Karaca'nın Ağzından
Azer susup kalmıştı. Sanki birini kaybetmiş gibi bakıyordu neler oluyordu neden bir anda bana böyle değişik bakmaya başlamıştı?
"Ne oldu? Kimdi arayan?" Bunu sorduğumda bu sefer Azer gözlerini kaçırarak söylemişti "Baban geliyor.." diye. Bunu duyunca belli belirsiz gülümseyip kalmıştım. Olmuştu. Babam geliyordu beni kurtarmaya. Demek ki biraz olsun seviyormuş beni.
Azer elindeki telefonu alıp yine manzaraya bakarak aşağıya doğru yürümeye başlamıştı. Dalgındı sadece susuyordu. Fırtına öncesi sessizlik başlamıştı.
Azer'in Ağzından
Kafamı karıştıran düşüncelerden vazgeçmem gerekiyordu. Süre doldu ve ben aileme kavuşacaktım bu kadar. Artık ne Koçovalılar ne de başkası önemli olmamalıydı benim için.
Içimdeki sesi susturmak için yapmam gereken belliydi. Maskemi takıp burada kalmamak. Geliyorum dediğine göre buradadır kesin. Kapıya doğru yürüyüp bakmıştım ama kimse görünürde yoktu.
"Sıkıldm ha! Nerede kaldı bu?"
"Bilmem."
Bilmiyormuş. Bir de yüzünü dönüyor. Ben size bilmiyor muyum? Hepiniz birbirinizden sinsisiniz. Kesin mahalleyi toplayıp gelir bunlar. İşte gülüm böyle nazik davranırsan başına çekersin belayı!
"Bilirsin.. bilirsin. Sende fenasın! Senin de kafanda yüz tane tilki dolaşıyor bilmiyorum mu ben?" Hem de ne fena. Çukur senin elinde olsa şimdiye beni bile yok edecek kadar cesur bir fenasın sen Karaca. "Ne yapacak? Çukur'u mu arkasına takıp gelecek? Yoksa yine el bombalarıyla mı dalacaklar?" gerçi onu ben yapmıştım ama neyse. Kafamı çevirip Karaca'ya baktığımda sinirle ayağa kalkmıştı.
"Senin kızını kaçırsalar sen nasıl gelirdin?"
Düşüncesi bile beni delirtmeye yetmişti. "Böyle işte tek başıma dimdik. Tam anlamıyla böyle." Karaca'nın yanına yaklaşıp gözlerinin içine baka baka konuşmama devam ettim. "Canımı verirdim ama yinede tek gelirdim. İnsanlar böyle zamanlarda kendini düşünmez ama sizinkiler..." Karaca'nın her tepksini ezberler gibi bakıyordum yine ama sözüm yarıda kesilmişti.
Karaca'nın Ağzından
Birazdan beni kurtarmaya geleceklerdi ama ben korkuyordum. Evet beni kaçırmıştı Azer ama zarar vermemişti bunu kanıtlamak için herşeyi yapmıştı ta ki şimdiye kadar.
Acaba başka bir zamanda karşılassaydık seninle? Yine böyle davranır mıydın bana? Veya düşmanım olmasaydın bu sözlerin beni bu kadar ikna edebilir miydi yeniden?
"Ne yapacak? Çukur'u mu arkasına takıp gelecek? Yoksa yine el bombalarıyla mı dalacaklar?"
Eğer bu söylediği olursa buradan sağ çıkamayacaktı Azer ama içim rahattı çünkü evdekiler bilmiyordu bu durumu ve asla böyle birşey yapamazlardı. Peki ya benim yerimde onun kızı olsaydı ne yapardı acaba? "Senin kızını kaçırsalar sen nasıl gelirdin?"sormamla yanıma gelip gözlerime derin derin bakması bir oldu. Canımı verirdim ama yinede tek gelirdim mi demişti?
"Ama sizinkiler..." artık sözünü kesmek zorundaydım.. "Ne nesi varmış bizimkilerin?!"
"Sizinkiler bir iş yaptıkları zaman sırtlarını sağlama almaya alışmışlar.. Bir dünya adam olmadan gelmez senin baban. O da gelirse tabii.." işte bu acıtmıştı.
"Ya da adamlarını yollar ya da adamlarının arkasına saklanır yine.." susmasını istiyordum ama haklı olduğu için mi yoksa bunu kabullenmem çok kolay olduğu için midir bilinmez tek kelime söyleyemeyecek kadar düğümlenmişti boğazım.
Tanıdık bir yüz görene kadar şüphede kalsamda gelmişti işte Babam. "Ya da dimdik tek başına çıkar karşına."
Azer hışımla arkasını dönüp silahı babamın kafasına dayamıştı.
"Yavaş!"
Azer'in Ağzından
Ve Sonunda gelmişti Selim Koçovalı. Şaşırtmıştı beni.
"Sık."
"Baba!"
Karaca'nın telaşla yapma der gibi sesi bitirmişti beni. Ama başka çarem yoktu olsa, Karaca'yı kaçırmayı asla düşünmezdim ama kardeşlerim söz konusuydu. Pişmanlıkla başımı eğmiştim.
"Ya sık ya önümden çekil."
Sıkmayacaktım ama oyun yapmadıklarından emin olmam lazımdı. "Önce mallar."
"Karaca'yı vermeden hiçbirşey alamazsın.. Belki canımı alabilirsin. O yüzden sık ya da çekil."
Kendimi güçlü göstermek için, Karaca'yı korkutmamak için zor tutarken bu sözleri daha da zorlaştırıyordu herşeyi. Arkadan Karaca'nın bakışlarını hissediyordum ama bitmişti artık. Duracaktım. Geçmesine izin verdim.
Karaca'yı izliyordum yeniden. Hani yıllarca görüşmeyip biraraya gelen insanlar olur ya tam da onlar gibi hasretle sarılmıştı babasına. Korkusunu belli etmemeye çalışan kız gitmiş yerine kedi yavrusu gelmişti şimdi.
"Hasret mi gidereceksiniz?"
"İyi misin?"
"İyiyim?"
"Adres ver teslimat nereye yapılacak?" ve bitmişti işte. Bir günlük maceramız bitmişti.
Artık onu görmem imkansızdı. "Daha önce hiç tanımadım böyle birini. Belki yeniden görürüm seni bir yerlerde Kara Gülüm. Bizi bu kaderden uzak, tanışmış ama öncesinde hiçbir acı yaşanmamışçasına güzel bir kader ile yeni bir sayfa açmak için. Hoşçakal."
Flashback
"Valla kendi kendini yakıyorsun kızım. Şu an evinde sıcacık yatağında uyuyabilirdin."
"Ben senin nereden kızın oluyorum? Evimde olmamak benim tercihim. Asla pes etmeyeceğim."
"Pes vallaha pes. Gözlerinden uyku akarken şimdi bayılacaksın şuraya ama çenen caz peşinde.. Pes!"
"Sende caz yapıyorsun ama! Kafam şişti bir sus."
"Seni bıktırana kadar söyleneceğim Koçovalı."
"Bıktıramazsın Kurtuluş!"
"Kurtuluş adım üstünde kurtuluşun benim elimde söyle kurtul."
"Kurtuluşum benim elimde."
"İyi don orada ben içeriye gidiyorum ha sakın kaçma kurtlar yer seni."
İçeriye girip gizlice izlemeye başlamıştım. Zaten kapanmaya yüz tutmuş gözleri üstüne örttüğü battaniye ile tamamen kapanmıştı. Işıkları kapatıp yanına geri dönmüştüm.
"Sen ne değişiksin be gülüm. Sabahtan şimdiye değiştirmeye yettin beni." Yavaşça açıkta kalan kollarını örtüp başına düşen saç tellerini almıştım yüzünden. "En azından seni izleyebileceğim bir süre kafamda dinlenir hem."
Azer derin bir nefes alıp oturmuştu Karaca'nın yanına gün doğana kadar da öylece kalmıştı.
Flashback Son
![](https://img.wattpad.com/cover/206887929-288-k588077.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Masalı "Azer&Karaca"
Fiksi PenggemarÇukur dizisinde, Azer & Karaca aşkına ithafen yazılacak hayali sahneler ve bölümlerde yayımlanan sahnelerin kendi hayal gücüm ile desteklenerek yazılacak kısa hayran kurgu hikayedir. Destekleyenlere teşekkürler ve şimdiden iyi okumalar dilerim.. ins...