Kagura artık korkusuzca karanlık ormanda yürüyordu. Saatlerdir mola vermemişti. Ayakları artık iflas edecek kadar ağrımaya başlamıştı ama Kagura durmak bilmiyordu. Yolun çok az kaldığını bilmek ona güç veriyordu.
Mestia'yı terk ettiği için pişman değildi. Bir daha geri dönemeyecek olması biraz kalbini acıtsa da, arkadaşı artık iyiydi.
Gözünün önüne eskiya dair her şey geliyordu. Toplu buluşmalar, piknikler, gece geç saatlerde toplanıp güneşin doğuşunu izlemek. Kagura'nın istemsizce gözleri dolmuştu.
Fynoco'da ise güneş doğmuyordu. Bunu Lolita sayesinde öğrenmesine gerek yoktu. Burada kaldığı iki haftada fark etmişti.
Kafasında dönen düşüncelerden sıyrılıp yola devam etti. Yarım saat içinde sarayı görmüştü. Bir ara ayakları geri geri gitmek, koşarak uzaklaşmak istedi ama derin bir nefes alıp sarayın önüne kadar yürüdü.
Bir kaç muhafız Kagura'yı görünce kapının önüne geçti ve mızrakları ile kapıyı kapattı.
"Nereye gidiyorsunuz genç bayan?"
"Kralınızı görmeye geldim."
Muhafız soğukça bir kahkaha attı ve, "Aklına esenin kralımızı görebileceğini mi sanıyorsun?"
Kagura biraz düşündü. Sonra Hayabusa'nın sağ kolu olduğunu düşündüğü kadının ismini hatırlamaya çalıştı.
"Vex, evet Vexana, onu çağırmanızı istiyorum. O beni tanıyor. Kagura geldi demeniz yeterli."
Muhafızlar birbirine baktı ve tekrar kıza döndü. "Vexana'ya gerek yok." Mızraklarını kapının önünden çektiler. "Geçin küçük hanım."
Kagura şaşkınca aralarından geçti. Bir kaç adım sonra, iki muhafızın aralarında konuştuğunu fark etti. Duyduğu tek şey 'Bu o' demeleriydi.
Hızlı adımlarla sarayın içine girdiğinde Vexana'yı duvar köşesinde oturur şekilde buldu.
"Hey, Vexana." diye seslendi Kagura. "Sözümü tutmaya geldim, şimdi beni hücreye kapatabilirsiniz."
Vexana kafasını kaldırınca Kagura'yı karşısında bulmayı ummuyordu. Şaşkınlıkla yerinden kalkıp Kagura'ya doğru yürüdü.
"Tanrım, şükürler olsun." Vexana Kagura'nın kolundan tuttuğu gibi merdivenlere sürükledi.
Kagura aşağı, hücreye ineceğini sanıyordu ama Vexana onu yukarıya doğru çıkardı.
"Nereye gidiyoruz?"
"Kralın yanına."
Kagura'nın kalbi sert ve hızlı bir şekilde atmaya başladı. Ben heyecanlandım mı? Ama neden? Boşta kalan elini göğüsünün üstüne koydu ve yavaşça nefes almaya başladı.
Kralın kapısına geldiklerinde Vexana beklemesini söyleyip kralın yanına, odaya girdi. Kagura ise fırsat bu fırsat diyerek geri geri çekilmek istemişti ama yapamıyordu.
Saniyeler içinde Vexana dışarı çıktı ve geçmesi için Kagura'ya yol verdi. "O uyuyor." Diye sessizce kulağına eğilip söyledi ve Kagura odaya girince, ikisini yalnız bırakıp kapıyı kapattı.
Kagura temkinli adımlarla Hayabusa'nın yanına doğru yürüdü. Tam yanında, ayakta dikilerek ona bakıyordu.
Suratındaki terleri fark etti. Kuru bir bez bulmak için etrafına bakındı ve bir tane bulup aldı. Kralın yanına tekrar geçip ürkekçe elini alnına uzattı. Terleri silip bezi geri koyacaktı ki, kralın sıcaklığı beze bile yansımıştı. Kagura, ateşi olduğunu bezin üstünde duran elinden anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK DEĞİŞİM
Fanfiction*Mobile legends karakterinden (sadece karakterlere) esinlenilmiştir.* *Büyü olayı yok.* *Hikayeler bir değil.*