8. Bölüm: Yaktın Beni! 🤫
Ne yapacağımı bilemeden öylece Yusuf'a bakıyordum bön bön. Demek beni görmüştü. Şimdi dilinden kurtulmak imkansız gibi bir şeydi. En çokta balkonda yattığıma üzülüyordum bütün çabam boşa gitmişti.
" Ben seni izlemedim ki." dedim gözlerimi kaçırarak. Bana göz kırpıp başını salladı.
" Balkon camına yansımanı gördüm huysuzcuğum." dediği ân gözlerimi yumdum. Balkon camını düşünmemiştim ki. Ayağa kalkıp üstümü düzelttim.
" Bugün yeter bu kadar ders. " dediğimde sırıttı. Ben hâlâ gözlerimi evin hangi köşesinde gezdirsem diye düşünüyordum.
" Bu kibarca kovma yöntemi mi?" dediğinde sinirle ona baktım.
" Hayır bizzat kovma yöntemi hadi git." dedim. Dudağını büzerek ayağa kalktı kitaplarını eline aldı önümden başını eğerek geçerken kolundan ittirdim.
" Üf git hadi." dedim. Kapıyı açtım dışarı çıktı ve bana bakmaya başladı.
" Ne bakıyorsun?" dediğimde yanağını gösterdi. Hâlâ anlamamışça bakıyordum.
" Öpsene." dediğinde kaşlarım çatıldı sinirle annemin dolgu topuk terliğini elime aldım ve kafasına attım. Ama bu sefer tam isabet olmamıştı.
Bu sefer çok kötü bir şey olmuştu.
Yusuf eğildiği için terlik karşımızda duran daireye gitmişti ve şansa bak ki dairenin kapısı açılmış içinden yaşlı bir amca çıkmıştı. Terlik onun kafasına isabet ettiği ânda elimle açılan ağzımı kapattım. Yusuf kafasını sağa çevirip gülmeye başladı hatta o kadar gülmüştü ki esmer teni kırmızıya dönmüştü.
Ben de utançtan kırmızıya döndüğümde amca kapıya tutunmuş bir şekilde yere bakıyordu.
" Ben tansiyon ilaçlarımı içmeyi unuttum galiba başım bi geliyi bi gidiyi." dediğinde Yusuf kendisini daha fazla tutamadığından kahkaha sesi arada yankı yapmıştı.
Dede önce Yusuf'a baktı sonra tam önünde duran annemin terliğine. Gözleri terliğin diğer eşine kaydığında dişlerimi sıktım. Bana baktı ve gözlerini kıstı.
" Amca, vallahi bilerek atmadım." deyiverdim hemen. Yusuf krize girmiş gibiydi.
" Bide bilerek at bari! Siz yeni kiracı değil misiniz?" dediğinde yutkundum.
" Evet biziz." dedim inşallah bizi evden kovmazdı. Tam bir şey diyeceği sırada Nokia telefon müziği onu böldü.
" Alo, hı, hı, hıhı, hı tamam kapat." deyip bize bakmadan aşağı indi. Bütün telefon konuşmasını 'hı' diyerek sürdürmüştü. Yusuf'a baktım öfkeyle.
" Sen var ya!" dedim parmağımı ona kaldırarak. Gülüşünü durdurup bana baktı.
" Hı?" diyerek amcayı taklit ettiğinde kapıyı suratına kapattım. Aynadan kendime baktığımda sırıttığımı gördüm. Hoşuma gitmişti öyle mi? Öksürüp gülüşümü bozdum ve odama geçtim.
Günü yine sadelikle tamamladık ve yeni bir güne gözlerimi erken saatte açtım. Hatta biraz geç kalkmış olmalıyım ki dershaneye geç kalacaktım. Sokakları koşarak geçerken bir motor önümde durdu.
Nefes nefese hem motora hemde kasklı çocuğa bakıyordum. Kaskın camı açıldığında Eray'ın gülen yüzünü görmeyi beklemiyordum.
" Günaydın." dediğinde önüme gelen saçımı geriye attım.
" Günaydın." diyerek ona karşılık vermiş oldum. Sokağa baktı ve bana döndü tekrar bakışları.
" İstersen seni de götürebilirim." dediğinde dersin başlamasına beş dakika olduğunu fark ettim ben oraya en erken on dakikaya varırdım. Kafamı salladım. Kendi kaskını bana verdiğinde kaşlarımı çattım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Çocukları
ChickLitTam kapıdan çıkacaktım ki birine çarpmıştım. Yerden gelen kırılma sesiyle bakışlarım yere yöneldi. Çocukluk oyuncağım olan atlı karınca kutumun yerde binbir parçaya ayrıldığını gördüğümde bütün vücudumda hem hüzün hemde elektrik dalgası geçti. Yere...