26 Bölüm: Kaçırma.
" Bu günlük bu kadar yeter gençler," deyip elindeki kalemi masaya bırakan matematik hocası sandalyesine sıkıntılı nefes vererek oturdu. Bunu fark eden Zeynep kaşlarını çattı. Keyfi her zaman yerinde olan hocası bugün çok sessizdi. İnsanlar her zaman mutlu olamıyordu ama hocasının ani değişimi onun dikkatini çekti.
" Çıkışta yemek yiyelim mi? Sözün vardı ya hani." diyerek Zeynep'in bakışlarını kendine çeken Eray, ona beklentiyle bakıyordu.
" Olur," diyerek gülümsedi Zeynep. Eray ise çıkardığı kulaklığını tekrar kulağına taktı ve kafasını sıraya yasladı. Zeynep sınıfa göz gezdirdi yavaşça. Kimi grup sessizce bir konu hakkında tartışırken bazısı test çözüyor bazısı telefonla uğraşıyor bazısı ise kitap okuyordu. Kendisinin de boş vakit öldürdüğünü anladığı zaman paragraf çözmeye başladı.
Çıkış zili çaldığında kapıya doğru yürüyen Atalay hoca fark etmeden bir öğrenciye çarptı ve elindeki dosyayı yere düşürdü. Çarptığı öğrenciden özür dileyip yerdeki dosyasını aldı ve omuzları çökük bir hâlde yürümeye devam etti. Zeynep koridorda yürürken bile hâlâ bu konuyu düşünüyordu.
" Senin aklın nerelerde? Leyla mı oldun?" diye soran Eray sırıtarak ona bakıyordu. Zeynep kafasını salladı. Eray'ın her şeyi fark etmesi Zeynep'i şaşırtıyordu.
" Yok, sadece Atalay hocayı düşünüyordum. Sence de bugün biraz fazla üzgün değil miydi?"
Eray Zeynep'i onayladı " Sürekli telefonuna bakıyordu bir haber bekler gibi."
Dershanede en sevdiği hocasıydı. Üzgün olması da aklına takılmıştı haliyle. Yemek yiyecekleri yere geldikleri zaman ikisi de ellerini yıkamaya koyuldu. Zeynep masaya döndüğünde Eray hâlâ gelmemişti. Cebindeki telefonu masaya bıraktığında bir mesaj olduğunu gördü.
Yusuf sahilde yürümek ister mi diye sormuştu Zeynep'e. Zeynep bu mesajı önceden görmediği için kendine kızdı.
Cevap olarak arkadaşıyla yemek yediğini yazan Zeynep, mesajın tek tikten iki tik olmasına ve mavi tik olmasına kadar geçen sürede nefesini tuttu.
Yusuf yanıt olarak bir saat sonra görüşebileceklerini yazdı. Zeynep gülümsedi. Bu çocuğun yanında bu yüzden mutluydu. Anlayışlıydı. Belki yemek yediği kişinin Eray olduğunu öğrense sinirlenirdi fakat Zeynep'i üzmemek için söz vermişti o gün.
Eray masaya geldi ve gülümseyerek oturdu. " Kusura bakma, pantalonumdaki çamur izini çıkartmaya çalışıyordum," deyip paçasındaki yuvarlak ıslaklığı gösterdi. Eray düzenli bir çocuktu. Ama Hayri kadar değildi. Onu kimse geçemezdi.
Yemekler geldikten sonra verimli sohbet eşliğinde güzel vakit geçirdiler. Zeynep tabağını sünnetleyip bardağındaki suyu da içti. Eray ona gülümsedi.
" Çalışmalar nasıl gidiyor?"
Zeynep düşünür gibi yapıp nefesini dışarı verdi " Güzel gidiyor bazı aksamalar olmasa daha güzel gidecek aslında."
" Benim ki ikizler burcu gibi. Bir düzeliyor bir bozuluyor hâlâ anlamış değilim." dedi ve elini umursamaz gibi salladı. Zeynep ona güldü ve doğruldu.
" Artık kalksak olur mu?" dedi. Çünkü sahile yetişmesi için yirmi dakikası vardı ve otobüsü kaçırmak istemiyordu.
" Elbette." diyen Eray'la ayaklandılar. Dışarıya çıktıkları zaman havanın o kadar da soğuk olmadığını hissetti Zeynep. Derin bir nefes alıp ellerini ceplerinden çıkardı.
" Sohbetin için teşekkür ederim Eray, görüşürüz." dedi. Eray ensesini kaşıyıp güldü. " Rica ederim dikkat et kendine." diyip Zeynep'in yanından uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Çocukları
ChickLitTam kapıdan çıkacaktım ki birine çarpmıştım. Yerden gelen kırılma sesiyle bakışlarım yere yöneldi. Çocukluk oyuncağım olan atlı karınca kutumun yerde binbir parçaya ayrıldığını gördüğümde bütün vücudumda hem hüzün hemde elektrik dalgası geçti. Yere...