on dokuzuncu

6.1K 707 59
                                    

joooonie:
Jungkook
Proje teslim kağıdını atar mısın bana
Annem çöpe atmış lan odamı temizlerken

kook.jeon:
Dışardayım
Eve gidince atarım

joooonie:
Niye soğuk yapıyorsun bana hala

kook.jeon:
Soğuk falan yapmıyorum
Modum düşük

joooonie:
Nerdesin
Geleyim ben de sıkılmıştım

kook.jeon:
Taehyunglayım

joooonie:
Tamam o zaman
Yarın buluşalım
Bize gelirsin oyun atarız

kook.jeon:
Olur gelirim

joooonie:
Al işte
Soğuksun
Taehyung yüzünden

kook.jeon:
Namjoon hayır diyorum

joooonie:
Bizim aramızda sorun yok ki arkadaşız hala
Dün konuştuk hatta en son
Sen niye bu kadar takıldın

kook.jeon:
Of Namjoon bir şeye takıldığım yok
Taehyunga ayıp oluyor sonra konuşalım

joooonie:
Öyle olsun

-

"İyi akşamlar, Taehyung'un saati bende kalmış da onu getirdim." Teyzesi bana gülümserken bir yandan da beni içeri buyur etmişti. Tatlı bir kadındı.

"Gel Jungkook, Taehyung odasında. Geç istersen." Eğilip selam verdikten sonra odaya ilerliyordum ki Ryuji önümü kesmişti.

"Jungkook! Benimle oynamaya mı geldin yoksa?" Eğilip onunla aynı boya geldiğimde hemen dizime oturmuş ve kollarını boynuma dolamıştı.

"Hayır ama başka zaman oynayabiliriz. Şimdi Taehyung ile işimiz var. Tamam mı? " Gülümseyerek başını salladı ve yanağıma bir öpücük bıraktı. Zıplaya zıplaya teyzesine gittiğinde ben de kalkıp Taehyung'un yanına ilerledim.

Kapıyı çalmıştım ama duymamıştı. Bu yüzden içeriye girdim. Işığı yanmıyordu ve açık pencerenin önüne kurulmuş, kulağında kulaklıkla sigara içiyordu. Kapıdan gelen ışıkla bu tarafa döndü ve beni gördü.

"Duymadım geldiğini." O kulaklığını çıkarırken ben de kapıy kapatıp yanına ilerledim.

"Sigara mı içiyorsun?"

"Bazen." Ben de geçip yere, yanına oturduğumda sigarayı söndürdü.

"Sporcu değil misin sen? Söyleyeceğim babama sigara içtiğini."

"Jungkook bugüne dek on tane bile içmemişimdir." Omuz silkip önüme döndüm. Aslında saati verip gitmekti planım. Aklıma gelmişken cebimden çıkarıp uzattım.

"Al." Saati alıp kenara koydu.

"Bugün benimle geldiğin için teşekkür ederim." Bana bakarak konuşmasından hoşlanmıyordum hiç. Özellikle de böyle duygulu olduğu anlarda.

"Neden sigara içtin? Üzgünsün diye mi?"

"Sen hiç içmedin mi?"

"Iy hayır, ağzıma sürmem. Sakın bununla övünmeye kalkma, tam da aptal olmadığına inanmaya başlıyordum." Hafifçe gülümsemişti. Sonrasında ayağa kalkıp pencereyi kapattı ve geçip sandalyesine oturdu. Ben de sırtımı pencereye verip ona döndüm.

"Buraya taşındığım günü hatırlıyor musun Jungkook?"

"Evet. Sevinmiştim apartmana yeni bir çocuk geldiği için. Tabi bu yeni çocuğun tam bir yabani olduğunu bilmiyordum." Hala karanlıkta oturduğumuz için gözlerim acımıştı biraz.

"İyi bir çocukluk geçirmedim. Hırçındım işte, bu yüzden annem babandan beni çalıştırmasını istedi zaten. Biliyor musun, başlarda tenisi hiç sevmemiştim. Hatta baban başka bir branşa geçirecekti beni. Sonra sonra alıştım." Dizlerime kendime çekip kollarımı doladım.

"Seni kıskanıyordum küçükken. Babam tesislerden dönerken hep onunla olurdun. Beni sevmiyor sanıyordum."

"Seviyor, Jungkook. Baban seni sevdiği için çok şanslısın." Cümlesini bitirdikten sonra kalkıp ışığı yaktı ve yatağa geçip uzandı. Ben de oturduğum yerde uyumuştum neredeyse, kalkıp ayak ucuna oturdum ve duvara yaslandım.

"Taehyung?"

"Hm?"

"Namjoon konusunda üzgün hissediyor musun?" Yattığı yerde biraz hareketlendi ve sırt üstü dönüp kollarını başının altında birleştirdi. Son günlerde o kadar keyifsiz ki hem bu durum karşısında ne yapacağımı bilemiyor hem de onun için bu kadar endişeli olmamı anlayamıyordum.

"Çok değil. O iyi biri, Jungkook. Sadece benden hoşlandığını duymak tuhaf hissettirdi. Ama bir şeyler olsaydı, olurdu. Pek kafama takmıyorum." Sadece başımı salladım.
Orada biraz daha muhabbet ettikten sonra teyzesi çağırmış ve birer bardak bitki çayı içmiştik.

Eve indiğimde annem uyumuştu. Babam televizyonda bir program izliyordu, onu rahatsız etmeden odama geçtim. Yatağa girdiğimde karşımdaki duvarda asılı olan Büyük Okyanus grafiğine bakıyordum. Yaşayan canlılar, içindeki yaşam ve Mariana Çukuru. Kafamın içerisinde bir sürü şey dolaşıyordu. Bunlardan biri de Taehyung'tu. Onu yıllardır tanımama rağmen, içimde ona karşı anlamladıramadığım bir nefret olduğunu sanırdım. Şimdi ise annesini dua için ziyaret edecek kadar yakındık. Hiçbir maçını kaçırmıyordum, o da bana geçenlerde yunuslu bir anahtarlık almıştı. Akşam yemeklerinde, kahvaltılarda beraber oluyorduk. Tüm bunların olacağını söyleselerdi, onlara gülerdim. 

Onda bir şey var. İçini görmeyi istediğim bir şeyler ve itiraf etmek gerekirse bu her neyse, beni korkutuyordu. 

mariana'da nemoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin