18. Bölüm: Kelepçe

12.9K 673 202
                                    


18. Bölüm: Kelepçe🚨

Avcumun içindeki havuç desenli çorabımı diğer avcuma attım bu döngüyü sanırım on dakikadır yapıyordum. Annem çantamı kapattıktan sonra bana baktı. Bende ona baktım. Sonra cık cıklayarak elimdeki çorabı " Ver şunu." diyerek aldı. Kollarımı yanıma indirdim.

" Babamın yanından geldikten sonra kolum olmayabilir ya da bacağım biliyorsun değil mi anne?" dedim trip atarak.

" Kız, baban dilendirecek mi sanki seni de kolun bacağın olmayacak?" dedi çorabı çantanın arka gözüne yerleştirip.

Omzumu silkip yatağıma oturdum. Annem de oturdu. Elini omzuma yerleştirdiğinde güzel bir öğüt geleceğini anladım.

" Eğer çok daralırsan babanla konuşacaksın." dedi.

" Eğer o kadın seninle ileri geri konuşursa onunla uğraşmadan o evden çıkacaksın." dedi.

" Ben kızımı çok iyi biliyorum, kuyruğuna basılmazsa melektir benim kızım." dediğinde kıkırdadım. Dünden beri bu konuları konuşuyorduk. Ben bir gün babamın yanında kalmayı kabul etmiştim.

" Anlaştık değil mi?" dediğinde kafamı sallayarak cevap verdim. " Anlaştık."

Yanağıma sulu öpücük bırakıp geri çekildi. Zil çaldığında ayaklandık. Annem valizimi aldığında bende arkasından yürüdüm. Kapıyı açan annemin yanında karşımdaki takım elbiseli babama bakıyordum.

" Günaydın, nasılsınız?" dedi neşeli bir sesle. Annem sesinin ayarına dikkat ederek cevap verdi. " Teşekkür ederiz, sen nasılsın?"

Babamın ışıldayan gözleri bana kaydığında küçükken doktordan korktuğum zamanlarda annemin arkasına saklandığım gibi saklanmak istemiştim ondan.

" Kızımla vakit geçireceğim için çok mutluyum." dediğinde yutkundum. Yarın sabah olması için dua edecektim sanırım. " Gidelim mi?" dediğinde annem bana baktı kafamı salladım ve ayakkabılarımı giydim.

Annem kapıyı çekip benimle aşağı kadar indi. Babam yine lüks arabasıyla mahallenin dikkatini çekiyordu. Annemle birbirimize sarıldık. Annemin dolan gözlerini aklımdan def ederek ondan ayrıldım. Babam kapımı açtığında ona baktım. Yüzünde gülümsemesi ile bana bakıyordu. Ben ise tek bir mimiğimi oynatmadan ona bakıyordum. Arabaya binmek için adım atmıştım ki biri seslenmişti.

" Zeynep, abiciğim!"

Diyen Yusuf'un sesini duymamla hemen arkamı döndüm. Yusuf gri kazağı ve siyah pantolonu ile karşımdaydı ve bir bana bir de babama bakıyordu.

" Hocasıyım da bir kaç tavsiye vermeye geldim. Amca!" dedi. Hatta amca derken bayağı baskı yapmıştı. Hafif sırıttım gizlice.

Babam şaşırmış gibi " Amca mı?" dedi. Tamam babam yaşından daha genç duruyordu. Yusuf'un bunu demesi onu şaşırtmıştı.

Anneme baktığımda Yusuf'a bakıp güldüğünü gördüm.

" Dayı diyeyim o zaman?" diyen Yusuf'a içten içe kahkaha atıyordum. Onun amacını anlamıştım. Babamı sinir etmek istiyordu.

" Teyze de uymaz ki size." dedi fısıldar gibi. Babam iyice sinirlenmeden hemen Yusuf'un yanına gittim. Babam ve annemin biraz uzağındaydık.

" Ne oldu?" dedim hemen. Bana bakarak elinde ki paketi uzattı.

" Bu bir kitap," dedi ve gözlerime baktı "... Eğer kendi dünyandan çok sıkılırsan bu dünayaya gelebilirsin." dediğinde kocaman gülümsedim.

" Çok güzel..çok teşekkür ederim." paketi elime verdiğinde parmağı baş parmağımı tuttu. Sanırım kızarıyordum.

" Gelmeni dört gözle bekliyorum huysuzcuğum." yutkundum.

Mahalle ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin