mariana'da nemo

doksan ikinci

Seul, 00:50, Perşembe / Ottava, 10:50, Cuma

Taehyung 🌊💙arıyor...

"Bebeğim? Özür dilerim bu kadar geç aradığım için, uyumamıştın değil mi?"

"Yok aşkım, seni bekliyordum. Uyur muyum hiç seninle konuşmadan?"

"Tamam o halde. Bugün izin günüm ya, uyumuş kalmışım. Şimdi uyandım."

"Yüzünden anladım zaten, yoruluyor musun çok?"

"Çok değil, alışığım ne de olsa. Kulüptekiler bana karşı çok nazik. Bir şey olursa da Dustin hyung hallediyor zaten."

"Anladım sevgilim."

"Sen neler yaptın bugün?"

"Hmmm, okula gittim işte. Sonra Jimin ile takıldık biraz."

"Jimin ile iyi anlaşıyorsun bakıyorum."

"Evet, seviyorum onu. Diğer arkadaşlarım bana yüz çevirdiği zaman Jimin benim yanımda olmuştu hep."

"Güzel o zaman, bebeğim. Ama sen yine de çok sevme onu."

"Severim, arkadaşım?"

"İyi, sev. Ben de bulurum sevecek birilerini."

"Ya! Hemen de ne diyorsun lan! Sevemezsin, sökerim kalbini."

"Özlemin söküyor yeterince."

"Of, ben de çok özledim. Saat farkı yüzünden de konuşamıyoruz hiç."

"Böyle olmak zorunda."

"Evet, biliyorum. Bugün ne yapacaksın?"

"Aslında evde birkaç eksik var gibi, onları hallederim belki. Kocaman ev ama ben sadece tek katını kullanıyorum üşengeçlikten."

"Buradaki eşyalardan bazılarını getirmek istiyorum ben de."

"Olur, aşkım. Bak, gezdireyim seni. Burası benim odam, istersen burada kalırız. Orta katta büyük bir oda var, orası da güzel. Sabahları iyi ışık alıyor. Bu koridor karanlık olunca korkutucu oluyor, haha. Burası banyo, ortak. Burada bir oda daha var, giysilerimi buraya yerleştirdim."

"Fotoğraflardan daha büyükmüş."

"Değil mi? Burada bir oda daha var, ne koysam bilemedim. Boş duruyor. İşte, salon."

"Hala bir şey almamışsın ya, her yer ne kadar boş?"

"Sen gelince alalım istiyorum. Buradan bahçeye çıkıyor, oraya güzel bir yemek masası almalıyız. Mutfak da bu tarafta. Girişten de giriliyor ama buradan da kapı yapmışlar. Harika, değil mi?"

"Evet, çok güzel. Bir an önce gelsem keşke."

"Keşke. Ah, Jungkook! Unuttum!"

"Nereye koşuyorsun ya? Düşeceksin."

"Üst kattaki odayı demiştim ya, bak şimdi."

"Merdivende koşma Taehyung!"

"Tamam. Bak, çok geniş."

"Evet, manzarasını göstersene?"

"Bahçeye bakıyor, arkası da orman. Neyse bak, banyoda ne var?"

"Ne?"

"İşte! Küvetimiz olsun demiştin ya bir ara? Gerçi diğer bazı odalarda da var küvet ama ben hep sen burayı seversin diye düşündüm."

"Çok güzel, Taehyung. Sarılarak yatarız içine, sıcak suya."

"Değil mi? Gördüğümden beri bunu düşünüyorum."

"Of! Ağlayacağım bak!"

"Aşkım benim. Ha, n'oldu biliyor musun? Dustin hyung dedi ki Kanada bünyesine dahil olursam olimpiyatlara katılabilirmişim. Ama bu yılki geçti tabi."

"Tanrım, aşkım harika bu. Kabul et hemen."

"Edeceğim sanırım. Kendi ülkemde olmasını daha çok isterdim tabi."

"Boş ver. Hey, Ryuji bana teyzenin nişanlandığını söyledi."

"Evet, bana da fotoğraf gönderdiler. Yanlarında olmayı çok isterdim."

"Biliyorum, sevgilim."

"Seul'deyken böyle hissetmiyordum. Burası dünyanın diğer ucu. Hepinizi daha da özlüyorum."

"Aşkım, istediğin zaman onları ziyaret edebilirsin. Eğer mezuniyetime gelirsen hepimizi göreceksin zaten."

"Gelirim dedim ama bilmiyorum. Söz veremem, beni zorlamıyorlar ama çok disiplinliler, Jungkook. Belki gelemem."

"Hm, olsun."

"Üzülme."

"Üzülmedim. Çok uzak çünkü, haklısın."

"Sen hiç uzak değilsin bana, tam kalbimdesin."

"Sen de öylesin, bebeğim."

"Çok seviyorum seni, Jungkook."

"Ben de, aşığım sana."

"Yapma dudaklarını öyle."

"Alışkanlıktan. Her böyle yapışımda öperdin ne güzel."

"Yine öpeceğim sevgilim. Az kaldı."

"Evet, aşkım."

"Tamam, hadi uyu sen. Esneme daha fazla."

"Ama konuşalım."

"Aşkım, erken kalkacaksın zaten. Yarın yine konuşacağız. Daha erken ararım, olur mu?"

"Of, peki."

"Asma suratını."

"Tamam! Güzelce yap kahvaltını, tamam mı? Saçlarını da kurut duştan sonra."

"Tamam, bebeğim. Hadi, iyi uykular sana. Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum, görüşürüz!"

Baktım kiii Jimin bebeğimin adı hiç geçmemiş burada, işte!