25. Bölüm: İyi Ki.
Karşısında kendisine ışıldayan gözlerle bakan Yusuf'a hâlâ bir cevap vermeyen Zeynep duydukları karşısında ne diyeceğini ne yapacağını bilmiyordu. Kalbi öyle hızlı atmıştı ki derisine baskı yaptığını hissetmişti sanki.
Masadan kalktı ve ayakta bekledi. Yusuf da Zeynep'le birlikte ayaklanmıştı. " Ben gidiyorum..." diye mırıldanan Zeynep Yusuf'a sadece bir kez bakıp gözlerini yere çevirdi.
" Arkamdan gelme.." demişti ama sözünü kesmişti Yusuf yalvarır gibi " Zeynep.." gözleri kızın yüzünde geziniyor ona bakmayan gözlerini gördükçe kendini kötü hissediyordu.
" ..gelme olur mu?" dedi ve karşısındaki adama baktı. Gözleri dolu hâlde kafasını salladı ve Zeynep'ten bir kaç adım uzaklaştı. Derin nefes alan Zeynep kafeden çıktı fakat arkasında çaresiz Yusuf'u bıraktı.
🍀
Zeynep eve doğru yürürken yanından geçen arabaların yelleri yüzüne sertçe çarpıyordu. Soğuğun içine işlediği bu vakitte umursamadığı tek konu kendisiydi. Yıllar önce aşık olduğu tek adam yüzünden kırılan güvenini bir başkasına açma vakti gelmiş miydi?
Babasının yaptığı şeyler yüzünden güven kurmak öyle kolay olmuyordu. Ya bir gün Yusuf'ta aynısını yaparsa? İşte o zaman asla toparlanamaz kendini tamamiyle kapatırdı her şeye ve herkese.
" Allah'ım," dedi bulutlu gök yüzüne bakarken " ne yapacağım?" dolu gözlerinden akan göz yaşları yanaklarından süzülürken hıçkırıkları da ortaya çıkmaya başlamıştı.
Düşünmek istiyordu. Sessiz bir köşeye çekilip düşünmek. Aklında ne varsa hepsini düşünmek istiyordu. Doğru kararı işte o zaman verebilirdi. Derin bir nefes alıp göz yaşlarını sildi ve yaklaşan dolmuşa bindi. Sızlayan parmaklarını fark edince üşüdüğünü şimdi daha iyi anlamıştı.
Yolda giderken başını yasladığı camdan insanlara bakıyordu genç kız. Her biri farklıydı. Kimi mutlu kimi mutsuz kimi ise durgun. Kimi duygularını dışarı vurabilirken kimi sessizce yürüyordu rüzgarlı yollarda.
Mahalleye geldiği zaman cebinden çıkardığı bozuklukları şoföre uzattı. Arta kalan bozuklukları da aldıktan sonra açılan kapıdan aşağı indi. Islak olan yerin kokusu Zeynep'in burnuna dolduğu zaman derin bir nefes almıştı tekrar. Bu koku onu rahatlatırken bazense daraltıyordu. Rahatlattığı nadir anlardandı şimdi.
Evlerinin önünde duran kırmızı lüks arabaya kaşlarını çattı. Yeni kiracı mı gelmişti mahallelerine? Sonra arabada birinin olduğunu fark etti. Tanıdık bir yüzdü bu. Hem tanıdığı hem de görmek istemediği birisiydi. Babasıydı..
Açtığı kapıdan dışarı çıktı ve kızına doğru yürüdü Arslan Bey. Mahçuptu. Ondan hiç olmadığı kadar utanıyordu. Kızının kendisine iğrenir gibi bakmasına katlanamıyordu. Ama hakketmişti bunu. O bile kendinden nefret ediyordu.
" Niye geldin?" diye soran kızına güçlükle bakıp sertçe yutkundu. Kızı onu istemiyordu. Kalbinde oluşan sert baskıyı yok sayan Arslan Bey dudaklarını araladı.
" Özledim," diye mırıldandı. Konuştukça ağzından çıkan buharlar soğuğun yarattığı bir durumdu. " .... kızımı çok özledim." diye devam ettirdi. Zeynep'in gözleri babasının yüzünde gezindi. Yorgun görünüyordu. Göz altları morarmış ve şişmişti.
" Sende beni özledin mi?" diye soran babasına bakıp gözlerini kaçıran Zeynep doğruları saklamak istemişti. Onu o kadar çok özlüyordu ki eski günlerini hayal ederek özlemini gidermeye çalışıyordu. Ona sarılmak bile artık imkansız geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Çocukları
ChickLitTam kapıdan çıkacaktım ki birine çarpmıştım. Yerden gelen kırılma sesiyle bakışlarım yere yöneldi. Çocukluk oyuncağım olan atlı karınca kutumun yerde binbir parçaya ayrıldığını gördüğümde bütün vücudumda hem hüzün hemde elektrik dalgası geçti. Yere...