Minho kendisine heyecanla bakan çocuğa tepki vermedi. Öylece yüzüne baktı
Ben mi tavşana benziyorum?
Küçük çocuk sevinçle masanın altından geçip Minho'nun yanına gitti. Kısa boyu yüzünden parmak ucuna çıktı ve Minho'nun uzayan saçlarını iki yandan havaya kaldırmaya çalıştı
Minho çocuğu şaşkınlıkla izleyip birden kendisine gülerek sarılan çocuğa bilinçsizce sarıldı
Neden bilmiyordu ama çocuk kendisini çok sevmişti. Çocuk fazlasıyla sevimliydi. Annesi ile babasına Minho'nun çok tatlı olduğunu söylerken Minho içinden asıl sen tatlısın! diye geçirmişti
Han Bey çocuğun başını okşarken "Minho'yu sevdin mi?" dedi. Çocuk kafasını salladığında Han Bey gülümsedi. Minho o an bilmiyordu ama bu Han Beyin gülümsediğini gördüğü ilk ve son andı
"Bizimle kalsın mı?"
Çocuk Minho'ya kısa bir bakış atıp utanarak ona arkasını döndü. Yüzünde utangaç bir gülümseme varken başını salladı
Annesi çocuğu kucaklayıp "Ama o senden 2 yaş büyük" dedi "Ona bundan sonra Hyung demelisin"
"Minho Hyung!" çocuğun heyecanla bağırmasıyla herkes gülmüştü. Minho bile. Çocuğa baktıkça deşarj oluyordu sanki
"Minho'ya odasını göstermek ister misin, Jisung?" adının Jisung olduğunu öğrendiği çocuk kafasını sallayıp Minho'nun elinden tuttu. Arkasından sürükleyerek büyük beyaz köşke gitti
Minho sesini çıkarmadı ve sadece çocuğu takip etti. İkinci katta orta büyüklükte bir odaya girdiler. Cam kaplı duvarın yanında ranza vardı. Ranzanın karşısındaki duvarda ise kıyafet dolabı. Odada bulunan bir sürü oyuncak ve küçük kilimi saymazsak boş sayılabilirdi
Jisung yukarıyı işaret etti "Sen üstte yatacakmıșsın" Minho başını salladı
Jisung istediği tepkiyi alamayınca "Hadi evi gezelim!" dedi. Minho sakince onu takip etti. Minho'ya evdeki bütün odaları gezdirdi. Evin düzenini çoktan ezberlemişti
Artık sıkılmaya başlamıştı. Neden bu çocukla birlikte olduğunu bilmiyordu. Bir an önce Han Bey ile konuşmak istiyordu
Uzun turlarının sonunda ikili tekrar odalarına döndü. Yere oturup oyuncaklarla oynamaya başladılar. Minho pek oralı değildi gerçi
"Bak bu sensin!" Jisung elindeki peluș tavşanı Minho'ya verdi. Minho tavşan ile bakışırken Jisung sincap pelușunu aldı "Bu da benim!"
Minho bir sincaba bir de Jisung'a baktı. Gerçekten benziyordu. Gülümsemeden edemedi
"Sincapları sever misin?" diye sordu Jisung "Ben severim çünkü çok tatlılar" pelușa sarılıp okşadı
"Ben de severim" dedi Minho "Çünkü öldürmesi kolay ve yakalaması zevkli"
Jisung gözlerini kırpıştırdı
Dehşete düşmüş bir şekilde sincabı arkasına sakladı "Onu öldürme!"
Minho gülerek "Öldürmeyeceğim" dedi. Jisung inanmadı. Odaya yemeğin hazır olduğunu söylemek için giren hizmetli kadına "Abla, Minho tuhaf şeyler söylüyor!" dedi
Kadın şaşırarak "Nasıl tuhaf şeyler?" diye sordu
"Sincabı öldüreceğini söyledi!"
"Hayır öldürmeyeceğim" gülerek Jisung'un saçlarını okşadı "Hem sen de bir sincapsın"
"Beni de mi öldüreceksin!?"
"Hayır" Minho yapabilirmiș gibi daha çok gülümsedi "Sen de sincapsın çünkü sen de çok tatlısın. Ama sen çok güçlüsün!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Past // MinSung (DG)
FanfictionLet's Play a Death Game kitabındaki Minho ve Jisung karakterlerinin geçmişlerini anlatan yan kitaptır. Spoi yememek için önce birinci kitabı okuyunuz Her şey Minho'nun içinde bir huzursuzluğa sebep olan o adamın gelmesiyle başladı...