Aynanın karşısına geçip kendisini süzdü Minho. Sarı saçları güzelce taranmıştı. Bayan Han ona makyaj bile yapmıştı. Gözaltıları ortadan kaybolmuştu ve parıldıyor gibi görünüyordu. Kırmızı smokini onunla uyumluydu ama taktığı papyon Minho'ya göre komik görünüyordu
Kendisini incelerken Bayan Han Minho'ya gururla baktı
"Çok güzel görünüyorsun!" ellerini birleştirerek gülümsedi. Gözleri aşırı şefkat doluydu. Samimiydi
Minho utangaçca gülümsedi "Teşekkür ederim"
Dönüp beyaz bir elbise giyinen Bayan Han'a baktı "Siz de çok güzel görünüyorsunuz"
Bayan Han da ona teşekkür etti
Dönüp yatağın üstünde oturmuş erdiği için eline yapışan çikolataları emen Jisung'a baktı. Büyük gözleri ile çikolatasını emerken annesi ile Minho'yu izleyip ayaklarını sallıyordu
Minho yanına gidip aldığı ıslak mendil ile Jisung'un ellerini sildi
"Çabuk yemelisin Jisung. Kıyafetine bulaşabilir"
Jisung onu umursamadı ve sakince çikolatasını yedi
Sarı kıvırcık saçları daha da kıvır kıvır yapılmıştı. Giydiği siyah smokin ve papyonu ile o da çok sevimli duruyordu
Çıkma zamanının geldiğini söyleyen hizmetleri takip edip dışarıya çıktılar. Arabanın önünde onları bekleyen Han Bey siyah bir takım elbise giymiş, kırmızı fular takmıştı. Olduğundan daha da zengin görünüyordu
Bayan Han'a kapısını açarak ona bir jest yaptı. Küçük çocuklar görevlilerin açtığı kapılardan içeri girdiler
Kısa bir yolculuk yaptılar. Ülkenin zengin kesiminin yaşadığı yerde oturuyorlardı zaten. Lüks balo salonuna ulaşmaları çok sürmedi
Onlar içeri girerken Minho etraflarında çok fazla koruma olduğunu fark etti. Büyük alan girdiklerinde Jisung "Kocaman!" diye bağırdı. Bayan Han Jisung'a sessiz olmasını söyledi ve Minho'ya yanaştı
"Balo boyunca bize anne baba demen gerekiyor tatlım" Minho başını sallamakla yetindi
Jisung'un elinden tutarak kendisine çekti. Oldukça kalabalık bir alandaydılar. Jisung'un kaybolmasını istemiyordu
"Minho. Sen benimle geliyorsun"
Han Bey'in emri üzerine Jisung'un elini bıraktı. Bayan Han Jisung'u alıp gördüğü arkadaşlarının yanına gitti
Salon giriş ve ana yer olarak ikiye ayrılmıştı. Bayan Han ve Jisung girişde dururken büyük kapılar açıldı ve Han Bey ile Minho ana alana girdi. Öncekinden çok daha büyük bir yere girmişlerdi. Her şey altından yapılmışcasına parlıyordu. Üst kata giden büyük bir merdiven bile vardı
"Han!"
Adının seslenilmesi ile dönüp o tarafa baktı Han Bey. Arkadaşlarını görünce onların yanına ilerledi. Sohbet etmeye ve görüşmeyeli ne yaptıkları ile ilgili konuşmaya başladılar
"Tanrım bu senin yeni oğlun mu?"
Gözlerin kendisine çevrilmesi ile yutkundu Minho. Eğilerek "Merhaba, efendim. Ben Han Minho" dedi
"Velete bak sen!"
Han Bey'in yüzündeki ifadeden memnun olduğunu anladı. Gülümseyerek kendisine sorular soran iş adamlarına baktı
"Kaç yaşındasın?"
"7 yaşındayım efendim"
"Han'dan memnun musun? Bu huysuz ihtiyar biraz serttir"
"Babamla aramızda bir sorun yok efendim. Çok iyi birisi"
"Jisung'la anlaşıyor musunuz?"
"Evet efendim"
"Benim adamlarım bile bana bu kadar efendim demiyor. Çok kibar"
"Çocuğa ilk öğrettiğin şey yalan söylemek mi? Çok ayıp"
Han Bey arkadaşının söylediklerine güldü
"Her zamanki gibi ağzın iyi laf yapıyor"
Kendi aralarında şakalașmaya başladıklarında ilgi sonunda Minho'dan ayrılmıştı. Rahat bir nefes alıp Han Bey'i inceledi
Minho'ya karşı ve evdeyken çok katı birisine dönüşüyordu ama düşününce Han Bey hala daha otuzlarının başında genç bir iş adamıydı. Tüm gözler onaydı
Hayır
Gözler Minho'daydı
Hissettiği ürperti ile dönüp etrafına bakındı. Birisi onu izliyordu. Çok yakınınında olan birisi ona nefret dolu gözlerle bakıyordu
Bilinçsizce Han Bey'e yaklaştı ve elini tuttu. Han Bey bakışlarını Minho'ya indirdi. Minho etrafına biraz daha bakınıp ona döndü
"Annemin yanına gidebilir miyim, babacığım?"
Babacığım mı?
Kusmak istiyordu. Ona gerçekten böyle hitap etmiş miydi?
Han Bey Minho'nun endişeli gözlerini görünce durumu anladı. Elini Minho'nun omzuna koyarak arkadaşlarına döndü
"Buralarda olacağım. Birazdan gelirim"
"Çok gecikme"
"Ve kadınlardan uzak dur, serseri~"
Duymamış gibi yaparak Minho ile ilerlemeye başladı. Kapılardan tekrar geçerken Minho stresten dudaklarını kemiriyordu
Jisung'u 3 kadının ortasında yanakları sıkılıp öpülürken bulunca rahatladı. Artık izlendiğini de hissetmiyordu
Minho'yu görünce kadınlara sinirle vurup kucaklarından zorla atladı Jisung. Koşarak Minho'ya gitti ve ağlarken "Minho Abii~" dedi
Kollarını birbirlerine sıkıca sardılar
Minho Jisung ile ilgilenirken Han Bey Bayan Han'la konuştu. Onu eve gitmeye ikna etmişti
Jisung'un güvende olması gerekiyordu
__________________
Ayol ben sürekli bir şeyleri gözden kaçırmışım
1; Jisung ve Minho Death Game'de 25 27 yaşında diye biliyordum. Meğer 19 21 mis. Birisi de çıkıp dememiş Jisung 19 yaşındayken Minho nasıl 20 yıldır işkence çekiyor DKSMDMSMSM
2; Death Game'de Hyunjin'in annesi doğumda ölmüş demişim. Sonra dediğimi unutmuşum dksmdmskxkc
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Past // MinSung (DG)
FanfictionLet's Play a Death Game kitabındaki Minho ve Jisung karakterlerinin geçmişlerini anlatan yan kitaptır. Spoi yememek için önce birinci kitabı okuyunuz Her şey Minho'nun içinde bir huzursuzluğa sebep olan o adamın gelmesiyle başladı...