17. "GÜL TOHUMU"

2.4K 219 41
                                    

17. BÖLÜM
"GÜL TOHUMU''

Helheim'in kapısından içeri girerken adımlarım durdu. Kuday durduğumu fark edince omzunun üzerinden bana baktı. Bakışlarımı kaçırıp ellerimi birbirine kenetleyip öylece durdum.

''İçeri girdiğimiz zaman Fenrir'e nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum,'' dedim durgun bir sesle. ''Onu gördüğüm zaman vereceğim tepkinin onu üzeceğini biliyorum.''

Çenemden tutup ona bakmamı sağladı. ''Geçmişi hatırlamaman senin suçun değil Hel."

"Benim hatam olmaması insanları üzmeyeceğim anlamına gelmiyor," dedim çenemde duran elini tutarken. "Seni hatırlamadığım için verdiğin tepkileri unutmuş değilim. Suçum olmadığını söylerken bile nasıl kırılıp üzüldüğünün farkındaydım."

Ondan uzaklaştığımda kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Sözlerime alınmasını falan istemiyordum. Sadece gerçek olan bir şeyi söylemiştim. Bu yüzden bu konuda beni teselli etmesine gerek yoktu.

Helheim'in kapısını iterek içeri girdim. Arkamdan gelen adım seslerini duyunca tepki vermeden merdivenleri çıkmaya başladık. Amanda'nın odasının önünde bir kaç saniye durdum. Beklemenin bir anlamı olmadığını bildiğimden derin bir nefes alarak odaya girdim. Kapının çıkardığı tok ses odanın içinde yankılandı.

Başımı yerden kaldırıp içeri baktım. Amanda ve Klantus masanın yanında durmuş karşılıklı konuşuyorlardı. Geldiğimi fark ettikleri zaman ikisi de bana doğru döndü. Amanda'nın bakışları saçlarımda takılı kaldı.

''Saçlarına yeni renkler eklenmiş,'' dedi gülümseyerek. ''Çok güzel olmuş.''

Ellerim istemsizce saçlarıma gitti. Kırık beyaz saçlarımın arasında parıldayan renkler gerçekten güzel olmuştu. Bu renklerin neden bir anda değiştiğini merak ediyordum. Her bir rengin simgesi varmış gibi hissediyordum. Amanda'ya nedenini soracağım sırada Klantus yanıma yaklaştı ve tüm dikkatimi ona vermiştim.

''İyi misin,'' diye sordu endişeli bir sesle. ''Zarar görmedin değil mi?''

Omzuna dokunup gülümsedim. ''İyiyim Klantus.''

Amanda'nın yanına ilerleyip karşısında durdum. ''Fenrir nasıl?''

Amanda yerine Klantus cevapladı. ''Yaraları derin olduğundan Freya onunla ilgileniyor.''

Endişeli halim sesime yansımıştı. ''Nasıl derin yaralar! Beni onun yanına götürün.''

''Gidersin ama öncelikle şu yaşanan olayı çözmemiz gerekiyor Hel?''

Gözlerimi yumup bir kaç kez derin bir nefes aldım. "Hangi olayı çözmemiz gerekiyor," dedim yorgun bir sesle. "O kadar çok şey var ki..."

"Yorgun olduğunu ve hala bir çok şeyin farkına varmadığını biliyorum," dedi Amanda sakin bir sesle. "Ama yapabileceğim bir şey yok."

Dudaklarım acı bir şekilde yıkarı doğru kıvrıldı. "Sizler başından bu yana elinizden geleni yaparken benim mızmızlanmam çok bencilce."

Amanda kollarını boynuma doladığı zaman saçlarımı okşadı. Alnımı omzuna yasladığım zaman sessizce mırıldandım.

"Bencil biriyim değil mi?"

"Değilsin," dedi saçlarımı okşamaya devam ederken. "Bencil falan değilsin."

"Artık ne yapmam gerektiğini öğrenmem gerekiyor," dedim kendimden emin bir sesle. "Ertelemenin bir anlamı yok."

YERALTI CEHENNEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin