5

178 12 42
                                    

"Şey Soonyoung ve Jihoon... onlar kim?"

"Senin hafızan çok zayıfladı Cheol."

Dedi yanımda oturan Seokmin

"Hatırlamıyor musun?"

Kafamı olumsuz anlamda salladım

"Yetimhane zamanlarını hatırlıyor musun?"

Yüzümde bir gülümseme oluştu

"Tabii ki de, o zamanları ölsemde unutmam."

O an kafama dank etti

"Hoshi ve Joshua'dan mı bahsediyorsunuz?"

Herkes bir an sustu

Gergin bir sessizlik

5 dk boyunca kimseden tek kelime çıkmadı

Ben ise onlara garip garip bakıyordum

Sessizlik sonunda bozuldu

Hansol bozdu

"Hoshi kısmı doğru, ama Joshua değil Woozi'den bahsediyor."

O anda hatırladım Hoshi ve Woozi...

Sanırım olayı daha sonra açıklayacağım

"Joshua'ya ne oldu?"

"Bilmiyoruz ki, nerede ne yapıyor."

Diye cevap verdi Junhui

"Onu sahiplenen aileye bir keresinde ulaşmayı denedim, ama hiçbir sonuç alamadım."

Diye konuştu Hansol

Ben de gülümsedim

Joshua'yı ismen hatırlıyorum ama tip olaral değil

Hafızamı zorlasam da bir gıdım bile aklıma bir şey gelmiyor

********

Biz yola devam ederken telefonum çalmaya başladı

Telefonu cebimden çıkarıp bakınca yazan isim beni iğrendirdi

"Babam"

Şimdi telefonu açsam bana kesin nerede olduğumu ve ne haltlar yediğimi sorucaktı

Sonra da eşin seni.çok özledi geri dön falan diyecekti

Ama umrumda mı?

Hayır

O yüzden telefonu açmadan meşgule attım

********

Sonunda mezarlığa gelmiştik

Ne yapacağım bilmiyordum

Diğerleri arkadan gelicekti büyük ihtimalle

Ben önden giderken, sadece tek bir şeye odaklandım

Yoon Jeonghan

Her yerde bu isme bakınıyordum

Ve işte sonunda buldum

Yoon Jeonghan

10.04.1995
-
12.20.2017

Başına gidince biraz bakındım

Ne yapıcağımı cidden bilemiyorum

Ama biraz daha durduktan sonra gözlerimden yaşlar akmaya başladı

Gözlerimin dolduğunu bile fark etmemiştim

Ağladım saatlerce

Sadece ağladım

Sonlara doğru sakinleştim

Yani neredeyse

Gitme zamanı gelmişti

Ama benim için değil

Biraz yalvardıktan sonra beni orada bıraktılar

Onlar gidince yere oturdum

Mezarlığa baktım

Ağladım

Bağırdım

Çağırdım

Beni duysun diye uğraştım

Ama nafile

Sonra konuşmaya başladım

"Meleğim,

Beni duyuyor musun? Duyuyorsan yanıma gel, duymuyorsan da gel, ben seni çok özledim."

Biraz durdum ve gülümsedim

"Hep gülümse olur mu meleğim."

"Jeonghan ben..."

Diye söze başlıyacağım an kulaklarıma bir ses ilişti

"Beyefendi saat gecenin ikisi neden hala buradasınız?"

Orada kaldım

10 dakika boyunca arkamı dönemeden sessizce ağladım

En sonunda beni kendine çevirdi

"BEYEFENDİ İYİ MİSİNİZ???"

Bana bağırıyordu

Umrumda değildi

Ben de ona bağırdım

"JEONGHAN"

Sarıldım, kokusunu içime çektim

Ağlıyordum

Ve ona kızıyordum

"Neden daha erken gelemedin, neden haber vermedin, ah kahretsin umrumda değil, sen buradasın ŞU AN YANIMDASIN?"

Jeonghan afallamış görünüyordu

Bana sarılmıyordu

Hatta ittirmeye çalışıyordu

"Beyefendi ismimi nereden biliyorsunuz."

Yine ona kızdım

"Seni tanımayacak en son kişi benim Yoon Jeonghan."

Jeonghan en sonunda beni ittirebilmişti

"Ben Jeonghan..."

"Hong Jeonghan."

Surrender // 𝙅𝙚𝙤𝙣𝙜𝙘𝙝𝙚𝙤𝙡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin