"Jungkook?" Battaniyenin içinde telefonumla oyun oynarken Taehyung kapıyı aralayıp bana seslenmişti. Hemen telefonu kenara koyup bir elimle battaniyenin kenarını kaldırdım. Bunu anlayıp çabucak yanıma geldi ve hem kolumun hem de battaniyenin altına girdi. Yanağına bir öpücük kondurdum.
"Ryuji nerede?"
"Uyuyup kaldı. Halan da benimle uyusun, dedi." Cümlesinin sonuna doğru esnediğinde gülümsedim.
"Yani, beraber mi uyuyacağız?" Burnunu boynuma sürtüp omzuma yattı. Ryuji ile koşturmaktan ikimiz de yorulmuştuk.
"Hmhm. Ne izliyorsun?" Önümdeki açık televizyona baktım. Odanın ışığını kapatmıştım ve televizyonu da izlemiyordum, karanlık olmaması için açıktı.
"Hiç, oyun oynuyordum. Sen bir şey izlemek ister misin?" Başını sallayıp ellerini belime doladı.
"Hayır, gel uyuyalım."
Birlikte odaya geldiğimizde Taehyung çoktan yatağa girmişti. Elimdeki battaniyeyi kenara koydum ve ışığı kapatıp ben de yattım. Tam şu an tıpkı bebek gibiydi.
"Çok mu uykun geldi?"
"Yoruldum biraz." Sırtı göğsüme yaslıyken sımsıkı sarıldım ona. Buraya gelmemiz harika olmuştu, onunla kısıtlı zamanlarda beraber olmayı hiç sevmiyordum. Ama şimdi tüm haftasonu bizimdi. Ensesine bir öpücük kondurduğumda yerinde dönüp yüzüme yaklaştı.
"Sevdin mi halamı?"
"Evet, çok şeker biri. Seni çok sevdiği belli." Çenem ile oynuyordu konuşurken, kısık çıkan sesi beni sarhoş edecek nitelikteydi.
"O da seni çok sevdi. Çok da yakışıklıymışsın." Gözleri beni bulduğunda gülümsüyordu.
"Öyle miymişim?" Burnumu kırıştırıp durdum.
"Eh, birazcık." Bunu dediğimde yüz üstü dönüp dirseklerinde yükseldi ve burnumu sıkıştırdı parmakları ile.
"Bak sen, sen de çok çirkinsin!" Onu itsem de belimden yakalayıp karnımı, yanaklarımı mıncırmaya devam etti.
"Ya! Acıyor, yapma!" Yalandan ağlasam da bu onu durdurmadı. Sonunda elinden kurtulduğumda üzerine çıkıp yanağını dişledim. Dişlerimin izi çıktığında cılız bir çığlık çıkmıştı dudaklarından.
"Yuh Jungkook ya, ye bir de istersen." Dişlediğim yeri sulu sulu öptükten sonra boynuna gömüldüm.
"Yerim, sana ne?" O da ellerini sırtımdan sarıp sıkıca sarıldığında dudaklarım altındaki teni öptüm. Beni döndürüp tekrar yanına yatırdığında kollarımız hala birbirimizi sarıyordu.
"Seni çok seviyorum, Taehyung. Çok mutlu ediyorsun beni."
"Ben de seni çok seviyorum." O saçlarımı okşarken ben de yanaklarını seviyordum. Bana böyle baktığı zamanlarda her şey dursun istiyordum. Gözlerindeki her bir parıltı içime aksın, tüm o sularda boğulup kalayım istiyordum.
"Mariana Çukuru bana çok korkunç gelirdi, biliyor musun? Çünkü çoğu kısmı keşfedilmemiş, aşağıda ne olduğu bilinmiyor." Sakin nefesleri arasında beni dinlerken gözlerini bir saniye bile ayırmıyordu.
"Ama artık korkmuyorum. Senin kalbin, Mariana'dan da derin ve ben hepsini görebiliyorum." Elimi göğsüne indirip kalp atışlarını hissettim.
"Burası, benim için en güvenilir yer." Uzanıp dudaklarımı öptü.
"Senin evin burası, Nemo. Kayıp değilsin. Kalbim büyük mü, derin mi bilmiyorum ama tamamen senin. Senin aşkın ne kadar büyükse benim kalbim de o kadar büyük, sevgilim. Biz bu okyanusta birlikte yüzüyoruz." Bu defa ben onu öptüğümde kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Sanki ilk kez öpüşüyorduk, sanki ilk defa değiyordu bu ten dudaklarıma. Söyledikleri, gülüşüme karışan gülüşleri, elimi bırakmayan elleri beni öyle heyecanlandırıyordu ki tüm bu duygular arasında sıkışıp kalıyor, ne yapacağımı bilemiyordum. O beni böyle güzel öperken ben açık denizlere yelken açıyordum.
Yavaş bir ritimle dudaklarımda dans ederken solukları yüzümü yakıyordu. Elleri boynumdan saçlarıma çıktı, omuzlarına tutunup onu kendime daha çok çektim. Geri çekilse de bırakmadım, tekrar öptüm. Açtım ona her zaman, bu hiçbir zaman dinmeyecek bir açlıktı. Alt dudağımı emip dururken bile ondan uzaklaşırsam ne yaparım diye düşünmeden edemiyordum.
Nefes almak için geri çekildiğimde devam etmedik. Yine de Taehyung dudaklarıma öpücüklerini kondurmaya devam etti. Ben ona karşılık verdikçe dudakları kıvrıldı, o güldükçe ben daha da çok öptüm. Kolları ile beni göğsüne çektiğinde itiraz etmeyip ben de ona sarıldım. Büyük esnemesi ile beni daha da sardı.
"Bir dahakine bu kadar uykum olmadığı zaman öp beni. Sana doyamıyorum ama gözlerimi de açık tutamıyorum." Meme ucunu sıktığımda kesik bir şekilde güldü.
"Seni istediğim zaman öperim, bana karışma."
"Peki, sustum." Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda gerçekten de gözlerini kapatmıştı. Çenesini öptüğümde bana baktı.
"Hm?"
"Son kez öpsene?" Dudaklarımı balık gibi yaptığımda derin bir nefes alıp güldü ve küçücük olmuş dudaklarımı koca ağzına hapsetti. Az öncekine göre daha kısa bir öpüşme olsa da beni tatmin etmişti. Etmemişti tabi ama şimdilik idare edebilirdim.
"İyi uykular, Mariana. Yanında olsam da rüyanda beni gör." Saçlarımı öpüp tekrar sırtını göğsüme yasladı ve beline sardığım ellerime tutundu.
"İyi uykular, Nemo. Rüyamda görüşürüz."
Nemo Ryuji ile oynuyor bakın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mariana'da nemo
Fanfiction🌊 "Kaybolduğum için bu adı seçtim kendime." @loveoftaegguk Jungkook, tenis antrenörü olan babasının öğrencisi ve aynı zamanda komşusu olan Taehyung'tan pek haz etmez. Ancak Taehyung'un yaşadığı kötü bir olay sonrası arkadaş olan ikili daha sonra il...