Kagura eve doğru Alucard ile beraber yürüyordu. Hayabusa'nın kral Lancelot ile görüşmesi olduğu için onlara katılamamıştı.
Kagura ne hissedeceğini bilmiyordu. Sanki rüyadaymış ve uyanacakmış gibiydi. Fiziken de ruhen de kendisini yorgun hissettiği işin eve gidip bir an önce uyumayı planlıyordu.
Evin içine Alucard ile beraber girdiler. Kagura üstünü değişmek için odasına gitti. Geri döndüğünde ise Alucard'ı elinde kağıtla masada otururken görmüştü.
"Kagura bence bunu bir okumalısın." dedi gözlerini kağıttan ayırmadan.
Kagura merakla Alucard'a doğru yürüdü ve elinden yeni yazıldığı belli olan, henüz mürekkebi bile kurumamış kağıdı aldı ve sesli sesli okumaya başladı.
"Merhaba Kagura. Bu sana ilk ve son yazışım olacak. Nasıl başlayacağımı bilemiyorum ama sanırım emin olduğum tek şey seni seviyor olmam. Yıllarca kendimi aşk, meşk işlerinden soyutlamıştım ama bu seni görene kadardı. Belki farkında değildin ama ben seni ilk kez seneler önce parkta görmüştüm. O zamanlar daha küçüktük ikimiz de. Sen yanında Hanabi olduğunu düşündüğüm bir kız ile çiçeklerin arasında dolanıyordun. Güzel olanları kopartıp Hanabi'ye veriyordun. Fark etmesen de göz göze gelmiştik o gün. Kalbimin nasıl attığını sana burada kelimeler ile tarif edemem. Daha sonra acı bir kayıp yaşamam nedeni ile ailemin akrabalarına, yani Metsia'nın en uzak şehirlerinden birine yerleştim. Yıllar sonra kütüphaneye geldiğimde seni orada görmeyi beklemiyordum. Şans işte... Seneler sonra aynı gözleri gördüğümde ilk günkü gibi attı kalbim. Sana yakınlaşmak istesem de bir türlü cesaretimi toplayamamıştım. Uzaktan da olsa seni izliyordum. Bazen kafanı kitaptan kaldırıp bana baktığın zaman utanarak gözlerimi çekiyordum. Daha sonra eski dostum Gusion beni buluşmaya davet etti. Orada seni görmeyi asla beklemiyordum. Beraber güzel vakitler geçirdik. Yani en azından benim için güzel vakitlerdi. Bir gün merakıma yenik düşüp Hanabi ile seni konuştum. Neden bu halde olduğunu öğrendiğim zaman Hayabusa'yı öldürmek istemiştim. Benim bakmaya kıyamadığım kadını terk edip o hale getirdiği için kızgındım. Daha çok yanında olmaya çalıştım. Belki bir nebze de olsa sana yardımım dokunur diye çabalayıp durdum. Bugün içimdeki heyecanı, sana olan sevgimi nasıl anlatamıyorsam aynı şekilde anlatamam. Tam da evet diyeceğim sırada olan bitenler şok yaşamama sebep oldu. O durumda bile elinde silahı olan Hayabusa'ya değil senin gözlerine baktım. İşte o an fark ettim ki, aylarca bana öyle bakmayan gözler, yıllardır görmediği birini gördüğü zaman aşk ile kavruluyordu. Ben ikinizi de gördüm. Düğünden sonra parkta olan biten her şeyi duydum ve gördüm. Sen Hayabusa ile mutlusun. Canım yansa da, buna karışmayacağım. Sevdiğim kadının mutlu olması için olabilecek her türlü engeli ortadan kaldırmaya razıyım. Seni seviyorum Kagura ama, sen Hayabusa'ya aitsin."
Kagura'nın mektubu bitirmesi ile evin kapısı sertçe çalmaya başladı. Alucard kapıyı açmaya gittiği zaman Gusion ve Guinevere ile beraber geri dönmüştü.
Gusion harap bir şekilde, "Kagura." dedi ve ekledi; "Victor." devamını getirememişti.
Mektup Kagura'nın elleri arasından kayıp yere düştü. "Gusion söyle bana, Victor nerede? Onu görmem lazım." ortam çok gergindi.
Gusion kendisini toparladı ve sertçe yutkunup lafını tekrar etti. "Kagura, Victor öldü."
---------------------------------------------------------
Aradan bir ayı geçik bir süre geçti. Kagura olan biteni yediremiyordu. "Böyle olması gerekmezdi." dedi Gusion'a karşı.
"Okuldan tanırdım ben Victor'u. Ailesi öldükten sonra çok yıpranmıştı. Kimse ile doğru düzgün konuşmuyor, kendisini her şeyden soyutluyordu. Ama ne biliyor musun Kagura? Victor yaşamayı seviyordu. Yaşadığı onca şeye rağmen, seviyordu işte. Hiç bir zaman iletişimimizi kesmemiştik. Sürekli mektuplaşıp birbirimizden haber alıyorduk. Onun hiç bir zaman intihar edeceğini düşünmezdim. Hele ki, birisi için. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK DEĞİŞİM
Fanfiction*Mobile legends karakterinden (sadece karakterlere) esinlenilmiştir.* *Büyü olayı yok.* *Hikayeler bir değil.*