Bütün gün rahatça uyumasına karşılık o gece gözünü bile kırpamamıștı Minho. Aklına o sahne geliyor, takılı kalmış bir kaset gibi sürekli tekrarlanıyordu
Kabul etmesi gerekirse kendi reflekslerine hayran kalmıştı ama düşüncesiz hareket etmişti. Ya Jisung orada uyuyor olsaydı? Ya babası hemen içeri girmeseydi? Minho onunla kapıșabilecek birisi bile değildi. Nasıl olacaktı da oradan canlı kurtulacaktı? Canlı kurtulmasına yine ihtimal veriyordu ama Han Bey kendisini o evden canlı çıkarmazdı
Sabah olduğunda Jisung hala daha Kangdae'nin odasına uyuyordu. Neyse ki derin bir uykusu vardı ve akşam olanlardan bihaberdi
Gözlerini açıp nerede olduğunu anlamaya çalıştı. 2.kattaki küçük odada olduğunu anlayınca kafası karıştı. En son oturum odasına uyuduğuna emindi oysaki
Önemsiz detayları kafasına takmamaya karar verdi. Minik eliyle gözünü ovalarken kapıyı açıp dışarı çıktı. Oturum odasına oturan babasını görünce gülümseyerek yanına gitti
"Günaydın~"
Han Bey daldığı yerden bakışlarını ayırdı. Gülümsemeye çalışarak "Günaydın..." dedi
Yanına oturarak babasının dizlerine başını koydu Jisung. Han Bey Jisung'un saçlarını okşadı
"Rahat uyudun mu?"
"Hmm, evet~"
Sessizce oturdular. Han Bey haberleri izliyor, Jisung'sa babasının saçlarında dolaşan elleri ile gülümsüyordu
Yemekler masalara konarken Jisung Minho dışındaki herkesi görmüştü
"Minho abim hala uyuyor mu?"
Han Bey ani bir duraklamanın ardından Jisung'un saçlarını okşamaya devam etti
"Minho gitti"
Jisung başını kaldırıp oturur pozisyona geçti
"Ne? Gitti mi? Nereye!?"
Korku dolu gözlerle baktı babasına. Minho'yu çok sevmişti. Gitmesini istemiyordu
"Durumu iyi değildi biliyorsun. Kontrol ettirmek için hastaneye götürdüler"
Hastaneden kastının Kangdae'nin evi olması pek iç açıcı değildi gerçi
Rahatladı Jisung "Ama geri gelecek değil mi?"
"Gelecek"
Kahvaltının hazır olduğunu söyleyen görevlilere bakıp mutlu bir şekilde yerinden kalktı Jisung. Han Bey arkasından ona baktı
Gelecek
Lanet olsun ki geri gelecek
__________________
Kardeşlerine ve Hyunjin'e sarıldı Minho. Onları çok özlemişti. Hepsine sıkıca sarılıp yanaklarından öptü. Minki'yi kucağına alıp babasının peşinden gitti. Kardeşleri de onu takip etmişti
Jungeum onu görünce gülümseyerek başıyla selam verdi. Kucağında yeni doğan kardeşi vardı
Kangdae mutfaktaki sandalyelerden birisine oturdu. Minho karşısına, kardeşleri ise yanına dizildi
Kangdae dün akşam kurduğu tuzağı anlattı. Minho kendisini yem ettiği için biraz sinirleri bozulsa da sesini çıkarmadı
"Nasıl gidiyor yeni hayatın?"
"Sensiz mükemmeldi"
Kangdae gülerek önündeki Minhyuk'un saçlarını okşadı "3 kardeşle uğraşırken zorlandığını düşünürdüm ama sanırım Jisung'la uğraşmak çok daha zor"
İç çekti Minho "Enerjisi bir türlü bitmiyor. Çok canlı bir çocuk"
"Fark ettim"
Yerinden kalkarak mutfaktan çıktı. Minho kardeşleriyle konuşurken elinde 2 çanta ile geri geldi. Birini açıp içindeki onca ıvır zıvır arasından küçük bir ışık çıkardı. Minho'nun göz bebeğine tutup inceledikten sonra eline başka bir şey aldı. Minho'nun bütün vücudunu inceledi ve yarası var mı diye baktı
"Önemli bir şey yok gibi. Biraz daha uyursan kendine gelirsin"
Başını sallamakla yetindi. Kangdae birinci çantayı kapatıp geri itti ve önüne çektiği diğer çantayı açtı
Karşısındaki bıçak koleksiyonuna şoka girmiş halde baktı Minho
"Seç birini"
Minho'nun gece kullandığı çakıyı havada salladı
"Bahçıvandan uçurduğun basit bir çakıyla suikastçileri öldüremezsin"
Bahçıvanın lafı açılınca dudaklarını bastırarak başını eğdi
Ne yapabilirdi ki? Bir silaha ihtiyacı vardı
Kangdae'nin önüne ittiğin koleksiyondan kendince beğendiği bir taneyi eline aldı. Gizleyebileceği kadar küçük ama keskindi ve şıktı. Çakı gibi bıçak kısmı gizlenebiliyordu ama çakıdan daha farklıydı
Minho istediğini aldığında Kangdae çantayı kapatıp geri götürdü
Uzun bir süre ailesiyle sohbet etti. Jisung'u anlattı onlara. Hyunjin memnun değil gibi görünse de Minho geldiği için mutluydu. Kıskançlığını gizlemeye karar verdi
"Gidip biraz uyu. Jisung o evdeyken dinlenmen mümkün olmayabilir"
Sessizce onayladı onu. Kardeşleri Minho'yu bırakmak istemedi. Kangdae onları kapının önünden uzaklaştırmaya çalışırken Hyunjin "Ben de uyuyacağım!" dedi
Kangdae derin bir iç çekip Hyunjin'in içeri geçmesi için izin verdi. Kapıyı kilitleyerek diğerlerini odanın önünden kovaladı
Hyunjin gülümseyerek kendisine gülümseyen Minho'ya yaklaştı. Kollarını ona sardı
"Seni çok özledim!"
Minho Hyunjin'e sarılıp gülümsedi "Ben de seni"
İki kardeş birbirine sarıldılar. İkisinin de bu evde bulundukları zaman boyunca mutlu oldukları tek an bu olmuştu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Past // MinSung (DG)
FanfictionLet's Play a Death Game kitabındaki Minho ve Jisung karakterlerinin geçmişlerini anlatan yan kitaptır. Spoi yememek için önce birinci kitabı okuyunuz Her şey Minho'nun içinde bir huzursuzluğa sebep olan o adamın gelmesiyle başladı...