Güneşi Ararken Peşini Bırakmaz AY
İpek Bilir;
Her zaman ki gibi alarm ile uyandım ve gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm yüz Defne'nin yüzüydü. Aslında bu durumu çok seviyorum ama bazen Defne yatma konusunda çok deli olabiliyor, üzerimdeki Defnenin ayaklarını çekip rahat bir şekilde banyoya doğru ilerlemeye başladım. Ses çıkıp çıkmaması pek umurumda değildi aslında sonuçta Defne de artık uyanmalı. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve oldukça karışmış olan saçlarımı Defne uyanmadan yapmaya başladım çünkü o saç düzleştiriciyi alınca vermek bilmiyordu. On beş dakika içinde kıyafetlerim dışında tamamen hazırlandım. "Bu çok kolay oldu" aynadaki yansımam ile mi konuşuyorum ben neyse "DEFNEE!" resmen evin içinde haykırdım ama bu kız başka türlü uyanmıyor ve üstüne atlayıp saçlarımı bozmak gibi bir niyetim de yok açıkcası. "Pekala bunu sen istedin." Hemen komodinin üzerinde duran telefonumu aldım ve son ses bir müzik alıp Defne'nin kulağına telefonun hapörlerini iyice soktum. Evet bu Defne için Çin işgencesinden daha da kötü bir şey. "Çek şunu kulağımın dibinden" diye bağırmaya çalıştı sanırım daha fazla dayanamadı ve yatağın üzerinde ayağa kalkıp "İpek seni boğmamak için kendimi zor tutuyorum" derken elinde yastıkla çoktan üstüme atladı ve evde koşuşturma başlasın. O peşimden koşuyor ve ben kaçıyorken bir anda durdu ve gözleri saate takıldı. "Okula geç kalıyoruz ve ilk ders tarih o hoca bizi çiğ çiğ yer" bunu derken Defne'nin suratındaki ifade sanırım o an gülmemek için kendimi zor tuttum ama Defne hızlı hızlı banyoya koşarken ben de hemen üzerimi giyip botlarımı giyiniyorken Defne bir anda hazır yanımda ayakkabılarını giyiniyor olarak gördüm "Ne bu hız?" şaşkın gözlerle ona bakıyordum "tarih dersine bir kere geç kalmak bin kere ölmek İpek hadi" hızla evden çıktık ve yolda telefonuma gelen mesajlara baktım *İŞARET Grubundan 1 mesaj* Hemen üzerine tıkladığımda Hande'nin yazdığını gördüm "Günaydın" bizde Defne ile bir ses kaydı attık "Günaaaydııın ilk teneffüs alacağız seni atom karınca bekle bizi" tabi sadece günaydını beraber dedik Defne ile gerisini sadece ben söyledim. on dakikalık yürüyüşten sonra okula vardık ve hemen içeri girdik ve kitapları çıkardık o hocanın gazabına uğramak istemezdik. İlk ders resmen yürüyen ölüler gibi geçti ve teneffüs zili çaldığında yaklaşık iki dakika boyunca yere odak kıpırdamadan ve konuşmadan oturduk. "Sanırım bu hoca beynimizi yıkadı kalk Defne Hande'nin yanına gidelim" deyip Defne'ye ufak bir dirsek attım ve kalkıp Hande'nin yanına gittik. O teneffüs öyle Hande'nin sınıfında yarı yatar bir şekilde muhabbet ederken geçti ve yeni bir ders saati derse girdiğimizde aynı duygular bizleydi ama artık ders Biyoloji yani yatma dersi öylece uyduk. Yeni teneffüs zili çalmaya başladı ve bir anda kendimi attım sanırım gerçekten uyumuştum ve Defne de öyle. "İpek ben acıktım gel kantine inelim" ona başımla onaylayan bir hareket yaptım ve ilk önce Handenin sınıfına gittik. "Hande hadi kantine inelim ben acıktım" dedi Defne "Ayy çok iyi olur ben de susadım" diye cevap verdi Hande ve sınıftan çıktık. "Ben gidip bir masaya oturuyum sizde alacağınızı alın gelin". Kızlar hızla gidip bir şeyler alıp geldiler . Defne poğaça almıştı, Hande de iki tane su ve bir çikolata elindeki bir suyu bana uzatıp "Miden bulanır al su iç bari" dedi. Tebessüm ederek suyu aldım ve kapağı ile oynamaya başladım kısa bir sessizlik olmuştu ki Hande bunu bozdu "İki gündür Seçkin'i görmüyorum sitede de gözükmedi gerçekten merak etmeye başladım" merak dolu gözlerle bize bakıyordu "telefonları açmıyor mu?" dedim. "Baya aradım ama çalıp çalıp kapanıyor sanırım ..." derken Hande'nin cümlesi tamamlanmadan Mert, Burak ve Çınar geldi yanımıza ve Hande hemen sustu. "Sanırım otursak sıkıntı olmaz dedi Burak" Handenin hemen yanında ayakta duruyorken. Ama ben Hande'yi beklemeden cevap verdim bile "niye olsun ki" gitmelerini kabul edemezdim çünkü Burak giderse Mert de giderdi ve ben bunu hiç istemezdim. Nedense onu görünce içim sanki bir değişik oluyordu ama bunu düşünmenin hiç zamanı değildi. Burak olduğu yerde hemen Handenin yanına oturdu Mert de onun yanında duran sandalyeye oturdu yani benim yanıma içimdeki his her neyse bir anda daha da arttı ve kaskatı kesildim. Çınar da bu sırada yer kalmadığı için Defnenin yanına oturdu. "Biz gelmeden önce bir şey anlatıyordun Hande devam et istersen" dedi Burak meraklı bir ifadeyle ama Handenin anlatmayacağı Defneye bakışından belliydi "Önemli bir şey değildi boş ver" dedikten sonra zil çaldı zaten. Çınar ondan beklenmeyen bir hareket yaptı o anda herkes masadan kalktığında yanında oturan Defne'ye önden geçmesi için geri çekilip yol verdi ve eli ile güzel bir hareket yaptı ne kadar normal bir şey olsa da bunu çınardan hiç beklemezdik o daha soğuk biri gibiydi. Hepimiz şaşkın bir şekilde bakarken Defne Çınar'ın yüzüne kitlenmişti önünden geçmek için bir adım attığında Çınar tebessüm ederek bir göz kırptı Defne'ye "duyguların kıyıya vurdu Çınar eğilmez tam olarak gözüküyorlar" tam olarak bu geçti içimden ama doğal olarak sesli bir şekilde dile getiremedim. Daha sonra hep beraber sınıflara çıktık ve böyle iki teneffüs daha geçtikten sonra öğle arası zamanı gelmişti. Öğle arası herkes erkenden çıkar ve on dakika içinde okul bomboş olurdu. Tabi biz okulda durmayı tercih ederdik. Zil çaldığı gibi daha öğretmen sınıftan çıkmadan Hande kapıyı açtı ve içeri girdi "Kusura bakmayın hocam zil çaldı ve biraz acelemiz var da" deyip hızla bize el işareti ile gelmemizi işaret etti. Hızlı hızlı kapıya çıktık "Ne oldu Hande ne bu telaş?" diye sordum. "Ders boyu Seçkine mesaj attım ama cevap vermedi. Geçen teneffüs böyle olursa kaçıcağımı size söyleyecektim ama Buraklar geldi neyse gitmem lazım" dedi ve tam arkasını döndü giderken Defne onu kolundan tuttu "Saçmalama olmaz yakalanırsın, nasıl kaçacaksın ceza alırsın Hande" dedi ama Hande'nin pek umurunda gibi durmuyordu "İzle ve gör" dedi ve hızla ilerledi o sırada Burak yanımıza geldi ve "Nereye gidiyor o?" diye sordu ama ona o an Seçkin diyemezdik daha yeni kavga etmişlerdi "Kaçıyor" dedim sessizce. Burak şok içinde bize bakarken "tamam siz sınıfa gidin ben onunla giderim" dedi ve hızla peşinden gitti. "İnşallah bunun sonunda yeni bir kaus oluşmaz"
Hande Dargun;
Okuldan çıkarken kapıda güvenlik olmadığı için kolaylıkla çıkmıştım tam hızla ilerliyorken arkadan bir ses geldi "Hande" tanıdık bir sesti bu. Bu ses Burak'ın sesiydi,içimden "Olamaz, olamaz olamaz...Lütfen gelme" derken Burak çoktan yanıma gelmişti bile. Arkam ona dönükken gözlerimi iyice kapatmış gitmesi için dua ediyordum ki işaret parmağı ile omzuma ufak ufak vurdu ve tebessüm ederek ona döndüm. Eğer yoluma taş koymaya çalışırsa buradan tüymeyi düşünüyordum. "Nereye?" diye sordu. "Seçkin'in yanına gideceğim iki gündür arıyorum mesaj atıyorum açmıyor ve site de de görmedim eve de gitmiyor sanırım merak ettim on.." derken Burak'ın onun ile daha yeni kavga ettiğini ve bu yakınlığın küçüklükten beri yan yana olmaktan geldiğini bilmediği geldi aklıma ve hemen sustum Burak bana şaşkın ve soru soran bir ifadeyle bakıyordu "Aynı sitede oturuyoruz da ondan yani" ama sanırım bu cevap Burak'ı tatmin etmemişti ve daha çok sinirlenmişti ve "Daha geçen gün sana bağıran biri için neden bu kadar merak ediyorsun ve okuldan kaçıyorsun bırak nereye giderse gitsin." diye bağırdı bana Burak'ı ilk defa sinirli görmüştüm evet Seçkin ile de kavga etmişti gözümün önünde ama bu sefer gözleri bana dönüktü ve ben o siniri görüyordum en önemlisi bu banaydı ama bu dedikleri beni de sinirlenmişti ilk başta neye uğradığımı şaşırsam da "Daha geçen gün tanıştığım biri için burada kalmak yerine senelerdir yanımda olan Seçkinin yanına gideceğim tabi ki" diye bende ona tepki verdim ve arkamı döndüğümde herkesin bize baktığını gördüm ama umurumda bile değildi. Hızla bir taksiye bindim ve siteye gittim Seçkin'lerin kapısını çaldım ama açan yoktu ne kadar yapmamam gerektiğini bilsem de o an merakıma yenik düşüp bendeki yedek anahtarları ile kapıyı açıp eve girdim hızla Seçkinin odasına gittim ama kimse yoktu daha sonra tüm evi gezdim ama yine kimse yoktu. Seçkine yeni bir mesaj yazdım "Odandayım ve yarım saat içinde buraya gelmezsen bu odayı iyice karıştırır ve giderim aylarca toplamakla uğraşırsın" ama mesajı yolladığımda ses çalışma masasının çekmecesinden geldi telefonu buradaydı işte şimdi olay içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Merak ediyordum etmesine ama korkmalımıydım? Hiç bozuntuya vermeden telefonunu cebime koydum ve bir kağıda not yazdım *Telefonun elimde Seçkin Yılmaz. Senin yüzünden bir sürü şey yakıp yıktım eğer bana ulaşmaz isen listeye odanı da eklenir" Notun altına Hande Dargun yazıp telefonu bulduğum çekmeceye bıraktım ve evden dışarıya çıktım. Okula tekrar dönemezdim ve benim kafamda olan şet bu değildi hemen işim bitti eğer okula dönersem Burak ile karşılaşırım ama bu şu an en son isteyeceğim şeylerden birisi. Hızla eve geçtim -ev hemen çapraz kapı olduğu için pek uzun sürmedi- ve odamda oturup düşünmeye başladım. "Acaba bu gün Burağın üstüne çok mu gittim? Ama o da bana bağırdı sonuçta bağırması beni düşünmesinden ve seçkin ile bu kadar yakın arkadaş olduğumu tahmin edemeyebilir ufff ben ne yapacağım şimdi" derken uyumuşum. Telefonumun titremesi ile uyandım *İŞARET Grubundan Görüntülü Arama* açtığım anda İpeğin sesi odada yankılandı. "Hande nerdesin sen sabahtan beri gittin daha haber almadık senden? Hem okuldakilerin yanında Burak ile kavga etmek nereden çıktı herkes sizi konuştu bu gün Burak konuşulanlara çok sinirlendi haberin olsun neyse sen Seçkin i buldun mu bunları boşuna yaşamış olma lütfe!" İpek susmak bilmeden peş peşe sorular sorarken araya Defne girdi "Bir sussanaa! Anlatsın kız veya biz kapatalım sen konuş İpek ne dersin" dedi bıkmış bir şekilde "Sabahtan beri böyle neyse hadi sen anlat neler oldu". dedi ve sustu. "..... işte böyle oldu sonuç olarak Seçkine hala daha ulaşamadım ve Burak ile kavga ettiğimle kaldım" herkes şaşkın şaşkın birbirine bakıyorken bir anda gözüm saate gitti saat ve saat 01.28 di çok uyumuştum ama yarın okul var ve şişik gözlerle gitmek istemiyordum "Neyse kızlar uyuyalım okul var yarın belli ki baya olaylı geçicek iyi geceler" dedim ve telefonu kapattım. Biraz bir şeyler yedikn sonra tekrar odama çıktım ve pencerenin yanındaki yatağıma grdim ve öylece aya baktım.
}Bölümü oylamayı unutmayın:){
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Roman pour AdolescentsBelki sonu kötü bitecekti, ya da çok güzel bitecekti bunu bilemeyiz ama düşünmedik de. Ne zaman mı düşüneceğiz? Hiçbir zaman. Herkes dört yaprağın şansına inanıyorken biz üç yaprak kalmıştık. Sadece üç kişi... Her şeyin kötü gideceğine o kadar...