Sabah olmuştu bile çoktan, İpek uyanmıştı ve herkesin uyuduğunu görünce hiç ses çıkarmadan yavaşça banyoya gidip yüzünü yıkadı saçlarını düzeltti ve kırışan kıyafetlerini eliyle düzeltebildiği kadar düzeltti aslında pek umursamıyordu okula nasıl kıyafetlerle gittiğini ama o gün kendini düzeltesi geldi. Tamamen düzgün gözüktüğünü düşününce çıktı banyodan yavaşça kapıyı kapattı ve Defne'nin de uyandığını gördü ama Hande hala daha uyuyordu aralarında en uykucu olanı Hande'ydi. Defne kısık bir sesle karşısında duran İpeğe" Günaydın" dedi. "Günaydın bir an hiç uyanmayacaksın sansım" dedi İpek. Defne tebessüm eden bir yüz ifadesi ile banyoya girdi ses çıkartmamaya dikkat ediyorlardı çünkü sabah uykusunun biri tarafından bölünmesinin ne kadar kötü bir şey olduğunu ikisi de biliyordu. Defne de İpek ile aynı şeyleri yapmıştı banyoda sadece Defne yüzünü toparlamak için okul çantasında gezdirdiği fondöten kıvamındaki kremi uyguladı yüzüne "işte şimdi daha güzel gözüküyorum" dedi sessizce ve banyodan çıktı. İpek okul grubuna gelen mesajları okuyordu, yapmacık geçmiş olsun mesajları işte kim ne kadar inanırdı ki bu mesajlara kim bilir neler konuşuyorlardı kızın arkasından her zamanki Altınkoy Koleji klişe dedikodu replikleri işte ne beklersin ki. Ufacık bir şeyden saçma sapan şeyler çıkartan saçma düşünceler ile dolu bir okul. İpek ve Defne okulda ne olmuş diye öğrenmeye çalışırken Hande gözlerini açar ve "Günaydın herkese" der. Yavaşça kalkar yattığı yerden ve artık iyiyim çıkalım mı bu hastaneden der. İpek hemen Hande'nin koluna girer ve " Ne bu acele çıkacağız ama sen kendini gerçekten iyi hissediyorsan" der. "Ben biraz daha burada kalırsam kötü olacağım hadi gidelim." der. İpek gidip Handenin çıkış işlemlerini halleder. O sırada Defne ve Hande muhabbet ede ede aşağıya inerler. Hande o sırada telefonuna bakacak zaman bulmuş olur ve Seçkin'in ona attığı mesajları görür. "Hande nasılsın iyi oldun mu ? Lütfen bana uyandığında haber ver seni çok merak ediyorum" yazan bir sürü mesaj. Hande Seçkin'e yanıt olarak "İyiyim merak etme şimdi eve gidiyorum sonra da okula gideceğim" diye mesaj attı. Mesaj gittiği anda Seçkin Hande'yi arar ve " Alo Hande! Eve geldiğinde bana söyle gelip alıyım seni tek başına gidemezsin" dedi ve Hande sesiyle onayladı onu "hıhı" dedi ve telefonu kapadı. Herkes kendi evine dağıldı ve Hande tam hazırlanmış çıkacakken kapıda Seçkini görür ve sadece ona bakıp tebessüm eder "hadi gidelim" der.Okula kadar konuşmadan yürürler. Okula geldiklerinde Hande herkesin ona baktığını fark eder ne kadar umursamasa da o an çok fazla dikkatini çekmişti insanlar her zamankinden daha fazla insan konuşuyordu onun hakkında sebebini merak ediyordu ama hiç umurunda değilmiş gibi sadece önüne bakıp yürüyordu. Sınıflarının kolidoruna geldiklerinde herkesten daha farklı bir durum ile karşılaştı Hande üç tane çocuk sadece onlara bakıyordu. Bu Seçkinin gözüne çarpmıştı ve her an onlara gidip bir şey diyebilirdi bunu engellemek için Hande Seçkinin koluna girdive sınıfa doğru yaklaştıklarında kolunu bıraktı. Sınıfa girdiklerinde yine beraberlerdi çünkü aynı sırada oturuyorlardı. "Aynı okuldalar , aynı sınıftalar , aynı sıradalar, aynı sitedeler bu biraz fazla değil mi?" diye düşündü Hande belkide Defne ve İpeğin yanında bu yüzden o kadar mutluydu başka insanlar, başka arkadaşlar ve onların arkadaşlıkları bu güne kadar Seçkin ve Handenin arasındaki arkadaşlıktan daha güzel. Bunları düşünürken çoktan ders başlamıştı ve Hande asla konuşmuyordu normalde sürekli konuşmaya çalışan Hande bu gün asla konuşmuyordu. Sessizce sıranın üzerine yatmış gözleri kapalı hayatını sorguluyordu ve kolidordaki o çocukları. Hande bu kadar keyifsizken İpek ve Defne öyle değildi, zil çaldığında direk Handeyi aramak için sınıflara giriyorlardı bir sınıfa girdiklerinde Defnenin gözü en arkada oturan iki çocuğa takılmıştı ve İpeğe dönüp"Bunlar Hande bayıldığında bana yardım etmek isteyenler" dedi Defne bunları derken o iki çocuk fark etmişti olanları onlar da onlara dönüp "bir sıkıntı mı var?" dedi Defne büyük bir telaşla "Hayır yok biz arkadaşımızı arıyoruz sadece yanlış sınıfmış" dedi ve hızlıca kapıdan çıktı aslında tam çıkamadı tam çıkarken biriyle çarpıştı. O an Defne nasıl bir tepki vereceğini şaşırmıştı kafasını kaldırıp baktığında karşısında sarı saçlı, kahverengi gözlü ve bembeyaz tenli biriyle karşılaşmıştı. O an Defnenin çok hoşuna gitmişti ama biraz daha böyle giderse yanlış anlaşılacak diye hemen sinirli bir ses tonuyla "Dikkatli olsana!" dedi. Sarışın çocuk çattık der gibi bakıp gitti hiçbir şey dememişti ama Defnenin o an en çok merak ettiği şey sarışın çocuğun sesiydi.
İpek Defneden tamamen ayrı bir kafadaydı o 12\C sınıfındaki uzun boylu çocukta kalmıştı aklı. O sınıftan çıktıktan sonra hemen yanındaki 12\D sınıfına girmişlerdi ve Hande oradaydı.Cam tarafında arkadan üçüncü sırada oturuyordu aslında tam oturuyordu denmez sıraya yatıyordu yanında da Seçkin vardı. Defne yanında Seçkini görünce bu durumdan hiç hoşlanmamıştı ama o an elinden hiçbir şey gelmezdi. Defne ve İpek hemen Handenin yanına gittiler. Defne Seçkine hiç bakmamıştı ama İpek o an Seçkini süzmüştü çok gizemli bir havası vardı ve oldukça sinirli duruyordu, siyah saçları vardı ama bunun tam tersine de mavi gözleri vardı, yüz hatları biraz keskindi tuhaf bir tipi vardı. Defne hemen Handenin omzuna dokunarak "Hande hadi kalk biz geldik, biraz dışarı çıkalım hava almış olursun" dedi. Hande o an Defnenin sesini duyunca çocuk gibi mutlu olmuştu sabahtan beri olmayan keyfi bir anda yerine gelmişti. Hemen kafasını kaldırıp "olur hadi gidelim" deyip tebessüm etti. İpeğin gözleri yine Seçkine kaymıştı Hande öyle bir anda ayağa kalkıp tebessüm edince Seçkinin gözleri gülmeye başlamıştı işte o an İpeğin de Seçkine kanı ısınmamıştı "Bu çocukta bir şey var ama hadi bakalım yakında çıkar kokusu" diye geçirdi içinden. Defne Hande ve İpek beraber dışarıya çıkmıştı. O an Defnenin canı çikolata çekti ve kantine gitmek için oturdukları yerden kalktılar.Okulun içine girdiler kantin orta kattaydı üste doğru çıkarken Handenin gözü Seçkine takıldı bahçeye iniyordu "Seçkin nereye?" diye sordu Hande. "Bahçeye çıkıyorum gel istersen" dedi Seçkin. O an Hande o kadar üşenmişti ki kantine çıkmaya dönüp İpek ve Defneye "ben bahçeye çıkayım sizde yanımıza gelirsiniz" dedi ve Seçkin ile birlikte bahçeye indiler. Sadece bir tane boş bank kalmıştı Seçkin ve Hande hızla oraya yürürken sabah onlara dikkatle bakan üç çocuk gelmişti yanlarına kumral saçlı, beyaz tenli ve aşırı kaslı olanı Handenin kolunu tutarak nazikçe "nasılsın? Yani şey bayılmıştın ya merak ettim nasıl olduğunu" dedi kibar bir ses tonuyla. Hande o an sadece gözlerine odaklanmıştı elaydı gözleri ama yeşil gibi de çok hoşuna gitmişti Handenin çok sesi çıkmamıştı onun karşısında kısık bir ses tonuyla "iyiyim bir sıkıntı yok" dedi. Bu olay Seçkinin hiç hoşuna gitmemişti kötü kötü bakıyordu sadece. Hande gözlerini Seçkine çevirip tepkisine bakmak istemişti ama o an gözlerini ela gözlü çocuktan alamamıştı. Çocuk kendine güvenen bir tavırla Handenin kolunu bırakıp ona elini uzattı "Bu arada biz tanışmadık. Ben Burak!" dedi. Hande de onun elini tutup "bende Hande" dedi ve tebessüm etti. O an hiç elini bırakmak istememişti Burak'ın. Hemen arkasından Burak'ın arkadaşları eklendi muhabbete sarışın olan "Ben ÇINAR" dedi ve uzun olan da "Bende Mert" dedi. Hande ikisine bakarak ta tebessüm etmişti sonra Burak'ın elini çok uzun süredir tuttuğunu fark edip bıraktı. Burak tebessüm etti ve üçü de uzaklaşmaya başladı, daha bir adım atmışlardı ki Seçkin Handeye dönüp sinirli bir ses tonuyla "Kim bunlar Hande? Hem sen o kim olduğu belirsiz çocuğun elini niye tutuyorsun?" diye sesini yükseltti. İşte o an Burak, Çınar ve Mert dönmüştü ve Burak bir anda ciddileşmişti az önceki nazikliğinden hiç kalmamıştı gözlerinde, sinirli bir ses tonuyla "Kim olduğu belirsiz derken" deyip Seçkine doğru yaklaştı. O an Hande kötü şeyler olacağını fark etmişti ama engel olamıyordu. Seçkin yüksek bir sesle "Git işine!" deyip Burak'ı omzundan itti. İşte şimdi olay karışmıştı. Birden kavga etmeye başladılar Hande ayırmaya çalışıyorken Defne ve İpek kapıdan çıktı koşarak onların yanına geldi ve onlarla birlikte tüm okulda. Bir şekilde kavgayı durdurmuşlardı ama hala Seçkin ve Burak birbirlerine laf atıyorlardı. İşte bu olaylar oluyorken eksik kalan okul müdürü de yanlarına geldi. Peki şimdi ne olacaktı? Müdürün hiçbir şey demeden onları bırakmayacağını hepsi biliyordu. Müdür kızgın bir sesle "Hepiniz odama" diye bağırdı orada. İşte uzun zamandır olmayan olaylar tekrardan başlamıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Teen FictionBelki sonu kötü bitecekti, ya da çok güzel bitecekti bunu bilemeyiz ama düşünmedik de. Ne zaman mı düşüneceğiz? Hiçbir zaman. Herkes dört yaprağın şansına inanıyorken biz üç yaprak kalmıştık. Sadece üç kişi... Her şeyin kötü gideceğine o kadar...