5. BÖLÜM
"LEİLA"Uçurumdan atladığım da kendime gelmem kısa sürmüştü. Gözlerimi açıp etrafıma baktım. Gecenin karanlığı zemheri soğukluğundaydı. Etrafım da beliren suretlerle çığlık atmaya başladım. Karanlık rütbeler sessiz çığlığımı aldırmadan boşlukta savrulan bedenimi takip etti.
Gölgenin elleri bedenimi tutup kendine çevirdi. Nefes alamıyordum. Savrulan saçlarım rüzgârla birlikte tenime çarpıyordu. Beni tutan bedeni itmeye çalışsam da başaramıyordum. Kollarını ve bacaklarını bana dolamıştı. Başımı çevirip beni tutan kişiye baktığım da etrafımızda bize saldıran gölgeleri ve korkunç suretlere rağmen rahatlayarak başımı göğsüne yasladım.
Kollarından akan kan benim omuzlarıma da akmaya başlamıştı. Başımı göğsünden kaldırdığımda zindan karası gözleri koyu kırmızı rengine dönmüştü. Dudakları hareket ediyordu ancak hiç bir şey duyamıyordum. Onu izlediğimi biliyordu ama bana bakmak yerine gözlerini öylece boşluğa dikmişti.
Koyu kırmızı gözlerini bana çevirdiğinde dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdığın da geri çekilmeyip koyu gözlerine bakmaya devam ettim.
"עליזה" (Kraliçem.)
Sessiz bir şekilde fısıldadığı kelimenin anlamını bilmediğimden anlamamıştım. Kaşlarımı çattığım sırada sırtına küçük bir cüce atlayıp tırnaklarını ensesine geçirdi. Acı inleyişi ile birlikte çığlığım boşlukta yankılandı. Belimde ki ellerini çekip göğsüme yerleştirdi ve sert bir şekilde itti. Ondan uzaklaştığım da görebildiğim tek şey sırtında ki cüceyi tutup kafasını gövdesinden ayırdığıydı.
Rüzgâr'ın beni sarmasıyla yatağın üzerinde kendimi buldum. Dirseklerimden destek alarak kalktığım sırada daha önce onu ilk kez gördüğüm yer olduğu anlamıştım. Buranın bana hissettirdiği güven duygusuyla dizlerimi kendime doğru çekip başımı yasladım. Yaşadığım şoktan dolayı titremeye başlamıştım.
"Uyanmak istiyorum," dedim korkudan titreyen sesimle. "Uyanmak ve bir daha asla rüya görmek istemiyorum."
"עליזה"
Boğuk sesini duyduğum da başımı kaldırıp ona baktım. Başını yatağın ucuna yaslamıştı. Kesik kesik nefesi alıyordu. Sırtından akan kanları görmemle irkildim. Kara saçları terden ıslanmıştı. Düzensiz nefesi daha çok korkmama neden oluyordu.
Derin bir nefes alarak yataktan inip yanına yaklaştım. Sırtında derin tırnak izleri vardı. Çizilen bir kaç yerin yaraları daha derindi. Titreyen ayaklarımı aldırmadan yaklaşmaya devam ediyordum. Kara saçlarının arasından damlayan kan omzuna damlıyordu. Yanına yaklaştığımı hissetmişti. Bedenini kaldırmak istese de bunu yapamadı. Başını yana çevirip gözlerimin içine baktı. Zindan karası gözleri ruhumda anlam veremediğim bir şekilde kötü hissetmemi sağladı.
''Ruzenin,'' dedi yorgun bir sesle. ''Yüzü ay ışığından bile daha güzel olan kraliçem.''
Öylece ona bakmaya devam ederken yüzünde ki yorgunluğun yerini sert bir ifade aldı. Kendini toparlayarak ayağa kalktı. Yerinde sarsıldı ancak tekrar yataktan destek alarak karşımda durdu. Kanlı elini kaldırıp bana uzattığın da ondan uzaklaştım.
''Sırtıma kaç pençe izi var bilmiyorum,'' dedi düz bir sesle. ''Bunların hiç biri senin gidişin kadar canımı yakmadı.''
Üzerime yürümeye devam ettiğinde gerilemeye devam ettim. Sırtım mağaranın taşlarına değdiğinde kollarımı kendime dolayıp yere çöküp oturdum. Saçlarımda elini hissettiğimde dudaklarımdan kaçan hıçkırığa engel olamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI CEHENNEMİ
Fantasy"Geceleri geleceğim sana," diye devam etti konuşmaya. "Geceleri seveceğim seni. Beni asla göremeyeceksin." Saçlarında hissettiği hareketlilik yüzünden gözlerini yumdu. "Bu sadece bir rüya..." "Rüya değil Hel. Artık zamanı geldi. Beni azad etmen gere...