İş Meselesi

6.5K 322 9
                                    

ZEYNEP

Yaz mevsimi olsa bile yağan yağmurların serinletici etkisini seviyordum. Telefonuma gelen bildirimlere göz attmaya başladım

Zehroş
Kuzum duyunca çok üzüldüm Allah sana bol sabır versin . O deliye değil bir ay bir gün katlanmak bile zor !

Ne saçmalıyordu bu deli yine. Dün erken yatmama rağmen bugün bir hayli geç uyanmıştım ama yine de kahvaltıya yetiştiğim için şanslıydım.
" Günayyyydııın güzel ailem! "
Masada oturan sinirli boğa Emre, tedirginlikle bacağını sallayıp duran İlker abim, gözlerimin içine bakıp oturmamı işaret eden annem ve bunların yanında hepsinden rahat bir şekilde yemek yiyen babam. Neler oluyordu acaba yine ne dönüyordu böyle ? Masada oturanların ruh hali spotify listemden farksızdı.
" Noluyor size ? Ne bu suratlar böyle birine bir şey mi oldu hayırdır " dememle söze atlayan Emre oldu
" Yok fındığım ! Babam sana iş bulmuş aa pardon ! İş bulmakla kalmayıp seni işe bile sokmuş ! " emrenin buna bu kadar  sinirlenmesini anlayamıyordum. Çalışmak istediğimi yine aynı oturduğumuz sofrada ben söylemiştim zaten. Ondan önce iş buldum diyeyse bu tripler valla hiç anlamam Emre bey kıçınızı kaldırıp arasaydınız derler adama.
" Ee ne güzel işte ben arayıp durmayacağım iş iş diye. Canım babam bulmuştur bana göre bir şeyler " biraz sonra duyacaklarımı bilseydim belki böyle rahat ve mutlu konuşuyor olmazdım. Demli koyulan çaya iki buçuk çay kaşığı şeker attıktan sonra içtiğim bu sıcak çay az sonra duyacaklarımla başımdan aşağı kaynar kaynar dökülen sulardan daha serinletici bir etken yaratacaktı kesinlikle.
" Bakın ben dedim size kızım ben nerde istersem orda çalışır. Hem sizene ula ! Kızım kalk hazırlan yarım saat sonra işte olman lazım sabah bile olsa satışların çok olduğunu söyledi Ali. " duyduğum isimle genzime kaçan çayı öksürmeye başladım. Ne demişti o ? Ali mi demişti ? Belki Aliye diyecekti sonuçta tuhafiye dükkanı olan Aliye teyzenin yanında da işe girmiş olabilirdim pek tabii. İlker abim durumu anlamış olduğu gibi açıklama yapmaya başladı
" Zeynep, Ali bizim dükkanda eksik var diyince ... babamda Zeynep çalışsın dedi. Valla bir anda gerçekleşti her şey bizde anlamadık güzelim. " abim sinirlenmemden korkuyordu. Haklıydı da ! Ama kalkıp bağıramazdım babamın karşısında, hevesini kıramazdım onun. " ben içeri gidip hazırlanayım. Abi sen bırakır mısın beni ? " kafasını sallayan abimi gördükten sonra odaya gidip volta atmaya başladım. Ne yapcaktım şimdi ben ? Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştum. Sırf bana eziyet çektirmek için yaptı bunu! Ulan Ali ulan Ali ! Ama ben intikamımı senden cayır cayır alırım. Ah tabi ya Zehranın sabah yazdığı mesajda bu yüzdendi. Üzerimi değiştirdikten sonra titreyen telefonumu elime aldım.

Ali Demiroğlu
Geç kaldın miço ! Korkma tekneye yollayıp eziyet etmeyeceğim sana. Ama  on dakika içinde burda olmazsan çok sevgili Fırat amcama  bir işi bile beceremediğini ve seni işten atmak zorunda kaldığımı zevkle söyleyeceğim

Ah, birde dalga geçiyordu ! Eğer ben Zeynep Çakır isem senden intikamımı öyle bir alacağım ki tüm köy sana acıyarak bakacak Demiroğlu !
Çantamı aldığım gibi hırsla İlker abimin o kıyamadığı arabasının anahtarımı aldım ve merdivenlerden inmeye başladım. Arkamdan seslenen babama bakarak el salladım.
" Geç kalmışım baba, abime söylersin Vira Balığın ordan alırsın arabayı. Haydi hayırlı işler sanada ! " . Evet ehliyetim vardı ve evet araba kullanmama izin veriyorlardı. En son Zehrayla birlikte Alinin arabasını kaçırdığımız gece ehliyetimi unuttuğum için polis çevirmesine yakalandıktan sonra bir daha araba kaçırmayayım diye kendileri veriyorlardı anahtarı. Böylede güzel izin alıyordum yahu canım kendim!
Arabayı çalıştırdığımda açılan radyo abimin efkar moduna bağladığının göstergesiydi. Anlaşılan yine abim Aliye söyleme kararı almış ama Elvan abla buna izin vermemişti. Değiştirdiğim radyoda yabancı pop çalan kanala rastlamamla durdum, aklıma Zehrayla küçükken hayran olduğumuz ünlüler geldi, tabi birde Ali'nin bu ünlülere karşı hakaretleri, düşündüğüm şey beni gülümsetirken yolun nasıl geçtiğini anlamadım bile. Rahat park ettiğim arabadan indikten sonra tüm özgüvenimle içeri adımımı attım. Gördüğüm kişi ilk olarak Salihti ! Evet Ali'nin kadim dostu ve tüm pis oyunlarına destek çıkan bana eziyet etme oyununda da yardımcısı olacak Salih.
" Günaydınlar, ee nerde patron bey ? "
Salih'in yüzü tedirgindi, sanki bir olayı gizlemeye çalışıyordu. Arka tarafa doğru ilerlediğimde Almanyalı bir grup turistin Ali ile imtihanını izlemeye başladım. Ali'nin düzgün ingilizcesine karşılık grubun sadece almanca bilmesi aşırı ironik duruyordu. İşte lisede gittiğim Erasmusun ve biricik Almanyada yaşayan kuzenlerimin etkisi ile Almancamı konuşturmak için hızla ekibin yanına gittim.

" Hoşgeldiniz ? Kusura bakmayın arkadaşımızla pek anlaşamamışsınız sanırım, zaten insancıl bir biri değildir malum dağbaşı bir yerde o da büyükbaş hayvanlara uyum sağlıyor " dediğimle birlikte gülmeye başlayan turistlere karşı sırıtıp Alinin bakışlarına göz devirerek karşılık verdim
" Ne söyledin de bu kadar güldüler ? Benimle dalga geçtin değil mi doğruyu söyle ! "
Ali'nin çıldırıyor oluşu öyle hoşuma gidiyordu ki zevkten dört köşe olacaktım nerdeyse. Turist grup ile konuşmaya devam ettim
" siz siparişlerinizi verin ben yardımcı olacağım size verdiğimiz aksaklıktan ötürüde arkadaşlarım adına özür dilerim " turist grubun başında bulunan 30'lu yaşlarına yeni girmiş genç adam bana gülümseyerek teşekkür etti. Kafamı çevirdiğimde sinir küpüne dönmüş bir Ali bulmayı tabiki bekliyordum! Evet Demiroğlu bunlar daha iyi günlerin diyerek kötü kadın kahkahası atmak isterdim ama verilen siparişleri mutfağa iletmem gerekiyordu. Hızla içeri gidip on beş kişilik grubun menüsünü söylemeye başladım
" Her iki masanında ortaya mevsim ve çoban salata. İkişer kilo hamsi, üç kilo lüfer ve bir kilo çinekop. Ha birde Yusuf ustanın mezesinden istiyorlar onu duyup buraya kadar gelmişler zaten haydi kolay gelsuun ! " arkamı döndüğüm anda çarptığım bedenle irkildim. Kolumdan tutup kasaya doğru ilerletti beni sevgili büyükbaş hayvanımız.
" Senin yerin burası. Garson olarak almadım ben seni işe. Hem hem bu giydiğin ne böyle malzemeden kısmışlar ! Bilseydim paranın yetmediğini ben iki kat çalışır alırdım sana daha iyilerini. " bu neydi böyle çocuk muydum ben ?
" Pardon da sen kimsin ? Benim iki abim var zaten Ali ABİ senin abilik taslamana ihtiyacım yok " arkamı dönüp kasanın iç tarafına geçerken sabır çektiğini duydum ve restorandan çıkıp gitti.

Ali'nin gitmesinden oldukça uzun zaman geçmişti saat nerdeyse akşama doğru geliyordu. Çok müşteri yoktu bugün pek yorulmamıştımda. Sabah yolladığımız gruptan sonra iki ekip daha gelmişti öyle Ali olmadığı için bu sefer İngilizce tercümanlık yapmıştım. Böyle hayal etmemiştim ki ben Ali'yi sinir edecek ve günü öyle tamamlayacaktım. Çıkış saatim yaklaşırken Ali geldi ve Salihle bir şeyler konuştuktan sonra bana doğru ilerledi
" Hadi biraz işim var seni de bırakırım eve " yüzünde ne güller açıyordu ne de turşu satıyordu. Ne garip tabirdi bunlar ya ? Ne mutluydu ne üzgün işte. Herkese iyi akşamlar dedikten sonra Aliyi takip ettim ve arabaya bindik. Sessiz geçen bir yolculuk olmasını beklemiyordum ama aynen böyle oldu. Arada Ali'nin telefonlarına gelen mesaj bildirimleri beni merakta bıraksada direk telefonunu aldığı için hiçbir şey göremiyordum ! Bir şeyler yapıp o telefona bakmalıydım ama ne yapmalıydım ?
" Alii... şey bir şey isteyebilir miyim ? " yüzüme bakmadan konuşmaya başladı
" Abiye ne oldu ? İste bakalım cadı ne isteyeceksen "
" Şey ... heh benim canım tatlı çekti. Şekerpare alsana bana tatlıcıdan " hâlâ çocuk tavırlarımdan çıkamamıştım ben eski Zeyneptim işte. Kafasını yukarı aşağı salladıktan sonra sırıtarak park etti tatlıcının önüne, arabadan inmesiyle telefonunu elime aldım ve kahretsin kilitliydi ! Denediğim bir kaç şifrede bana bir taraflarıyla gülerek yanlış çıkmıştı. Yeni bir şifre deneyeceğim sırada Alinin tatlıcıdan çıktığını farkettim ve arabanın içine dolan mesaj sesini. Gözümü gezdirdiğim mesaj kıpkırmızı olmama ve sinirlenmeme yetmişti

Rus
Her şey tamam. Yarın bekliyorum aslanım :)

Bu neydi şimdi ! Ayrıca rus kimdi ! Allahım sabır katsayım gittikçe taşıyordu. Müstesna gibi keçilerime mukayyet olamamaya başladım. Düşündüğüm şey olamazdı değil mi? Hayır hayır tabi ki olamazdı Gürcistan buraya daha yakın neden rus bir kadınla birlikte olsun ki diyen iç sesime bir küfür savurup her iki ihtimalide başımdan savmaya çalıştım ama başarısız olmuştum. Kötü bir mağlubiyetin hüznünü yaşamaya başlamıştım bile.

Umarım beğenmişsinizdir.
Yorumlarsanız ve oylarsanız çok mutlu olurum. Yorumlarda sizinle konuşmak ve karakter hakkındaki yorumlarınızı, hakkında merak ettiklerinizi okumak için can atıyorum ! :)

Karadeniz Fırtınası(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin