Kitabın hiç bir etkileşim almaması canımı sıkıyor. Üç beş yorum en azından yazmama teşvik ediyordu ama artık o da yok. Muhtemelen bir kaç bölüm içinde hikayeyi bitireceğim.
Kagura gözlerini açtığında karşısında Hayabusa'yı gördü. Hala uyuyordu. Duvarda asılı duran saate baktığında saatin akşam beşe geldiğini görünce hayretle yerinden doğruldu. Daha sonra eliyle Hayabusa'yı dürttü.
"Saatlerdir uyuyoruz, gün bitecek." diye seslendi ama Hayabusa bir tepki vermemişti. "Hayabusa, uyan artık hadi."
Kral uyanmamaya inat ediyor gibi gözüküyordu. Kagura bu haline gülümsedi ve elini Hayabusa'nın yanağına koydu. Buraya kadar her şey normaldi. Fakat daha sonra, en soğuk havalarda bile sıcacık olan bu kralın teninin buz gibi olduğunu fark etti.
Elini korkuyla geri çekti ve tekrar seslendi. "Hayabusa?" ama hiç işe yaramıyordu. "Hayabusa kalk lütfen!"
Bir cesaret elini Hayabusa'nın bileğine götürdü ve nabzını almaya çalıştı. Bir şey hissedemeyince boynundaki damara uzandı ama hiç bir nabız atışı alınmıyordu.
Korkarak Hayabusa'yı sarsmaya başladı. Çığlıklar atıyor, kalkması için yalvarıyordu ama nafile.
Elini Hayabusa'nın kalbine koydu ama hiç bir atış yoktu. Hayabusa yaşam belirtisi vermiyordu. Daha sonra tişörtünün kanlar içinde olduğunu fark etti.
