Yirmi İkinci Bölüm: Ela'm

7.7K 495 71
                                    

2003

Küçük kız kıvır kıvır saçlarıyla hoplaya hoplaya yürüyordu. Ara sıra yerdeki taşların çizgilerine basmamak için uğraşıyor, bastığında da oyununu yeniden başlatıyordu. Ayşe, altı yaşında olan güzel kızının bu haline gülümsedi. Yaşadığı yerden ve kızını düşürdüğü durumdan nefret etti. Küçük kızının eline daha sıkı sarıldı ve onu hızlandırmak için öne doğru hafifçe çekiştirdi. Annesinin çekiştirmesiyle yerdeki taşlardan gözlerini çeken çocuk, iri yeşil gözlerini annesine dikti ve önden iki dişi düşmüş minicik ağzıyla kocaman gülümsedi.

-Anne.

Ayşe kızının bu sevimli haline baktıkça kahroluyordu. Onu nasıl ve ne zamana kadar koruyabileceğini bilemiyordu. Şefkatle çocuğuna bakıp cevapladı.

-Efendim bebeğim.

Küçük Ela dudaklarını büzüp omzunu silkti. Bu hareketi ne zaman yapsa hep aynı cümleyi kuruyordu.

-Anne eve gitmesek? Ben korkuyorum Mustafa abiden.

Ayşe ne zaman Ela'yı parka çıkarsa dönerken hep aynı cümleyi duyuyor, kızını ikna etmek için o da aynı şeyleri söylüyordu. Onu en çok mahveden şeylerden biri de kızının ev bildiği yerin bir genelev olmasıydı. Yavrusu, diğer hayat kadınlarını annesinin arkadaşları, Mustafa pezenvengini de ev sahibi zannediyordu. Ayşe, hayata kötü başlayan çocuklardan olmuştu. Yetiştirme yurdundan sonra kalacak yer bulamamış, park, bahçe derken hayat onu Mustafa'nın avucuna düşürmüştü. Gencecik kız çocuk haliyle geneleve kapatılmıştı. Ayşe, Ela'nın babasının kim olduğunu bilmiyordu ve kızı ona ne zaman babasını sorsa utançla kıvranıyordu.

Kızına bir iki şey mırıldanıp, genelevin kapısından içeri girdiler. Ayşe kızının önünde eğildi ve cebinde ki mor kurdeleyi çıkardı. Çocuk hemen gözlerini kapatıp, annesinin kurdeleyi bağlamasını bekledi. Gözleri örtülen Ela annesinin eline sıkıca yapışıp üçüncü kata tırmandı. Bu onun en sevdiği oyunlardan biriydi. Annesi onu odasından içeri sokana kadar gözleri kapalı getirir, sonra annesi oda da saklanır Ela onu arar bulur ve gözlerini açardı.

Ayşe kızını ne zamana kadar böyle gerçeklerden koruyabileceğini bilemiyordu. Saat sabahın dokuzu olsa da her ihtimale karşı kızının gözlerini kapatıp, onu saklayarak odasına çıkarıyordu. Mustafa iti bu odayı Ayşe ve kızına vermişti. Tabi karşılığın da Ayşe'ye bırakılan bahşişlerin yarısını almayı ihmal etmemişti.

Ayşe kızı için para biriktiriyordu. Paranın nasıl geldiği onun için artık önemli değildi. Kendi bu batakhaneden çıkamazdı ama kızı biraz daha büyünce ona bir ev tutar ve buradan çıkarırdı. Odaya girdikten sonra kadın kızının onu aramasını izledi. Mustafa onu çağırmadan inmesi gerekiyordu. Kızına yaklaştı ve sanki minik Ela onu yakalamış gibi şaşırdı. Kadın eğilip kızıyla aynı boya geldi, kurdeleyi çözdü, gözlerine birer öpücük kondurdu.

-Şimdi bebeğim, ne yapıyorduk anlat bakalım?

-Yaaa anne yine mi? Ama ben biliyorum.

-Tabi ki de biliyorsun ama ben unutkan bir anne olabiliyorum. Hadi sen bana hatırlat.

-Sen çıkınca ben kapıyı üç kez kilitlicem. Sooonraa tabureye çıkıp o kocaman kiliti de kilitlicem. Kapıya böyle tak tak vursalar da açmıcam. Kitabımı boyucam. Anne sonra çizgi film izleyebilir miyim?

-İzleyebilirsin bebeğim.  Peki bizim aramızda ki parolamız neydi?

-Küçük prens.

Kadın kızıyla gurur duydu. Ela yaşıtlarından daha olgun ve akıllıydı. Ayşe odaya son kez göz attı. Kızıyla birlikte uyudukları bir yatakları, ikili eski bir koltuk , otuz iki ekran bir televizyon ve bir de küçük kızının hem yemeğini yediği hem de boyalarını yaptığı küçük sehpaları vardı. Duvarlarda da Ela'nın yaptığı resimler asılıydı. Odaları üçüncü katta olsa da ilk iki kattan gelen seslerden kızını korumak için bazen televizyonda ki sesi yükseltiyor, bazen de volkmenin kulaklıklarını Ela'ya takıp müzik dinlettiriyordu.

ATEŞ AVIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin