24.Seni seviyorum UFUK...

17 1 0
                                    

Kafamı ona çevirdim. Ve olanı söyledim. "Tamam sen kazandın seni seviyorum BUDALA..."kalkıp tekrardan dudağıma yapıştı...Elim ile göğüsünü cimcikledim...
"Dur bakalım daha arabadaki kız davası kapanmadı..."dudaklarını ısırdı ve,
"Verecek bir davam yok" dedi.Ve üzerimden atarak,kaçtım...Kapının kolunu tutum bir aşağı bir yukarı yapim dedim ama olmadı açılmadı. 'Mal mısın? Kızım kapı kilitli.' dedim o an kendime.Ve yarı çıplak Ufuk her iki elini kot pantolonunun cebine katmış arkamdan bana baktı.Ve,
"Hazan nereye?"Ona döndüm. Hödük bana doğru yürümeye başladı.Sırtımı Kapıya yasladım. Sırıta sırıta bana yaklaşan Ufuk bir yandan da dudağının kenarını ısırıyordu.Ve yaklaştı.Elini belime dolayıp diyer eliyle çenemden tutup yüzüne sabitledi...Ve çenem ile tuttuğu elini belimi tuttuğu eli ile birleştirip öylece yüzüme baktı. Kendine biraz daha yakınlaştırdı.Sapık! dudağıma bir buse kondurdu. Meğerse birleştirdiği elinin eltında anahtar varmış ki kapı deliğine katıp kilitli olan kapıyı açtı. Ve ellerini belimden yavaşça çekip çıktı odadan... Iki veya üçüncü adımında,
"Acıktım ben "Şuna bak yaa önce öp sonra acıktım ben de.Odun...Önce duş almam lazımdı.Ve banyoya girdim.Sıcak bir duşun ardından kıyafetim çok kirlenmişti.Bu yüzden onları gidemezdim...Elime geçirdiğim siyah bornozu giyip Ufuğun odasına girdim.Ve girmeden önce,Aşağıdaki Ufuğa seslendim.
"Ufuk giyecek bir şeyim yok kıyafetlerinden giyeceğim..."Merdiven eşiğinden kulağıma yankılanan Ufuğun sesi,
"Kafana göre takıl..." dedi.Ve hemen içeriye girdim.Büyük ve beyaz olan gardrobun karşısına gectim.Sürgülü olan kapağını yana doğru sürerek açtım.Ve üst raflardan beyaz bir gömlek aldım.Üzerimde her iki iç camaşırım vardı.Bu yüzden gömleği üzerime giydim.Alt için bir şeyler baktım ama aynada yansımamı görünce pek te gerek kalmadığını anladım. Zaten gömlek kalçalarmı kapatmıştı...ıslak olan saçlarımada havluyu sarıp odadan çıktım. Merdivenlerden inerken burnuma güzel korkular geliyordu...
Aşağıya inince çoktan Ufuk bey masayı hazırlamıştı.Ve son çilek reçelinide masaya koyarken,
"Geldin mi?" dedi.Masanın önündeki sandalyeyi her iki elim ile sıkarak masaya baktım. Çok güzel görünüyordu.Ve yarı çıplak bendeni ile bana gülen Ufuk,
"Bu arada BEYAZ YAKIŞMIŞ..."Suratına bakıp,
"BİLİYORUM..."dedim.Ve cıklıyarak suratıma baktı.
"KÜSTAH BİRDE BİLİYORUM DİYOR ..."sırıttım...Çünkü kabul ederim ki beyaz yakışıyor...Ve masaya oturdum.Güzel bir kahvaltı. Bana baktı ve,
"Çilek reçelini sever misin?"Kafamı salladım.Ve,
"Al dene ben yaptım."
Uzattığı reçeli ekmeği ağzıma götürdüm.Ve baya güzel olmuştu...
"Güzel olmuş beğendim...Ama içinde farklı bir tad daha var ama ne olduğunu anlayamadım."
Bana bakıp sırıttı.
"Ne ne oldu?"dedim.Bakışını anlamamış bir şekilde. Elindeki bıçak ve çatladı tabağın her iki tarafına nazikce katıp ellerini masada birleştirdi ve,
"Çünkü içine FARE kanı Kattım..."O an çiğnediğim.Lokmayı ağzımda tutum ve Ufuğun suratına baktım.
"Şaka şaka karanfil o yüzden farklı bir tad gelmiştir."oh be pislik ,öküz, hayvan! Üç buçuk attık burada...Ağzımda tuttuğum lokmayı yuttum.Kahvaltı bitince Masayı ben toparladım.Kirli bulaşıkları yıkamak için mutfağa girdim.Mutfak temiz di ama yine de tozu vardı.Ne oluyor bana iyice ev kadını oldum ha.Kirli olan bulaşıkları sudan geçirip makinaya dizdim.Ve büyük olan bulaşıkları elle yıkamaya karar verdim.Ben bulaşıkları yıkarken UFUK arkamdan bana sarıldı...Kafasını omuzuma koyup boynumu öptü. Sapık katil...
"İnan bana sensiz olamıyorum..."Ellerimi şu ile durulayıp arkamı döndüm.Be bu defa belime sarıldı.Kendimi biraz çekim dedim ama inatçı keçi.Daka çok çekti kendine bir an boğulucağımı düşündüm.
"Ne zaman döneceğiz? "demem ile dudaklarıma yapışması bir oldu.Ama ben hala karşılık vermemekte ısracıydım.Ve benim inadını üstüne kendi inadını koyup daha çok öptü bir an dudaklarım yırtıldı zan ettim...Ve iterek ,
"Yavaş olsana odun!"dedim.Sırıttı arsız. Ve tekrardan öptü.Bu defa elleri giydiğim beyaz gömleğin düğmelerine gitti.Gözlerimi kapattım.İlk düğme açık olduğu için ikinci den başladı açmaya. Ve her düğmeyi açtığında soğuk parmakları bedenime deyiyordu.Göğsümün altindaki düğmeyi açınca durdu.Altına giydiğim siyah iç çamaşırı çoktan belirmişti bile.Kapatığım gözlerimi açıp yüzüne baktım.Yüzümü her iki elimin arasına alıp sıktı ve tekrardan öptü. Sanırım düğmelerimi açmasının nedeni görüşlerimi görmesiydi.Dudağıma yapışan Ufuk dudaklarını dudaklarımdan çekip,
"Karşılık ver!" Karşılık vermedim. Tekrardan,
"Karşılık ver!"dedi.İnadım inat...
"Karşılık ver dedim"dedi ama yine karşılık vermedim.Veremedim...
Ve bir an kendimden itip,
arkamı döndüm. "İşim var!"dedim.Ve belimden tutup tekrardan kendine çevirdi.
"Ben izin vermeden hiç bir iş yapamazsın! "
"ALLAH ALLAH..."Dedim.Ve kızdırdım ki, Eellirini belimden çekip mutfaktan çıktı...Salona geçti. Bende yarım kalan işime odaklandım...işimi bitirir bitirmez sehpanın üzerindeki telefona doğru yürüdüm.Ve eski model olana telli telefon tuşlarına bastım. Kulağıma götürdüm.Ama ses yoktu,
"Off niye çalışmıyor nalet olası!!"Telefonu bir iki kez elime vurdum ama yok çalışmıyor.Geri yerine kattım. Ve sehpanın önünde her iki elimi belime götürerek,
"Şimdi ne ile oyalansam acaba?" dedim...Arkamı döndüm. 'Biraz evi dolansam hiç de fena olmaz'Güldüm ve yürüdüm. Ufuk salonda oturduğu için beni yukarı çıkarken görmedi.Ve bu benim işime geldi.Merdivenleri yavaş yavaş çıktım.Merdivenin karşısındaki oda zaten Ufuğun odasıydı... iki üç adım soluna düşen bir oda daha vardı.O oda ile birlikte iki odaya daha hiç girmedim.Bu yüzden ilk olarak Ufuğun yanındaki odadan başladım. Odanın kapı kolunu aşağıya yavaşça çektim ve açtım. Odaya girince karanlıktı.Bu yüzden kapının kenarındaki lamba düğmesine basarak odayı hardal sarısı rengine döndüren ışığı yaktım...Herşey çok parlaktı. Karşımda bir boy aynası vardı.Hemen sağında büyük bir masa, diyer tarafında ise çeşit çeşit boylarda karton kutular.'Buranın nasıl bir oda olduğunu anlamadım. ' Kapıyı kapatarak,dışarıya çıktım. Ve kolidorda yürüdüm.Koridor uzundu ve yürürken tam karşımda bir oda vardı.Ama ondan önce girdiğim odanın yanında küçük bir oda daha vardı oraya da baktıktan sonra girecektim. Ve az önce girdiğim odanın yanındaki odaya doğru yürüdüm.Ve kapının kolunu tutum.Ama kapı kilitliydi.Açamadım.Ve sıra geldi en çok merak ettiğim odaya...Yürüdüm. Biliyordum o odayı ilk gördüğümde merakım kalbimi çoktan ele geçirmişti.Ve ellerinde sıkı sıkı sıkıyordu.Kapının önüne geldim.Kapının kolunu tutum ve yavaşça aşağıya çektim. Açtım kapıyı.İçeriye girer girmez koyu bir kırmızı rengi karşıladı beni...Önümde kocaman bir masa üzerinde daha önce hiç görmediğim insanların fotoğrafları,alüminyum renginde kocaman bir tepsi ve içinde berrak bir SU...Masanın üzerinde uzun bir ip ve maşalar ile tutturulmuş fotoğraflar...Masaya doğru yürüdüm. Masanın önünde durdum.Kenarda bir tane cımbıza benzer bir alet ile su dolu tepsinin içindeki fotoğrafı çıkarttım. Havaya kaldırıp kırmızı ışığa tutum...Ve bembeyaz tenli,Eşek gözlü, pembe dudaklı bir bebek...Ne kadarda şirin.Ben fotoğrafı ipe maşa ile tuturuken kapı açıldı...Arkamı döndüm ve Ufuk soluk soluğa kalmıştı.Yarı çıplak bedeni ile bana dogru koştu.Omuzlarımı sıkı sıkı tutup,
"NE İŞİN VAR BURADA!!!!!"
"SAKIN OL BEN SADE-"Lafımı bitirmeden,
"BİR DAHA BURAYA GİRMEYECEKSİN ANLADINMI?!!!!"korktuğum için birşey diyemedim...Ve omuzlarımı sallayarak,
"ANLADIN MI? " dedi.Kafamı korka korka zar zor salladım. Ve ellerini omuzlarımdan çekti.Kırıldım. Hemde çok bu kadar büyük bir tepki vereceğini hiç düşünemedim.Ve tam kapıyı kapatacakken arkamdan büyük bir ses koptu sanırım su dolu tepsi yere düştü. Arkamı döndüm ve Ufuk ağlıyordu...Koştum diyer yarıma,Bedenimin sahibine koştum.Ve yanına oturarak,
"Ufuk,UFUK ,iyi misin?Ufuk..."omuzlarından tutup kaldırmaya çalıştım. Ama kafasını kolarımdan çekip göğsüme koydu.Ve bende yarı bağdaç kurarak yere oturdum.Ufuk göğsümde ağlarken bende kollarımı kafasına dolayıp başımı başının üzerine kattım.Ve UFUK,
"Özür dilerim HAZAN...Senden çok özür dilerim.Sana her baktığımda kendimden nefret ediyorum.Sana her baktığımda kendimden tiksiniyorum.LÜTFEN AFFED BENİ..."Affedmek veya unutmak sadece iyi insanların intikamıdır.Ama ben şu an göğsünde hıçkıra hıçkıra ağlayan Ufuğu affederek intiham deyil imtihan etmek istiyordum.Eğer bu defa Ufuğu affeder isem ileride buna benzer acılar çekmez...Evet bana çok kötü şeyler yaşatı.Kaldıramayacağım yüklerin altına attı beni ama ne yapa bilirim.Olacak ile öleceğin önüne geçilmez...Göğsümden kafasına yavaşca kaldırıp her iki elimin arasına aldım yüzüne ve,
"Özür dilememe gerek yok canım Ben seni Eski HAZANIN öldüğü gün AFFETTİM..."Gözlerine baktım.Ağlamaktan kızarmış gözlerine.Baş parmağı ile dudaklarıma dokundu ve,
"Nasıl bu kadar alçak gönüllü ola biliyorsu,Be senin yerinde olsam kendimi asla affetmezdim."
" Seni Affetmem en büyük imtihanımdır Ufuk..."Tebessüm acıı bir tebessüm...Ve ardından,
"Uyumama yardımcı olur musu"
"Anlamadım? "
"Bu gece...Senin yanında uyuya bilir miyim?"Durdum.Daha önce hiç onun ile uyumadım.Ve nasıl bir his bilmiyorum.Ayağa kalktı ve yerde oturan bene elini uzattım.Alın izamda duran eline uzunca bakıp be işaret parmağımdaki rengarenk taşları olan yüzük ile beraber elimi uzatıp elinin içine geçirdim...Beni hafiften yukarıya doğru çekip kaldırdı.Kapıya doğru yürüdük ve koridora gelince durdu...Dönüp yüzüme baktı.Neden böyle bir sey yaptı anlamadım. Yarı çıplak bedenine her iki elimi dolayip yürüdük.Odasının önüne gelince durduk.Suratım sırtına değdi ve beni göremiyeceği bir şekilde kıkırdadım...Ve kapıyı açtı önce o girdi kapının yanında kolunu uzatıp'Buyrun hanım efendi' der gibi yatağı gösterdi...Her iki elimi sırtımda birleştirerek içeriye girdim.Yatağın yanında durup kapıda bana Bakan Ufuğa döndüm...Yavaş yavaş üzerime geldi çıplak bedeni ile... Karşımda durunca düğmeleri teker teker yavaşça açtı ve omuzlarımdan yere düşürdü...Üzerimde sadece her iki iç camaşırım kaldi...Ellerini belime dolayıp kendine çekti.Gözlerimi tekrardan kapattım. Dudaklarını ilk önce alnıma götürdü ve küçük bir buse kondurdu.Alnımın kenarından yanaklarıma ve sonrada yanaklarımdan dudağıma düşen dudağı soluğu dudaklarımda aldı.Dudaklarım dudakları ile buluşunca ılık ılık bir tad geldi yine...Söz misali bir tad...Belimi sardığı elleri ile beni geri attı.Ve sırt üstü siyah şifon renkte olan yatağa düştüm.Yaklaştı...Üzerime doğru yavaş yavaş yaklaştı.İnanın büyük bir sıcaklık bedenimde kor dolaştı...Her iki elini omuzlarımın kenarına atarak yataktan destek aldı...Ve gözlerini gözlerime sabitleyip dudaklarıma yapıştı...Boynuma doğru süzülen dudakları her nefes alışında sıcak havayı boynuma üfledi...Belimden tutup beni altından aldı...Kafasını tekrardan göğsüme kafasını kattı.Ellerim ile tekrardan doladım başını...Kafasını kaldırıp,"Seni seviyorum... Ve bunu yapmak istiyorum..." dedi...dudağıma yapıştı ve üzerime tekrardan çıktı...Artık neyi kast ettiğini anlamıştım ama iş işten geçmişti...Çoktan onun olmuştum...Uyudum başımı göğsüne koyup sadece uyudum...O kadar huzur vericiydiki onun ile uyumak.Seni senden alan senin nefesine kendi nesefini karıştıran biri...Gece uyandığımda karşıdaki pencereden koca dolunay çoktan üzerimize gece mavisi ışığını sunmuştu.Kafamı göğsünden kaldırıp yastıkta uyuyan Ufuğun yüzüne baktım .Ayın ışığı ile yüzü daha bir görkemliydi.Koyu maviye dönen kaşı,pırıl pırıl parlayan burun ucu,ve kan kırmızı renge bürünen dudağı oldukça Nefis...EFSANE.
Yavaş yavaş dudağına eğilip küçük bir buse kondurarak,
"Seni seviyorum BUDALA..."dedim.Kafamı tekrardan çıplak göğsüne sıkıştırıp uyudum...
Konuş dediler,SUSTUM...
Anlat dediler,KONUŞMADIM...
SEV dediler,KOŞTUM...
DUR DEDİLER,KENDİME MUKAYET OLAMADIM.VE ÇOK SEVDİM ONU...
Uyandım.Arkam dönüktü kapı tarafına ve arkamı göremiyorum...Kendime gelince yatağın içinde kollarımı enseme götürüp esnedim...Arkamı döndüm.Ama UFUK yatakta yoktu.Korktum hemde çok korktum...Ani hareketler ile yorganı kaldırıp indirdim ama yoktu UFUK yatağında yoktu...Hemen yatağın önünde yerde olan gömleğimi giydim.Ve odadan apar topar çıktım. Merdivenleri inerken,
"Ufuk,Ufuk neredesin?"Yoktu Bi ihtimale karşı dışarıda olduğunu düşündüm. Ve direkt merdivenleri bitirir bitirmez kapıya yöneldim.Kapıyı açtım.Etrafa bakarak,
"Ufuk nerdesin bak korkmaya başladım...Ufuk..."Ellerim ile önüme düşen saçlarımı arkaya ittim.Ve bir ihtimal şaka yaptığını düşündüm."Ufuk bak eğer şaka yapıyorsan hiç hoş değil !"Evin arkasına doğru koşarak Ufuğun ismini saydıkladım.Ama yoktu.Gitmişti...İNMAK ZOR DEMİ.SEVİP BIRAKMAK ÇOK ZOR!Yere çöktüm kapının önüne gelerek,
"Ufuk bunu bana nasıl yaptın!!! Nasıl beni bu halde bırakıp gittin."GİTMİŞTİ...Ellerimin arasına tokuşturduğum çamuru sıkarak,"Ufuk neden neden?" Ne acı acıyorum kendime şu an!Eminim sende öyle...Neden yaptın bunu bana ne istedin böyle yaparak?Ağladım kendim ile yüzleşinceye kadar ağladım...Boğazımda ki,yumruğu kuru kuru yutarak ağladım...Haykırdım bu can bedenden çıkana kadar haykırdım...Yavaş yavaş ayağa kalktım.Çamurlu ellerimi yüzüme sürerek göz yaşlarımı sildim.Usul usul arkamı dönüp içeriye girdim.Merdivenlere çamurlu ayaklarım ile iz bırakma bırakma çıktım...Odasına girdim.O an o kadar kötüydü ki düştüğüm durum.Koşarak aynanın önündeki parfüm,krem vesayre kozmetik malzemelerinin hepsini kolumun tersi ile ittim.Bağıra bağıra,çığlıklarıma sığınarak dağıttım.Dolarını açıp bütün kıyafetleri döktüm. Dağıttım...Ve ve...Ve en son yatağı dağıttım... Onun ile Başımı koyduğum yastığı çekmeceden çıkardığım makas ile delik deşik ettim.Yatağın önüne düşüp ağladım..."Yetmedi mi?" dedim içimdeki acı ile yüzleşerek...Ayağa kalktım ve dolabın oraya gittim.Beyaz bir tişört giydim.Boldu ve ayağıma bir siyah spor ayakkabı giyip aşağıya indim.Kapının önündeki çantamı ve deri çeketi alıp çıktım evden...Koştum.Sessizliğime,
Hüznüme,Kendime,On çok da SENSİZLİĞİME KOSTUM...

Bedenim'in Katili...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin