10. Sinir

25K 1K 524
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım :*

Bugün haftasonuydu. Başta büyük bir memnuniyetle kabul ettiğim davetin, 2 dakika sonrasında Ulaş tarafından içine edilmesiyle hevesimin kaçtığı buluşmanın olacağı gündü. 5 gibi buluşacağımızdan bir saat kadar öncesinden hazırlandım tabii. Siyah, üstünde minik minik kirazlar olan ve göğüs kısmından elbisenin ucuna kadar düğmeleri olan bir elbiseyi giydim. Oldukça şirindi. Dizimin neredeyse 1 karış üstünde bitiyordu. Uzun saçlarımın uçlarına hafif dalgalar yaptım, böylece uçları minik bukleler halinde belime uzanıyordu. Kısa ve ince bir eyeliner çektim, ve hafif kırmızımsı bir renk veren ama oldukça ıslak görünen, parlak bir kırmızı balm sürdüm. Saçıma da siyah sade bir taç taktım, ayağıma da minik topuğu olan, bilekte biten yazlık botlardan birini geçirdim.

Oldukça beğenmiştim kendimi aynaya bakarken. Yüzüm canlı duruyordu ve tam bir yaz havası yansıtıyordum.

Ulaş her ne kadar istemesem de beni alacağını söylemiş, hazırlanınca aramamı istemişti fakat ben onu aramayı unutunca da kapıma azrail gibi dikilmiş, sabırsız bir edayla kornaya uzunca basmıştı. Perdeyi aralayıp da bakınca aşağıda arabasına yaşlanmış bir vaziyette yukarıya doğru baktığını ve gergin olduğunu fark edebilmiştim.

Kapıyı arkamdan kilitleyip dışarıya çıktım ve yavaşça merdivenleri indim. Dış kapıyı da açıp arabasına doğru yaklaştığımda, onu arabasına yaslanmış, sigara içiyorken görmüştüm. Beni fark ettiğinde dudakları arasında ince bir dal bulunuyordu, işaret ve orta parmağıyla da bu sigarayı destekliyordu. Beni görünce kaşları havaya kalkmış, dudakları arasındaki sigarayı yere atmış ve kısa bi anlığına beni incelemişti. Beğendi mi beğenmedi mi ikileminde kalırken, olabilecek en öküzce şeyi yaptı ve bir çırpıda yanıma gelip şunu söyledi: "Bu elbisenin geri kalanı nerede?"

Şaşırmadım aslında. Şaşırmadık.

"Geri kalanı yok. Bu kadar." diye cevapladım onu ters bir şekilde.

Yüzünü sıvazladı, sanki zor durumda kalmış gibi bir daha beni süzdü. "Sen bu halde mi dolaşacaksın yanımda?"

"Niyeymiş? Beğenmiyorsan dolaşma yanımda. Seni isteyen yok zaten."

Bununla onu körüklediğimi fark etmiştim elbette fakat yine de geri durmadım, hem de artık ürkütücü bakmaya başlayan gözlerine rağmen. Bir süre kendini tuttu, patlamamaya çalışıyor gibiydi bu sırada. Ardından arabayı işaret etti gözleriyle. "Bin."

Onu geçip yolcu koltuğu tarafındaki kapıyı açtım, ve yerleştim. O da bir şeyler söylenip yanıma oturdu, arabayı çalıştırdı ve bizim mahalleden ayrıldık. Hâlâ daha gergin duruyordu, dimdik yola bakıyordu ve parmak boğumları direksiyonu sıktığından belli oluyordu.

Bu ruh hastası yine bir şeylere sinirlenmişti.

Yol böyle sessiz geçecek zannetmiştim ki gideceğimiz yere yaklaştığımızda o, sessizliği böldü. "Yanımdan ayrılma."

Cevap vermeden camdan dışarıyı izlemeye devam edince yeniledi kendini fakat daha baskılayıcı ve sabırsız bir sesle. "Anladın mı?"

"Hıhı."

"Güzel."

Alt tarafı sınıfımızdaki 3-5 kişiydi, neyini bu kadar takmıştı anlayamıyordum.

Nihayetinde yaklaşınca arabayı arkalara bir yerlere park etti ve arabadan indik. Oldukça büyük bir avm idi burası. Ön tarafında buluşacak, oradan da ne yapacağımıza karar verecektik.

Arabadan inip de içeriye doğru yürüdüğümüz vakit elimde bir sıcaklık hissettim. Yanımda yürüyen Ulaş'ın eli, elimdeydi. Elimi tuttu, ben de çekmeye çalıştım fakat güçlüydü. "Sakın." dedi bana bakmadan yürümeye devam ederken. "Geri gitmek istemiyorsan benden ayrılma dedim."

SerseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin