Neredeyse 1 hafta olmuştu. Minho sınırına dayanmıştı. Yalpalamadan yürüyebilmek bile bir mucize olmuştu onun için. Başı dönüyordu ve ağrıyordu. Bütün bir gün uyusa kendisine gelebilirdi belki ama bu imkansızdı. Penceresi olmayan odaya bile gitse izlendiğini hissediyordu sanki
Neyse ki Han Bey Minho'nun teklifini kabul etmişti. Bugün Kangdae gelecekti
Sadece 1 hafta sonra babasının yüzünü tekrar görme düşüncesi bile midesinin bulanmasına sebep oluyordu. Sürekli izlense bile sanki 1 haftadır hayatının en mükemmel zamanlarını geçirmişti
Gözlerini açık tutmaya çalışarak kapının pervazına tutundu. Hizmetli kapıyı açtığında karşısında gördüğü babasını hiç özlemediğine kanaat getirmişti
Minho'nun elini tutan Jisung daha önce hiç görmediği adam karşısında utanarak Minho'nun arkasına yaslandı. Kangdae ceketini alan hizmetliye gülümsedi ve iki küçük çocuğa döndü
"Merhaba"
Jisung cevap vermedi. Minho ise Han Bey'in onu tembihlediği gibi tanımıyormuș numarası yaptı
"Hoş geldiniz"
Kangdae bıyık altından güldü "Hoş buldum"
Onu umursamadan oturum odasına giden Minho'nun arkasından baktı sadece. Hizmetli "Bu taraftan efendim" diyerek Kangdae'yi Han Bey'in odasına yönlendirdi
Her tarafta kitapların bulunduğu koltukları oldukça pahalı görünen ve büyük bir savaşın resmedildiği tablonun bulunduğu oda Han Bey'in kişiliğini yansıtırcasına oldukça karanlık görünüyordu
Kangdae selamını verdi ve izin alarak misafir koltuğuna oturdu. Konuya direkt giriş yaptılar ve Han Bey neler olduğunu anlattı. Az sonra Minho Jisung'u hizmetlilere teslim edip yanlarına geldi. Kangdae'nin karşısındaki misafir koltuğuna oturdu
"Neler oldu?"
Han Bey'in de isteği üzerine Minho 1 hafta boyunca neler yaşadığını babasına anlatmaya başladı
"Sürekli birisinin beni izlediğini hissettim. Farkında olduğumu göstermek için camın önünde oturup dışarıyı izledim ama bir türkü bulamadım. En sonunda onu 3 kere yakaladım ama her seferinde kaçıp geri gitti. Suikastçi olduğuna eminim"
"Ne zamandan beri hissediyorsun?"
"İlk günden beri. Bence ben gelmeden önce de Jisung'u izliyordu"
Kangdae çenesini tutarak düşündü bir müddet "Bu kadar uzun süre izlemesi tuhaf. Senin limitlerini ölçmeye çalışıyor gibi"
"Bir an önce halledilmesi lazım"
Minho'nun doğrudan cümlesi karşısında güldü Kangdae "Sakin ol, halledeceğim"
Dönüp Han Bey'e baktı "Tabiki uygun fiyata"
"Bunun için ek ödeme isteyeceğini biliyordum"
Güldü kendi kendine
"O halde fiyatı konuşalım"
"Ya da çocuğunu da alıp buradan gidebilirsin"
Kangdae'nin gülümsemesi kaldı öylece "Efendim?"
Minho şaşkın bakışlarla bir Han Bey'e birde Kangdae'ye baktı
Onu göndermezdi, değil mi?
Gitmek istemiyordu o. Jisung ile kalmak istiyordu
"Yeterince eğitemediğin bir çocuk yüzünden seni çağırıyorum, birde ek ödeme yapacak halim yok. Bu senin hatan ve senin düzeltmen gerekiyor"
"Ödeme almadan yapmayacağında diretirsen çocuğuna da ihtiyacım kalmaz. Buradaki tek suikastçı aile siz değilsiniz"
Kangdae içinden küfürlerini sıraladı
Bu adamdan ve onun zekasından nefret ediyordu
"Ödeme yapmanıza gerek yok efendim"
__________________
"Minho abi, iyi misin?" Jisung üzgün gözlerle Minho'ya baktı. Minho'nun yorgun olduğu o kadar belli oluyordu ki onun için endişeleniyordu Jisung. Artık oyun oynamak istemiyordu. Minho'nun iyileşmesini istiyordu
Minho mırıltıyla "İyiyim" dedi. Jisung daha çok üzülerek ona sarıldı "Ama çok kötü görünüyorsun"
Minho cevap vermedi. Uyumak üzereydi ama Jisung onu uyanık tutuyordu. Izlendiğini hissetmediği için rahattı aslında
Artık izlenilen kişi Kangdae'ydi
Eve yeni gelen bu yabancının kim olduğunu merak ediyordu çalıların altında saklanan kişi
Minho başı yere düşmek üzereyken Han Bey ve Kangdae odadan çıktılar ve duvara yaslanmış halde bir savaş veren Minho'nun yanına gelmişlerdi
Minho'nun kafası omzuna düştü ve öylece uyuyakaldı. Önünde oturan Jisung başını kaldırarak babasına üzgün bakışlar attı
"Baba... Minho abim iyi mi?"
"Sadece biraz yorgun"
Kangdae ne kadar ona kötü davransada oğlunu bu halde gördüğü için üzülmüştü
"Ona psikolojik baskı uygulamaya çalışmış"
Han Bey dönüp Kangdae'ye baktı "Nasıl yani?"
"Birisi sürekli ne yaptığını, nereye gittiğini saatlerce izlese ve gözünü bir saniye bile senden ayırmasa nasıl hissedersin? Hem de sen bunun farkındayken gözlerinin içine baka baka kasıtlı olarak yapsa"
"Rahatsız olurum"
"Aynı şey. İnsan beyni birisinin onu izlediği hissine kapılırsa kişiyi uyandırır. Bu yüzden bu kadar uykusuz kalmış"
Han Bey anlayarak başını salladı. Kangdae eğilip Minho'yu kucağına aldı. Jisung adamdan biraz rahatsız olsa da sesini çıkarmadı
"Odası nerede?"
"Bu tarafta" Jisung Kangdae'ye yolu gösterdi. Minho'yu yatağın üst kısmına koyana kadar gözlerini Kangdae'den ayırmadı. Sonrasında Kangdae Jisung'a gülümseyerek el salladı ve odadan çıktı
Jisung yukarı kata tırmanarak ilk defa bu kadar derin uyuduğunu gördüğü Minho'nun kollarının arasına kıvrıldı
İyice uykusunu alana kadar rahatsız etmeyecekti abisini
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Past // MinSung (DG)
FanfictionLet's Play a Death Game kitabındaki Minho ve Jisung karakterlerinin geçmişlerini anlatan yan kitaptır. Spoi yememek için önce birinci kitabı okuyunuz Her şey Minho'nun içinde bir huzursuzluğa sebep olan o adamın gelmesiyle başladı...