Cangüzellerim bölümlerde çok fazla yazım yanlışı olduğu için düzenleyerek tekrar yayınlıyorum.
Düzenlendi.
CEHENNEM ASANSÖRÜ
1.BÖLÜM: (2.kısım)
Bedenim boşlukta sarsılırken sıçrayarak gözlerimi açtım. O karanlığın içerisinden kurtulabildiğimde bedenim refleksle doğruldu. Hala boğazımdaki açı oradayken delicesine atan kalbimin sesini işitiyordum. Kulaklarımda meydana gelen uğultu başımı ağrılar girmesini sağlayacak cinstendi. Hızlı hızlı nefes aldığımdan göğsümde atan kalbim her an çıkacakmış gibiyken düşüncelerimi yitirmiş algılarımı kapatmış haldeydim.
Üzerinden ne kadar süre geçti bilmiyorum ama yitirdiğim algılarım bir süre sonra geri gelmeye başladı ve ben bedenimi geriye doğru bıraktım. Yere uzanarak bakışlarımı gökyüzüne diktim.
Nerede olduğumu ya da neler olduğunu algılayamadım dakikalar içerisindeyim.
Kulağımda hala o sesleri duyuyordum. Gözlerimin önünde hala o sahneler yer alıyordu. Büyükbabamı yanımda hissediyor ve onu öyle görüyordum. Her an karşıma çıkarak bana "İzel!" diyecek diye içimde büyük bir korku yer alıyordu. İçinde bulunduğum an ile beynimdeki zaman birbiriyle uyuşmuyor ve engel olamadığım bu his bedenimin kasılmasını sağlıyordu.
Gerçeklik ile bilinçaltım birbirine girmişken karma karışık algının içerisindeydim.
Bu sinir seviyemi zorlarken artık dayanılmaz hal almaya başladı. Ellerimle kulaklarıma kapatıp o seslerin azalmasını umut ettim. Sesler gittikçe artarken, karma karışık bir hal almaya başladı. Duyduğum ses artık sadece büyükbabamın sesi değildi.
Pimi çekilmiş bir bombaya dönüşmek üzereydim.
Duyuyor olduğum sesler anılarımı canlandırırken beni uçuruma sürüklemeye başladığında vücudum karıncalanmaya başladı. Gözlerimi sıkıca yumarak derin derin nefesler aldım. Kulağımda ki seslerin ve zihnimde canlanan olayların hepsinin bir rüya olduğunu düşündüm. Kendimi acı çektirdiğimi düşünerek sakinleşmeyi umdum. Bunu defalarca kendime tekrarladım ama tekrarlamama rağmen bir değişiklik olmadı.
Yaşanılanların hepsi çok gerçekçiydi. Kendime rüya olmadığını o kadar inandırmıştım ki şimdi tersini düşünüyor olsam da bir faydası olmadı. Uzun zamandır görmediğim büyükbabamı bir anda görmüştüm, bana olan davranışları ve söyledikleri gerçeklik algımı darma duman etmişti. Aslında gördüklerimin hepsinin bir rüya olduğunu biliyordum ama o hissettiklerimi ve gördüklerimi silip de atamıyordum.
Sadece rüyaydı İzel! Sadece bir rüya! Rüyaydı! Sadece! Rüya! Rüya!
Aldığım nefesler bir süre sonra kasılan bedenimi bir nebze de olsa rahatlattı. Sağlıklı düşünebilmem, bu içinde bulunduğum durumdan çıkabilmem için daha az düşünmeyi, beynimdeki görüntüleri ve sesleri geri plana atarak biraz olsun içimi rahatlatmaya çalıştım.
Bedenim bir süre sonra rahatlayıp kalbim sakinleşmeye ve kulağımdaki sesler kesilmeye başladı. Ellerimi kulaklarımdan çekip gözlerimi açtım. Gözlerimi açar açmaz gökyüzünün büyüleyici manzarasının etkisine girdim. Gökyüzünde bir tane bile bulut yoktu. Bulutların olmaması o eşsiz maviliğin üzerime serili vaziyette olmasını sağlamıştı. Tabi güneşin kavurucu sıcaklığı tenimi kavuruyordu ama bu öğle saatlerindeki kavurucu sıcaklığına eş değerde değildi. Güneş artık etkisini yitirmiş yavaştan dağların arasından kaybolmaya hazırlanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Asansörü
Fantasy"Af-" İsmini söyleyemeyeceğim bir hala geldim. Göğsümün üstündeki eli göğsüme işkence yaparcasına sıkıyor ve bırakıyordu. Bunu defalarca yaparken dudağı dudağımın üzerinde temas etmeden duruyordu. Onun sıcak nefesi boynuma doğru yayılırken dudağımı...