ama hikayenin aptal cadısı benim.

''Eee... B-başım.... Yağmur...'' yapma Jimin, sıçıp sıvıyorsun, doğal davran. Tek kaşı havalandığında bu kez daha düzgün davranmaya çalışmıştım. ''B-başım ağrıyorda ağrı kesici var mı?'' Başını olumsuz anlamda salladığında teşekkür edip koridora yönelmiştim ki güzel sesi tekrar çıktığıda heyecanla ona döndüm.

''Duş alabilirsin''

''Kulağa hoş geliyor fakat bilirsin, kıyafetin yok.

''Benimkilerden giy.''

''T-teşekkür ederim.'' lanet olsun, neden kekelemiştim? Omuz silkip tekrar bakışlarını karanlık odayı loş ışığı ile aydınlatan televizyon ekranına çevirdi. Benim ise baş ağrım çoktan geçmişti ancak Jungkook'un kıyafetlerini giymek istiyordum. Tamam belki hâlâ biraz başım sızlıyor ama tanrı aşkına Jungkook'un kıyafetlerini giyme düşüncesi bile bunu unutturur.

Odasına geri dönerek dolabından kendime uygun bir kazak ve bana uzun olacağını düşündüğüm kısa bir eşofman çıkardım.
Üstümdeki boxerdan kurtulup odanın içindeki banyoda sıcak bir duş aldım. İtiraf edeyim ki sıcak duş bana iyi gelmişti. Bunu daha sık kullanmalıydım, Jungkook'un duşunu yani
Duştan çıkıp ayarladığım giysileri heyecanla üstüme geçirdim. Kazak beklediğim üzere bol olmuştu ancak çok fazla sırıtmamıştı. Eşofman ise düşündüğüm gibi uzun gelmişti, bileklerime kadar ulaşıyordu.
Yeni boyattığım mor saçlarımı elimle karıştırıp halime kıkırdadım. Gerçekten komik görünüyor, pekala bunlar benimle eve gelecek.
Yatağa girdiğim zaman kıyafetlerin kokusunun üstüme sinmesi için dua etmeye başladım. Tam olarak Jungkook gibi kokuyorlar, onun mayhoş ama bir o kadar da sert bir kokusu var. İnsanı etkisi altına alabilir.

Sonunda Jungkook'un kıkırdamasını aklımda canlandırıp huzurlu bir uykuya daldım.






-düzenlendi-










-🐉

Fuck Frıend ✴ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin