15- Gizlenen

19.3K 738 364
                                    

"Yani, Gökhan denen o şerefsiz ciddi anlamda yavşağın tekiydi." O yarı hiddetli yarı sakin bir şekilde bana parktaki dövdüğü çocuğu açıklarken ben bana aldığı bu tatlı sütlü burgeri gözlerimden parıltılar çıka çıka yiyordum. O bu sırada durmuş tereddütle bana bakmıştı. "Benim ağzım da bozuk biraz. Pardon. Küfürsüz devam ediyorum o halde: Şimdi bu Gökhan gerçekten iyi biri falan değil. Hani anlarsın ya, oradan oraya şekil değiştiren, ihanetten başka bir halt bilmeyen, bukalemun gibi herif. Başımızı da belaya soktu şerefsiz- Pardon! Neyse. Biz de dövdük."

Bu büyük sütlü burger dışında açıkçası başka hiçbir şey umurumda değildi. Belki bu tatlı şeyi hüpürdetmeden evvel olabilirdi ama artık tek ilgilendiğim ne kadar şekerli ne kadar cazip ve büyüleyici bir şey olduğuydu.

"Sen... İyi misin?" diye sordu bir şey söylemeyip burgerle aşk yaşadığımı fark edince.

"Hıhı." diye yanıtladım onu. Yumuşacıktı yumuşacık!

"Ben şimdi kaba kuvvet kullanan biri gibi de gözükebilirim... Hayır bekle, zaten öyleyim de kızların ve çocukların önünde kullanmam tabii. O parkta sana biraz kaba davrandım çünkü sarhoştum. Bundan itibaren beni abin olarak görmeni isteyebilirim sanırım çünkü uzun süre ayrılmayacağız gibi duruyor. Ulaş'ın sana olan ilgisinin geçici olmadığını biz aramızda doğruladık." derken gülüyordu. Ta ki benim öksürük krizi geçirip de ölmeye yakın geri dönmeme kadar. O zaman telaşlanmış, sırtıma vurup suyu uzatmıştı. "Eğer ölürsen Ulaş beni de öldürür. Sakın ölme!"

Uzattığı suyu alıp ona kötü bir bakış atmış, suyu içip de nihayet yatışınca ona dönmüştüm. "Ne demek geçici değil? Yani, demeye çalıştığın... Ulaş bana karşı bir şey mi hissediyor?"

Bu sorumu saf bulmuş olacaktı ki önce durup durup baktı, ardından kahkaha attı. "Sen harbi çok saf bir şeysin."

Saf kelimesini yalnızca ben kendimde kullanmayı sevdiğimden onun söylemesi alınmış bir halde ona bakmama sebep olmuştu. "Niyemiş?" dedim onu terslercesine.

Kulağıma doğru eğildi, başkasının duymasını istemiyormuşçasına sessizce konuştu. "Çünkü bunu anlamamak için gerçek bir saf olmak gerekir." Ardından doğrulup eski pozisyonuna geri döndü. "Ulaş bir şeyler hissetmeseydi bu kadar peşinde dolanır mıydı? Ege'nin gözünün ucu sana değsin istemiyor resmen."

Yine de söylediklerine rağmen mantıklı gelmiyordu. Sürekli düşündüğüm tereddütümü ona da söyledim bu yüzden. "Ama Ulaş bana karşı hep kaba. Bir insan neden hoşlandığı birine kaba davransın ki? Ben asla kaba davranmazdım o kişiden hoşlansaydım. Aksine, hep onu mutlu etmek isterdim. Azıcık bile üzülecek olsa ben ondan daha kötü bir halde olurdum. Sevgi budur bence."

Selim omuz silkti. "Genelleme yapmam gerekecek tabii ama erkeklerin çoğu kadınlar kadar duygusal değil. Olsalar bile belli etmezler. Ulaş ise herkese karşı kaba. Mizacı bu."

Kollarımı birleştirip başka bir yöne baktım sinirle. "Ben bu mizacını sevmiyorum ama!"

Bu hareketime içten bir şekilde güldü. "Düzelt o halde. Onu bu konuda değiştirebileceğini düşünüyorum. Kontrol manyağı olduğundan istediğini yaptırmaya odaklanıyor sadece, dolayısıyla incindiğini fark etmiyor-"

"Tabii! Ne kör adammış ama!" diye çıkıştım yine sinirle. Görmüyormuşmuş.... O kadar üzüldüğümü de görmüyor muydu beyefendi?

"Ne diyeyim? Bundan sonrası sende. Halledersin bence."

Omuz silkmiş ve o sırada çalan zille beraber ayağa kalkmıştım. Selim'in yanıma gelmesiyle beraber kantinin çıkışına doğru yönelmiştik.

SerseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin