"Af-" İsmini söyleyemeyeceğim bir hala geldim. Göğsümün üstündeki eli göğsüme işkence yaparcasına sıkıyor ve bırakıyordu. Bunu defalarca yaparken dudağı dudağımın üzerinde temas etmeden duruyordu. Onun sıcak nefesi boynuma doğru yayılırken dudağımı...
Merhaba bu bölüm normalin aksine çok uzun bir bölüm oldu. Bu bölümle birlikte 30.bin okumaya ulaşacağımızı düşünüyorum. Beni kırmayan, kitabıma bir şans veren, vaktini bölümlerimi okumak için harcayan canlar çok teşekkür ediyorum. Sayenizde hayallerime bir adım daha yaklaşmış olacağım. Size her zaman minnettarım. Gözlerinizden ve o güzel boncik yüreklerinizden öpüyorum.
🍀❤🩹🤍🫀
Bölümü başlamadan önce YILDIZA dokunarak okumaya başlamayı unutmayın.
İzel'in kıyafeti
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
CEHENNEM ASANSÖRÜ
16.BÖLÜM
Adımlarımın senkronizesi bozularak yavaşladı. Çağın'a ne diyeceğimi bilemediğim ya da nasıl davranacağımı bilemediğim için dışarıya çıkmak istemiştim. Hava almak mantıklı düşünmemi sağlayacağını düşünüyordum. Ben kapıya yaklaştıkça gözlerimin önündeki netlik kayboldu. Gözlerim yavaşça kapanırken adımlarım durakladı. Gözlerimle birlik bilincimin de kaydığını hissettim. En son hissettiğim şey bedenimin yere doğru yığılışıydı.
"İzel..." Birinin ismimi söylediğini işitiyor ama net duyamıyordum. Birinin ismi söylediğinin farkındaydım ama ben buna karşılık verecek güce sahip olduğumu hissetmiyorum. 'İzel.' İsmi tekrar işittim. Bu anı bekliyormuşum gibi gözlerim kendiliğinden açıldı. Farkındaydım ki ismim defalarca söylenmişti ve ben ismimi her işittiğimde zihnimin üzerine serpilmiş perde aralanıp gerçekliğe dönüyordu. Açılan algılarımla netlik kazanan bilincim ismimi söyleyen kişinin de kim olduğunu anlamamı sağladı.
İsmimi defalarca söyleyen kişi büyükbabamdı. Tekrar bana sesleniyordu.
Sonunda açabildiğim gözlerimin önüne bu sefer karanlık serpilmişti. Yerimde hareket etmeye çalışıp ellerimin üzerinde doğrularak vücudumu kaldırdım. Yüzüme savrulmuş saçlarımı geriye doğru savurdum. Hala ismimi duyuyordum ve bu ses beynimin içinde yankılanıyordu.
"Büyükbaba?" Sesimi bulabildiğimde sesimin zorla çıkmış olmasını umursamadan tekrar seslendim. Bu sefer bir fısıltı gibi çıkmamıştı. Dudağımın hareket etmesi bile dakikaları kovalarken büyükbaba diyebilmem dakikaları kovalamıştı. Sesimin kulağıma ulaşmasıyla bulunduğum yerdeki karanlık sona ererek ışıklar yandı. Bir anda karanlıktan aydınlığa dönmesi gözlerimin kamaşmasını sebep oldu. Ellerimi gözlerime çıkartarak ovuşturdum ve o yakıcı acının gitmesini sağladım. Ellerimi indirerek bulunduğu yeri inceledim.
Gözlerimin değdiği her noktada gözbebeklerim genişliyor içine korku kaplıyordu. Gözlerimin ilişti yerler gördüklerini inanamayarak tekrar tekrar bakıyordu. İçinde bulunduğum yer bir fanustu. Aynalarla kaplıfanusun içindeydim. Her yer aynalarla kaplıydı ve ben kafamı nereye çevirsem gördüğüm tek şey kendimdi. Gözlerimin iliştiği kişi bendim. Kendimle göz göze geliyordum. Bakışlarım hep kendimde bitiyordu.