Zehra
Kafamdaki sorular yanıtlanmak için bekliyorken odamın en sevdiğim köşesinde oturmuş dışarda yağan yağmuru izliyordum. Ablamın gidişi, İlker abinin anneme dedikleri... Nerden çıkmıştı şimdi? Bana sormadan bunları nasıl söyleyebiliyordu.
Çıldırmamak elde değildi gerçekten. Zeynep konuşmak için onlarca mesaj atmıştı, abim üç dört kez kapıma gelip konuşmak istemişti. Ne diyecektim ben insanlara? Kocaman bir kuyunun içine düşmüşümde umut ışığı bulamaz gibiydim.
Hava iyice kararmıştı, yağmur durmuş gibiydi. Temiz bir toprak kokusu beni kendime getirirdi ancak. Pencereyi araladım, etrafa göz gezdirirken onunla göz göze geldim. Ne zamandır buradaydı, üstünün sırılsıklam olmasından anlamam gerekirdi uzun zamandır buradaydı.
Üstüme montumu alıp yanıma da bir şal alıp apar topar bir şekilde aşağı indim. Yanına doğru ilerlerken sorgulama gereksinimi duydum kendimi, neden inmiştim aşağıya o benim için kimdi? Zeynep'in abisi mi ? Ablamın eski sevgilisi ? Kimdi o benim için?
Yanına gidip şalı omuzlarına sardım ve arkamı dönüp gidecekken kolumu tuttu, eh hadi ama!
"Bırakırsan kolumu gideceğim İlker Abi"
"Konuşmamız gerek, lütfen"
Yüzüne anlamsız bakmaya devam ederken kolumu tutup bahçenin arka tarafına yönlendirdi. İki evin birleşiminde en sessiz olan yer burasıydı.
" Zehra, lütfen beni dinle sadece sus ve dinle olurmu? İnan ne kadar zamandır beklediğimi bilemezsin. Seni başkasıyla görmekorkusu kalbimi paramparça ederken elimden hiçbir şey gelmemesi, nasıl tarif edeyim içimdeki acıyı bilemedim. Seninle konuşurken dünyanın en güzel kelimelerini bulup söylesem bile yetmiyor, yetiremiyorum. Ömrümün en karışık, ömrümün en karanlık, ömrümün en sensiz zamanlarını yaşadım. Yıllarca yanı başımdaydın, gelemedim. Evet aptallık ettim, ama yaşadıklarımı bir bilsen, beni bir görebilseydin, gözlerimin içine bir baksaydın anlardın her gün seni nasıl ezberlemek istediklerini. Ben çok yoruldum, ama içimdeki seni asla yoramadım. Elvan olayını cidden anlatacağım. Yeter ki bana tamam de, dinleyeceğim seni de. Gözlerin bir kez gözlerime değsin, yaptığım her şeyin açıklaması var ama ne olur bana git deme. Sk'anisuzi ham sk'udala mu voğada?"( sensiz bu hayatı neyleyim? )
Tutmaya devam ettiği kolumu çektim ve arkamı döndüm, dinleyecek bir şey yoktu. O ablamın eski sevgilisiydi ve öyle kalacaktı. Tekrar beni kendisine çekti aniden. Elime bir kağıt tutuşturdu.
" Bunu oku, istersen konuşma benimle ama bunu oku."
Gözlerinin içine ilk defa baktığımda yüzündeki yorgunluğu fark ettim, belki de hiç bu kadar uzun bakmamıştım ona. Gözleri doldu, kafasını çevirmemekte yeminliydi. O sırada bize doğru gelen bir ışıkla gözlerimi kamaştırdım. Ardından Ali Abimin bağırma sesiyle İlker'in üstüne atlaması bir oldu. Arkamda kalan Zeynep dandik bayılma numaralarıyla ay başım dönüyor deyip dururken ben olayın şokunu atlatamamıştım, İlker'in hiç tepki vermemesine karşın abimin öldürecek şekilde vurması ve tepki vermemesine sinirlenmesini izliyordum resmen.
" Abi ! Napıyorsun kendine gel!"
Olayın şokundan çıkıp bağırmam işe yaramamıştı, yüzü kanlarla kaplanmış olan İlker'e baktığımda yüreğimde bir sızı hissettim. Neydi bu böyle? Yere çöküp abimin ellerini tutmaya çalıştım.
" Allah aşkına! Yapma abim, nolursun"
Sesimin titremesine karşı gözlerimin içine bakan abim sert bir şekilde yere bıraktı İlker'i. Kolumdan tutup Zeynep'in yanına götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karadeniz Fırtınası(Düzenleniyor)
Literatura FemininaBir tarafta ailesinin dizinin dibinde oturan bir kız olmaktan kaçınan, tam anlamıyla Karadenizin hırçınlığını almış Zeynep Çakır. Diğer tarafta hayatını sevdiği insanlara adayan , Karadenizin sisli havasını üstlenen Ali Demiroğlu. Küçük yaşlarda bir...