20. Bölüm

100 9 44
                                    

Sabah gün ışığı çadırlara girdiğinde herkes yavaş yavaş uyanmaya başladı. Kagura dün olduğu gibi bugün de uyandığında yanında Hayabusa'yı bulamamıştı. Biraz toparlanıp çadırdan çıktı ve etrafına bir göz gezdirdi.

Neredeyse herkes buradaydı. Gözleri Hayabusa'yı bulduğunda yalnız olmadığını fark etmişti.

Hanabi düşman ve kötücül bakışlarıyla Hayabusa'yı rehin almış gibi gözüküyordu.

Kagura meraklı adımlarla yavaş yavaş onlara yaklaşıp duyabileceği bir mesafede durdu ve çalı arkasına saklandı. Tam da tahmin ettiği gibi Hanabi tehtidkar bir şekilde konuşuyordu.

"Ona zarar vermene müsade etmeyeceğim beni duydun mu? Kralsın diye önüne gelen her şeyi yapabileceğin anlamına gelmiyor." Hanabi kollarını göğüsünde birleştirmiş, fazla ciddi gözüküyordu. "Eğer onu istemediği bir şeye zorluyorsan, tehtid ediyorsan canını fena yakarım."

Hayabusa alaycı bir şekilde güldüğünde Hanabi daha da sinirlendi.

"Fazla hayalperest gözüküyorsun."

"Sen beni ciddiye alma, tamam. Ama eğer ki Kagura'ya zorla bir şeyler yaptırdığını öğrenirsen o zaman sonuçlarına katlanacaksın." Bu sefer alaycı gülme sırası Hanabi'ye geldi. "Senin gibi aptal birinde bir şey bulmuş olamaz ya. Hah."

"Kullandığın kelimeleri seçerek kullanman da senin yararına olur. Karşında alelade birisi yok ve bu detayı kaçırdığını düşünüyorum."

"Sen bana hiç bir şey yapamazsın."

"Seni tehtid etme ihtiyacı duymuyorum. Eğer ki öyle bir şey yapsaydım zaten şu huzurlu günde, güneş ve denizi izlediğim zamanda yanıma yaklaşmaya bile tenezzül etmezdin. Neyse ki modum yüksek."

"Fazla sürmez." Hanabi kendinden emin konuşuyordu. "Kagura'nın seni doğru düzgün tanıdığını sanmıyorum. Ki ayrıca bana kalırsa, stockholm sendromu yaşıyor. Yoksa aklı yerinde olan birisi senin gibi zalim, karanlık ve duygusuz birini sevmez."

"İşte bunda yanıldığını söylemekten büyük bir zevk alırım. Kagura buraya geri döndüğünde tekrar yanıma gelmeme şansı vardı. Onu sırf söz verdiği için kolundan tutup çekemezdim sonuçta. Değil mi? O beni seviyor ve tabi ki ben de onu."

"Mantıksız."

"Neden böyle düşünüyorsun? Yoksa gerçek bir aşk yaşayamıyor musun? Nasıl bir şey olduğunu bilmiyor gibisin. Dilersen senin için Hanzo ile bir konuşurum." Hayabusa alaycılığını bırakmıyordu.

Kagura bu sohbetten rahatsız olup çalıların arasından çıktı ve ikiliye doğru emin adımlarla yürüdü. "İkiniz de kapatın çenenizi."

Bu cümleyle ikisi de gözlerini Kagura'ya çevirmişti.

"Bir sorun yok Kagura."

"Çocuk gibi kavga ediyorsunuz ve bir sorun yok mu gerçekten Hanabi?"

"Sadece konuşuyorduk." Hayabusa aralarındaki mesafeyi kapatmak adına Kagura'ya doğru yürüdü.

"Beni biraz Hanabi ile yalnız bırakır mısın Hayabusa?"

Hayabusa bunun bir rica olmadığını gayet net bir şekilde anlamıştı. Önce Hanabi sonra da Kagura'ya tekrar baktı. "Buralarda olacağım." daha sonra Kagura'nın eline bir öpücük kondurup arkasını döndü ve yürümeye başladı.

Sonunda yalnız kalan iki kız arkadaş uzun süre sessizce denizi izlediler. Sessizliği bozan Hanabi oldu.

"Bu duruma katlanamıyorum. Sana zarar vermesinden çok korkuyorum Kagura."

BÜYÜK DEĞİŞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin