Çok sevildi galiba bu hikaye. 😇 Sınır hemen doluyor yetişemiyorum hızınıza. 😊💜
**********
2 gün sonraSongül derste hızlı hızlı yazı yazmaya dalmışken kendini birinin izlediğini hissedip başını yana çevirdiğinde Güney'i gördü.
Başını sırasına koymuş açık açık Songül'e bakıyordu hafif bir tebessümle.
Songül istemsizce panikleyip tekrar defterine dönse de aklına takılmıştı. Göz ucuyla o tarafa baktığında hala Güney'in kendisine baktığını gördü. Yutkunup elini saçlarının arasından geçirirken Cemre durumu farketmiş olacak ki Songül'e fısıldadı.
"Songül..."
Songül:
"Hı?" dedi arkasını dönüp.
Cemre:
"Boşver o öküzü. Derse odaklanmaya çalış."
Songül başını sallayıp öne döndüğünde hala Güney'in baktığını hissedebiliyordu.
Teneffüs zili çalıp çoğunluk sınıftan çıktığında Songül derste kaçırdığı yerleri yazmak için kızların defterini almıştı.
Defne:
"Aşkıım.. bugün dersten sonra bir şeyler mi yapsak?" dedi Songül duysun diye yüksek sesle.
Güney:
"Olur yaparız." diye göz kırptı gülümseyerek.
Defne:
"Ayy.. sevgilim benim. Çoook seviyorum ben seni." dedi ve Güney'in boynuna kocaman bir öpücük kondurdu.
Songül sinirle gözlerini sımsıkı kapatıp yutkunurken Güney Defne'nin elini tutmuştu.
"Ben de seni seviyorum. Hadi kantine gidelim."
Defne:
"Ya da bahçede başbaşa mı takılsak?" diye kıkırdadı.
Güney:
"Sabah bir şey yemedim. Kantine uğrayalım bi."
Defne:
"İyi tamam."
Elele sınıftan çıktıklarında Songül kalemi sımsıkı tuttuğunu farketti. Kalemi bırakıp gözünde biriken yaşları elinin tersiyle sildi ve ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Fiksi PenggemarDilhun... Farsça 'içi kan ağlayan, kalbi yaralı' anlamlarına gelen bir kelime. Songül de böyle.. kalbi yaralı. Güney yaraladı kalbini.