İkinci Bölüm: Nota üç kala

15.6K 673 130
                                    

Merhaba canlarım❤️

Bu bölüm sıfır kilometre 😄.  

Sizden küçük bir ricam var şekerlerim. Hikaye konusu aynı kalacak olsa da büyük bir düzenlemeden geçiyor. Yeni okuyanların hevesi sönmesin diye  'Aha da şöyle olacak, ben biliyorum. Ya da bu karakterde bu haltı yiyecek, ben okumuştum.' gibi ortalığı şenlendiren yorumlar yapmaktan kaçınırsanız sevinirim.

Benimle de iletişim halinde olmak isterseniz;

instagram:@ bonitahikayeleri

twitter:@ bonitasinatra

Sevgi ve sağlık sizinle olsun. 🖤✌🏻.

 
⭐️⭐️Yıldızlarınızı eksik etmeyin.⭐️⭐️

Bölüm şarkısı

Özlem Tekin 'Sen Anla.'

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Alaz GÖK

20.02.2015
İSTANBUL

-Kızlar sanırım tansiyonum düşüyor. Gelen Zeus mu?

Gözlerim attığım adımları izlerken arkamdan gelen seslere şaşırmadım. 'Hemen tanışmalıyım.' diye bağırdı Ece. Onun zaten bu okulda gördüğü her erkekle tanışma gibi bir huyu vardı. Yerdeki karoları izleyerek yürümeye devam ettim, bunu yapma nedenim çizgi takıntım falan olması değildi.

Çok baskın bir annenin egemenliğinde büyümüş biriyseniz, arkadaşlık kurmakta zorlanıyordunuz. Okulun ilk yılı denemiştim aslında ama olmadı. Onların düşüncelerini anlayamadım. Ortak hiçbir yanımız olmadığı anlaşılınca da beni aralarından sepetlediler.

Kim yanında Freud'un teorilerini tartışırken heveslenen ama yılın aşkı diye anlatılan magazin haberlerini bilmeyen bir kız isterdi ki? Belki de isterlerdi. Ben onlar benimle dalga geçmeye başladıklarında dönüp cevap verebilmiş olsaydım, belki de birileri de benimle arkadaş olmak isterdi.

Omzuma aldığım darbeyle kolumda takılı olan sırt çantam öne doğru savruldu. Tabi benimde dengem bir anlık şaştı ve bir iki adım öne doğru yalpaladım. Arkamdan gelen gülüşmelere dönüp bakmadım. Beni tanımak yerine yargılayan insanlardan uzak durmayı öğrenmiştim. Arkamda ki gülüşmelerin arasında 'Oha Ece'ye doğru geliyor. Adama bak ya, şimdi olduğum yere eriyeceğim.' diyen Gamze'yi işittim. Bana çarparak geçenin Ece olduğunu da anlamış oldum. Çantamı omzuma yeniden astığımda kafamı da kaldırıp önüme bakmış oldum.

Ve onu gördüm.

Kenan Ali Demiralp.

Kış aylarında ki güneşi ben yazdan daha çok severdim. Neden mi? Soğuk, sert havada yüzüme vuran o ısı dalgası, benim kemiklerime kadar rahatlatırdı. Üşüdüğümü hissettiğim o anda o parlak güneş beni ısıtırdı. Şimdi o ışık huzmesi onun kahveleri boğan, yeşillerini parlatmıştı. Ben yirmi yıllık ömrümde hiç böyle bir ela görmedim. Sert çene kemiklerinin üzerinde ki iki günlük sakallarını daha belirgin hale getirmişti. Sol kaşının başında çocukluktan kalma olduğunu düşündüren küçük yara izini gün yüzüne sermişti.

Kış güneşi deyip geçmeyin. Aşık olduğum adamın yüzüne vurduğunda benim kalbimi parçalardı.

O, beş adım kadar ilerimde ki Ece'nin yanından geçip seri adımlarla bana yaklaştığında duraksadığımın yeni farkına varabildim. Tam önümde durduğunda gri kabanından burnuma dolan kokuyu içime çektim. Kalbim kaburgalarımı kıracak gibi kan pompalıyordu ve ben onun yüzüne bakmak yerine arkasında kalan ve yüzünü bize dönmüş Ece'nin suratına bakıyordum. 

ATEŞ AVIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin