TAMAM bunu da atıyorum ve bugün bu bahsi kapatıyoruz. Rahatsız olacaklar okumasın bir takım şeyler oluyor aşağıda elveda
"Tanıştığıma memnun oldum, Taehyung. Umarım seni yine görürüz."
"Hoşça kalın." Kıpır kıpırdım, yerimde duramıyordum resmen. Prova boyunca salak gibi hatalar yapıp durmuştum. Hem Taehyung'un burada oluşu hem de ona söylediğim şey yüzünden heyecandan ölecektim. Sunuculuk kısmı bendeydi ve sonda da kısa bir şarkı söylüyordum, basitti aslında. Böyle şeylerde gerilmezdim üstelik ama durum bambaşkaydı şu an.
Son kişiler de çıktığında çantamı ve montumu alıp Taehyung'un koluna girdim. Eli belimi bulmuştu ama yüzü dümdüzdü.
"Taehyung?"
"Jungkook, sus. Elim ayağım birbirine girecek birazdan. Eve gidiyoruz." Ona gözükmeden sırıttım.
"Ne evi ya? Taehyung, lütfen bak sadece bakalım, yapamazsak bırakırız." büyük eli ile yüzünü sıvazlayıp derin bir nefes aldı. Pür dikkat izliyordum onu çünkü kabul etmesini istiyordum.
"Çıldırtacaksın beni en sonunda." Dudaklarımı balık gibi yapıp yüzüne doğru eğildiğimde düz yüzünde nihayet bir gülümseme görebilmiştim. İstiyordu işte, biliyordum. Yanağını öpüp onu peşimde sürüklemeye başladım.
"Konuşmadan çıkalım, çaktırmadan okul binasına girmeliyiz."
"Delinin tekisin sen, nasıl uyuyorum ki şu an senin aklına?" Bu defa kendimi tutamadım ve kahkaha attım.
Binaya girdiğim gibi koşmaya başladım. Üç kat merdiveni tek nefeste çıkacak kadar heyecanlıydım resmen. Tuvalete girer girmez montumu astım ve çantamı alıp tezgaha oturdum. Taehyung da çantasıyla montunu kenara koyup beni izlemeye koyuldu.
"Bak şimdi..." Çantamdaki çıkışta aldığım şeyleri dışarı çıkardım.
"Şu an kondom kullanmayacağız ama bakmak istersen, böyle işte. Bu tüp de kayganlaştırıcı ama merak edip kokladım bir ara, garip gibi. Bilemedim, deneriz işte." Elimde paketleri incelerken Taehyung'un derin bir nefes aldığını işittim. Kafamı kaldırdığımda çenesini sıvazlayarak bana bakıyordu. Elimdekileri kenara koyup onu kendime çektim, bacaklarımı etrafına sardım.
"Dedim sana aşkım, istemezsen yapmayalım. Beni biraz öpersin ve gideriz, hm?" Saçlarını okşadım güzelce, bunu sevdiğini biliyordum. Elleri kollarımda gezinirken alnını alnıma yasladı.
"Bilmiyorum, Jungkook. Akışına bırakalım, olur mu? Çok yükselirsek eğer olur zaten. Geriliyorum sadece, bakma sen bana." Başımı salladım ve sıkıca sarıldım ona. Bacaklarımı çözüp yere inince kayganlaştırıcıyı arka cebime koydum ve sevgilimin elinden tutup onu sondaki kabine ilerlettim. Fazla düşünüyordu bunların üzerine, ben de fazla açıktım. Bunların elbette farkındaydım ve her şeyin ikimiz için de güzel geçmesini umuyordum. Yapamazsak, sorun olmayacaktı hiç.
"Mariana..." Kapı kilidini ayarladığında arkadan sarılıp fısıldadım kulağına. Bu daracık alanda bile bir santim uzak kalmak istemiyordum ona. Yavaşça döndü, yanağımı öptü. Güzelce sevdim yanaklarını, gözlerini, saçlarını. Gülümsediğinde biraz rahatlamıştım.
"Nemo, benim güzel balığım." Başımı usulca sallayıp dudaklarına bastırdım dudaklarımı, ayrılmadan fısıldadım.
"Hiçbir şey düşünme, kendini bana bırak sevgilim." Dudaklarıma kapandığında beni etrafımda çevirip klozete oturdu ve kucağına çekti. Yerimi aldığım gibi saçlarına asıldım, üst dudağım ile uğraşırken dilini kavradım. Islak ve yumuşak organını yavaş hareketlerle emdikçe belime daha da sıkı sarılıyordu. Ellerinden biri yukarıya çıktığında boynuma indi. Başımı arkaya yatırdığımda dayanamayıp boğukça inledim. Tanrım, bir öpüşme ile bu oluyorsa ilerisini düşünemiyordum. Tekrar dudaklarıma gelmeden nefes nefese sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mariana'da nemo
Fanfiction🌊 "Kaybolduğum için bu adı seçtim kendime." @loveoftaegguk Jungkook, tenis antrenörü olan babasının öğrencisi ve aynı zamanda komşusu olan Taehyung'tan pek haz etmez. Ancak Taehyung'un yaşadığı kötü bir olay sonrası arkadaş olan ikili daha sonra il...