Kırk Yedinci Bölüm: Bölüm Kaybeden(Final)

4K 313 197
                                    


ALAZ

Üç gün geçmişti. Bir kadını lime lime parçalamasının ve annesinin yerini öğrenmesinin üzerinden yalnızca üç gün geçmişti. Tüm bu yaşanan korkunçluğun sebebinin bir kadının hırsı olması öyle saçmaydı ki. Ferda'nın babasını sevdiğine asla inanmamıştı. Çünkü birini sevdiğinde ona zarar gelmesini istemezdin. Başka biriyle mutluluğunu, acı çekmesine tercih ederdin. Operasyonun başlamasına sayılı dakikalar vardı ama o aklında ki sorularla cebelleşiyordu. 

Çünkü gerçekleri öğrendiği halde acımadan Kenan'a zarar vermişti. Adamın o dört yılda ne denli ezildiğini uzaktan izlemişti. Ve hiç bir şey yapmamıştı. Kenan'ın çıktığı operasyonda ağır yaralandığı haberini aldığında da gitmemişti. Bunca zaman birinin onun için katıksız bir acı çekmesini istemişti ve olmuştu da. Her zaman adamın sevgisini sorgulamıştı. Peki, gerçekten o Kenan'ı seviyor muydu? 

O zamanlar sustuğu için onu affetmeyebilirdi. Ama acı çekmesine izin vermiş, kendini öldürmeye çalışmasını izlemişti. Belki de gerçekten kötü biriyim diye düşündü. Çünkü senelerce Ferda'nın onu cezalandırması gibi cezalandırmıştı Kenan'ı. Yaptığı testin sonucunu daha söylememişti. Parker'ın işini bitirdikten sonra birlikte doktora giderler diye düşündüğünden henüz ultrasona bile girmemişti. Kenan'ın bunu büyük bir sevinçle karşılayacağına emindi. Ama kendi hala nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Şimdilik söylemeyi ertelemenin daha doğrusu olduğuna inandı.  

Oysa zamanın onlara ne getirebileceğini bilseydi. Asla ertelemezdi.  

PİRAYE 

Huzursuzdu. Küçük kızını görmeden hiç bir operasyona çıkmazdı. Ama bugün bir türlü mezarlığa gidememişti. Sonu gelmez şekilde bir şeyler sürekli önüne çıkmış, engel olmuştu. Bu durum onu deli etsede, yapabilecek bir şeyi olmamıştı. Operasyonda aklına sinmeyen bir nokta yoktu. Sadece bir şey onu sessizce dürtüyormuş gibi hissediyordu. Onlar askerdi. Yaralanabilirler. Ölebilirlerdi. Bu onlar için kabullenilmiş bir gerçekti. Yine de bugün kimseyi kaybetmek istemiyordu. Çünkü o acıyı atlatamıyordu, olduğu gibi kabullenip yaşıyordu. Güzel yavrusunun ölümünü de asla atlatamamıştı. Kabullenmiş ve o acıyı her daim yanı başında taşımıştı.

Ne zaman bukle bukle olan sarı saçları düşünse, çektiği nefes boğazında kalıyordu. Daha çocuk sayılan bir yaşta anne olmuştu. Ve yine tecrübesiz aklıyla, yanlış plan yapmış ve kaçmaya çalışmıştı. Bunun bedelini ödeyen onun meleği olmuştu. Karnında ölen bebeğinden bahsetmek bile istemiyordu. O zaman kalbinin hala atmasına katlanamıyordu.

İşte şimdi, arkadaşlarının yanlış kararlar almasına sessiz kalamıyordu. Onları acımasızca eleştirme nedenide buydu. Çünkü hata yapmak, yanlış karar almak çok kolaydı. Peki ya sonrası, ne olacaktı? Bedeller, kimler tarafından, nasıl ödenecekti?

Ona göre diğerlerinin sorunu, güveni tek taraflı aramalarıydı. Adamların buna hakkı yokmuş, onlar kadınlara güvenmek zorundaymış gibiydi. Ya da ikili ilişki de aşkını, fedakarlığını erkek kanıtlamak zorunda gibiydi. Oysa onun gözünde adamların hepsi bir şeyleri kanıtlamışlardı. Kenan, Alaz'ın bitmeyen kinini yenmişti. Üstelik gerçek fikrinde, Kenan'ı suçlu bulmuyordu. Çünkü adam Alaz'dan önce Ferda'yla yatmıştı. Ferda, gerçek anneden ölesiye uzak korkunç bir kadındı. Ve Kenan bunu da biliyordu. Ona göre adamın tek hatası, beklememekti. Elbette o zaman ki Ferda'nın kontrolü altında olan Alaz, adamı istemeyecekti. Özellikle annesi sandığı kadınla adamın var olmayan ilişkisini duyduğunda, büyük olasılıkla kaçacaktı. Ama zamanla bunu aşabilirlerdi.

ATEŞ AVIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin