Songül ve Güney amfide oturmuş kahvelerini içiyordu.
Songül:
"Ya sınavlar yaklaştı."
Güney:
"Maalesef.." dedi kahvesinden bir yudum alıp. "Sonra da projeler var."
Songül:
"Off.." diye elini çenesine yasladı.
Bu sırada Nazlı ve Ateş sınıfa girmişti. Nazlı oldukça öfkeli görünüyordu.
Nazlı:
"Peşimden gelme Ateş!"
Ateş:
"Kelebek farkındaysan aynı sınıftayız. Ders başlayacak nasıl gelmeyim?"
Nazlı:
"O zaman bana uzak otur!"
Güney soran gözlerle Ateş'e baktı.
"Hayırdır."
Ateş başını iki yana sallayıp ofladı.
Nazlı:
"Anlatsana yaptığını!"
Ateş:
"Sanki hata yapmışım gibi konuşmasana Nazlı."
Nazlı:
"Bir de hatanı kabul etmiyorsun!"
Songül:
"Ya ne oldu anlatsanıza."
Nazlı:
"Bana evlenme teklif etti."
Songül ve Güney gözlerini kıstı.
Güney:
"Buna mı kızdın?"
Nazlı:
"Hayır.. Evde başbaşayken etmesine kızdım. Ya yüz kere söyledim hayalimdeki evlenme teklifini. Kalabalık bi ortamda olsun herkes bize baksın istiyorum diye... Ama Ateş bey aşkını herkesin içinde haykırmaya cesaret edemedi."
Ateş:
"Ya kelebek niye anlamıyorsun cesaretle alakası yok. Başbaşayken daha romantik olur diye düşündüm."
Nazlı:
"Of neyse Ateş.. git Güney'in diğer yanına otur sen." dedi Songül'ün yanına otururken.
Ateş sıkıntılı bir nefes verip Güney'in yanına oturdu.
"Yok abi ne yapsan yaranamıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
FanficDilhun... Farsça 'içi kan ağlayan, kalbi yaralı' anlamlarına gelen bir kelime. Songül de böyle.. kalbi yaralı. Güney yaraladı kalbini.