Sıfırdan

16 4 0
                                    

Gece Ay'ı, Ay Gece'yi kıskanıyor

Boş bir ders. Eğer sınavdan önceki dersi boş bırakmasalardı sınavda uyuyabilirdim. Neyse ki hocalar sınıfa bile gelmedi. Dün Burak ile konuştuklarımızı düşünmekten gece pek uyuyamadım. Şimdi Burak hala tripli mi yoksa aramız düzeldi mi? Neden bu çocuğun net hareketleri yok diye düşünürken, Seçkin'in sesi yankılandı tüm düşüncelerimin içinden "Hande iyi misin? Geldiğimizden beri hiç kıpırdamadan yatıyorsun" bir anda kafamı kaldırdım ama bu olay gereğinden fazla hızlı olmuştu ki bir anda başım döndü ve sanırım Seçkin de  bunu fark etti kaşları çatılmış bir şekilde bana bakarken bir anda ne diyeceğimi şaşırdım ve "Ben acıktım kantine inelim mi ?" Seçkin onaylar gibi başını salladı ve ayağa kalkıp kapıya doğru yürümeye başladı. Bir an Seçkinin arkasından bakarken sanki aydınlanma yaşıyor gibi oldum ama bu aydınlanma sene boyunca başımıza gelecek olan Burak ve Seçkin kavgalarındandı. Başımı iki yana sallayıp kendime geldiğimde hızla çoktan kapının yanına kadar gitmiş olan Seçkinin yanına gittim. "Hande sende bir şeyler var anlatacak mısın, benim anlamamı mı bekleyeceğiz?" Şimdi ben nasıl diyebilirim ki Burak ile senin kavgaların gözümü korkutuyor diye, "Sadece acıktım" deyip yürümeye başladım. Seçkinin yanımdan geldiğini umursamadan kolidordan merdivenlere doğru olacakları düşünürken yürümeye başladım ta ki omzumda hissettiğim ele kadar. 'Lütfen Burak olmasın...Lütfen, Lütfen...' diye düşünürken yanıma gelen Seçkin'i fark edince içimden büyük bir oh çektim. "Bensiz gitmeyi düşünmüyorsun herhalde küçük tinerci" ne tinerci mi? o kadar mı kötü gözüküyorum yani diye düşünürken "Tinerci ne be?" diye çıktı ağzımdan. "Göz altların ve yüzün tinerci gibi gözüküyor" dedi ve beni omuzlarımdan tutarak durdurdu yavaşça benim boyuma eğilip "Hande eğer tiner çekmeye başladıysan bunu benden saklama bunu beraber atlatabiliriz" deyip güldü 'ha ha ha ne kadar komik insan hiç arkadaşı ile böyle dalga geçer mi' ve yürümeye devam etti. Olduğum yerde  durmuş bıkmış bir ifade ile Seçkin'in arkasından bakarken bir anda görüş açıma Burak girdi. 'hayır hayır hayır... şu anda olmaz' Aklımdan bunlar geçerken Burak'ı görünce bir anda tebessüm etmeye başladım. Burak "Naber?" derken ben de ne desem yok olurum diye düşünüyordum. "Şey... İyi senden" deyip tebessüm ettim işte Burak karşısında bu kadarım. "Ben iyiyim de senim gözlerin pek iyi gibi gözükmüy-" derken Burak'ın omzunda bir el belirdi ona doğru dönmek için kenara doğru çekildiğinde karşımda Seçkin duruyordu. 'Ah hayır korktuğum her şey ilk başıma gelir' Az önce gülen Seçkinden hiç eser yoktu.Kolumu tutup sert bir ses tonu ile "Gidiyoruz" dedi. Bir anda diğer kolumda da bir el hissettim kafamı oraya döndürdüğümde bu Burak'ın eliydi "Sen gidebilirsin hande burada kalıyor" Seçkin, Burak'a doğru bir adım attığında ikisinden de kolumu kurtarıp Burak'a dönük bir şekilde aralarına girdim. "Biz kantine iniyorduk ve de sınav yerlerimize bakacağız istersen sende gel derdim ama saçma olur sanırım" deyip masum bir tebessüm atıp yürümeye başladım. Seçkin de peşimden geldi "Sana bir daha onun ile konuşma demiştim" oldukça ikaz dolu bir sesi vardı bu konuyu fazla abartıyor. "Bende sana bir daha kavgada veya disiplin suçunda bulunma demiştim" ilk başta derin bir sessizlik oldu ama Seçkin hemen bozdu "Aynı şey değil." dedi. "Aynı şey" bunu oldukça vurgulu söylemiştim ki Seçkin daha fazla bir şey demiyeceğimi anlayıp konuyu kapattı. İlk önce sınav yerimize baktık ve daha sonra kantine indik. Yemeye bir şeyler alırken arka masalarda oturan İpek, Defne, Çınar, Mert ve Burak ı gördüm. Seçkin tam dışarı doğru hareket ederken. "Ben kızların yanına gidiyorum istersen sende gel" artık onlarla takılmama alışması lazım. İyice masayı süzdü ve gözleri son olarak Burak da takıldı "Tamam hadi gidelim" dedi. Seçkin'in bunu kabul etmesi dünyanın sonu olabilir. Yanlarına gidip oturduğumuzda Mert her zaman ki enerjik sesiyle "Hande hangi sınıftasın?" diye sordu. "12\A siz?" diye sorup gözümü masadakinlerde gezdirdim. Bir anda Seçkin'e baktığımda kilitlenmiş bir şekilde Burak'a baktığını fark ettim. Kimseye çaktırmadan koluna dirsek attım ama sanırım Mert bu durumu fark etti. "Hadi kalkın sınava 2 dakika kaldı gidelim. Hande sen benle." onaylar gibi tebessüm ettim ve Burak'a baktım acaba o hangi sınıfta? "Defne bizde beraber çıkalım istersen aynı sınıftayız." dedi Burak. Hep beraber sınıfların olduğu kata çıktığımızda en başta ben ve Mert'in sınıfı vardı hemen çaprazda da Burak ve Defne'nin gerisine bakmadım onlar bize göre uzak kalıyorlar. Mert ile beraber arkalardan bir sıraya oturduk. "Seninle bir şey konuşmam lazım Hande" dedi tüm sessizliğin ortasında. "konuşalım ne konuşacağız" dedim.

"Siz Burak ile kavga ettiniz bunu tüm okul ve ben biliyoruz ama orada ne oldu sizi bu kadar yıkacak olan. Herkes sizi konuşuyordu cuma günü ve bir kavgadan daha çok savaşa benziyordu"

"Ben... Perşembe günü Seçkin'i bulmak için okuldan kaçtım o sırada Burak geldi işte öyle." cümlemi bitirdiğim anda sınav öğretmeni kapıdan girdi ve nasıl oturmamız gerektiğini gösteren şemayı tahtaya astı herkes o sıraya göre sıralara yerleşti ve sınav başladı. (...) Daha on beş dakika var ve benim sınavım bitti. Mert'e doğru baktığımda o hala soruları çözüyor. Etrafı incelerken kapıdaki silüet dikkatimi çekti oraya doğru baktığımda Burak bana doğru bakıp gel gel işareti yapıyordu. Ayağa kalkıp kağıdımı verdim ve hocadan lavaboya gitmek istediğimi söyleyip hızla sınıftan çıktım. Burak kolidorun sonunda kamera görmeyen yerde durmuş beni bekliyordu. Hızla yanına yaklaştım "Bir sıkıntı mı var?" Burak canı sıkkın bir şekilde "Ben senin üstüne fazla geldim perşembe günü kusura bakma"dedi ve hızla sınıfına doğru ilerledi. Neydi bu şimdi ne alaka yavaş yavaş tuvalete doğru gittim ve optiğimi verdiğim için sınav bitene kadar tuvalette durup ne alaka diye düşündüm. Sınav bitiş zili çaldığında hızlan Defnenin sınıfına gittim. "Defne İpek'i bulmamız lazım" dedim Burak'ın duymayacağı bir şekilde ve Defne'nin cevap bile vermesine zaman tanımadan onu dışarıya aldım. İpeği bulduğumuzda üçümüz kantinde köşede bir masada oturduk. "Sınavda Burak yanıma geldi ve Perşembe günü çok üstüme geldiğini söyledi ama ne laka durduk yere ben anlamadım" dedim ve şaşkın gözlerle Defne ve İpeğe baktım. Defne birden lafa girdi "Sınava girmeden önce konuştuk biz ve senin Seçkinle çok yakın arkadaş olduğunu söyledim ve birazda her şeyi anlatmış olabilirim büyük ihtimalle ondan" bu olay Defnenin bile Burak'a yaklaştırdıysa diye düşünmeye başladım. Öğleden sonraki tüm dersler boş geçti hocalar sınavları kontrol edip bu gün içinde son saat herkesin yeni sınıfını açıklayacaklarını söylediler. Son derse kadar Seçkin ve Burak ile okulun içinde resmen köşe  kapmaca oynadık bu soruna derhal bir çözüm bulmalıyız yoksa bir sene boyunca bunlar milyonlarca kere kavga edebilirler. Son dersin son on dakikası herkesi konferans salonuna topladılar ve sıra ile 5 sınıfın da sınıf listesini astılar tabi bizim bunda geç haberimiz oldu. O sırda kantinde muhabbete dalmıştık bakmaya gittiğimizde hepimizin -tam anlamıyla hepimizin- aynı sınıfta 12\C' de olduğunu gördük. İpek mutlu bir sesle "Bir sene boyunca hep beraber" dedi. Bu ne kadar iyi ne kadar kötü bir şey bilmiyoruz ama şu an en güzel haber bu...

}Bölümü beğendiyseniz oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın. Sizi Seviyoruz:)

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin