seksen sekizinci

2.6K 259 65
                                    

"Hey! Buradayız." Namjoon etrafa bakınıp dururken elimi kaldırıp beni görmesini sağladım. Bize doğru yaklaştığında ayağa kalkmıştım, onu özlemiştim doğrusu. Kısaca sarıldıktan sonda Taehyung ile de sarıldı ve yerine oturdu.

"Tanrım, trafiğe takılı kaldım. Büyük şehirler gerçekten de bana göre değil." Hafif gülümseyip Taehyung'a döndüm.

"Biraz sorun oluyor, evet. Ama alışıyorsun." Namjoon da kendine bir kahve söylediğinde sohbetimiz iyice ilerlemişti.

"Yeri ile aynı şehirde olmamamız çok zor oluyor. Onu hem özlüyorum hem de böyle olması gerektiğini bildiğim için elimden bir şey gelmiyor." Taehyung masanın altından elimi tuttuğunda ona döndüm.

"Evet, gerçekten zor bir dönem. Ama geleceğiniz için bu olmak zorunda." Başımı sallayıp onu onayladım. Bir seneye onsuz geçirdikten sonra bir dakika bile yanından ayrılmak istemiyordum. Namjoon'u çok iyi anlıyordum.

Taehyung telefon ile konuşmak için kalktığında kahvem çoktan bitmişti.

"Nasıl gidiyor? İyi gözüküyorsunuz." Sırıtıp ellerimi çenemin altına sabitleyip masaya yaklaştım.

"Of, Namjoon... Hayatımın en güzel zamanlarını yaşıyorum. Aynı evi paylaşmak inanılmaz! Hiç hayal edemezdim bu günleri ama oldu işte. Bazen rüya olduğunu düşünüyorum."

"Mutlu görünüyorsun, Jungkook. Şu okul bitince hemen Yeri ile evlenmek istiyorum. Kıskandım sizi lan." Kısa bir kahkaha atmadan edemedim.

"Neye kıkırdıyorsunuz?" Taehyung geri gelip oturduğunda sandalyemi ona doğru yaklaştırdım. O böyle dedikçe dudaklarımı kapatasım gelmiyordu hiç.

Namjoon ile uzun bir vakit geçirdikten sonra onunla vedalaşıp metroya binmiştik. Ayakta dururken kendimi ona yaslamamak, boynuna atlamamak için zor tutuyordum. İnsanlardan saklanmak günden güne daha da zor oluyordu. Ona aşık olduğumu haykırmak istiyordum ben, elini tuta tuta yürümek istiyordum. Okuldan arkadaşlarıma onu ev arkadaşım diye tanıtmaktan bıkmıştım.

"N'oldu?" Düşen yüzümü hemen fark etmişti. Omuz silkip bakışlarımı ayaklarıma indirdim.

"Jungkook? Hm?" Tekrar ona baktığımda başını hafif eğip gözlerimin içine bakıyordu.

"Seni burada öpsem n'olur? Beraber dayak yemeye ne dersin?" Dudakları kıvrıldığında istemsizce ben de güldüm. Elimdeki poşeti alır gibi yapıp elimi okşamıştı.

"Senin dayak yemeni istemem, yapmayalım o yüzden." Onun bir suçu yoktu ama yine de sinirleniyordum işte. Ondan uzaklaşıp yanımdaki demire yaslandım. Hala bana bakıyordu, bunu biliyordum. Ama tüm bunları yaşamak zordu işte. Karşımda, el ele oturan çifte bakıyordum. Biz neden böyle olamıyorduk? O kız sevgilisinin omzuna kolayca yaslanmıştı. Biz neden bu işkenceyi çekmek zorundaydık ki?

Eve geldiğimizde montumu çıkarmadan odaya girip yüz üstü yatağa attım kendimi. Çok güzel bir gün geçirmiştim fakat hayatımı doya doya yaşayamamak yoruyordu beni.

"Sevgilim?" Taehyung bana seslendiğinde hareket etmedim. Gelip üzerime yatıp yüzünü sırtıma yasladı. Bir eli ile saçlarımı karıştırıyor, diğeri ile de elimi okşuyordu.

"Acıkmadın mı? Gel, yemek yiyelim. Sonra duş alırız. Hadi, bebeğim." Gözlerim dolmuştu. Yerimde hafifçe kıpırdandığımda o da kendisini yana attı. Yüzümü görür görmez gülümsemesi sönmüştü.

"Neden ağlıyorsun?"

"Ağlamıyorum." Uzanıp gözlerimi sildi ve her ikisine öpücük bıraktı.

"Seninle el ele yürüyemiyorum hiç. Metroda, otobüste bile yan yana olamıyoruz. Seni saklamak istemiyorum ki! Aşık oldum diye tüm bunları yaşamayı hak etmedim ben hiç." Ellerimden tutup beni kaldırdı ve gözlerimin en içine baktı. O böyle baktıkça tüm sorunlarımı unutuyordum ama benim tek sorunum da oydu.

"Jungkook, bunları ben de yapmak istiyorum. Sanıyor musun böyle yaşamaktan mutluyum? Ama bak, elini tutuyorum. Seni seviyorum. Bırak, diğerleri bizi nasıl bilirse bilsin. Gözlerime bak, sen oradasın."

"Biliyorum..." Uzanıp alnımı öptü, uzaklaşmadan orada mırıldandı.

"Biliyorsan kendini üzme o zaman, tamam mı?" Başımı salladım ve kollarıma boynuna dolayıp dudaklarını kavradım. Onu öpünce neşem yerine gelmişti işte.

"Tamam. Hadi, yemek yiyelim." 

Yemekten sonra annemlerle görüntülü konuşmuştuk ve şimdi de beraber duş alıyorduk. Ona arkamı dönmüştüm ve saçlarımı köpürtüyordu.

"Keşke bir küvetimiz olsaydı, ne güzel olurdu değil mi?" Elimdeki lifle oynarken omzuma bir öpücük kondurduğunda ona döndüm.

"Hmhm. İleride belki olur, kim bilir?" Ben de onun omzunu öpünce kıkırdadı.

"Özür dilerim, insanları bu kadar düşünmemeliydim." Ellerini saçlarımdan çekip lifi aldı ve göğsüme sürmeye başladı.

"Aşkım, özür dileme hiç. Bazen ben de bu konu hakkında yoğun hissedebiliyorum. Dışarıda sana sarılmayı çok isterim ama yapamıyoruz işte." Omuz silkip beline sarıldım.

"Boş ver. Mariana çok derin, burada bizi kimse göremez." Gülüp başını salladığında dudaklarına bir öpücük kondurdum. Tekrar arkamı döndüğümde yarım bıraktığı işe devam etti.

"Taehyung?"

"Hm?" O saçlarımı bitirmiş, özverili bir şekilde sırtımı liflerken, dönmeden penisini kavradım.

"Jungkook..." Kendimi ona doğru yaklaştırdığımda sırtımda gezinen elleri çoktan durmuştu. Kalçamın girişine penisini sürtüp duruyordum ve bundan hoşlanmadığını bana asla söyleyemezdi.

"Lütfen yapalım, ağladım ben bugün." Güldüğünü duyuyordum. Belimi kavrayıp omzumu öptü yine.

"Rahat durmuyorsun hiç." Söylediği şeyle tezattı çünkü bunu derken kendisini bana sürtmeye başlamış. Elimi kaldırıp başını yakaladım ve dönüp dudaklarını kavradım. Beni öperken de kıvrıktı dudakları ve çoktan sertleşmişti.

"Yapalım." Ağzının içine bıraktığım cümleden sonra beni önüme çevirip kalçamı aralamıştı eli ile. Ben parmaklarını beklerken birden penisini gönderdi içime.

"Yapalım, bakalım."

kimth ve 924 kişi beğendi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kimth ve 924 kişi beğendi.

kook.jeon hohoho

mariana'da nemoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin