21- Sarhoş

17.1K 672 865
                                    


Upuzun bir bölümle karşınızdayım canlarım 💓 Lütfen emeğe karşılık olarak beğenmeyi ve yorum atmayı unutmayınSeviliyorsunuz 😘😘😘

*******

"Öncelikle en sevdiğin renk ne?" diye sordum hemencecik doğruluk der demez. Cesaret diyerek uğraşmak istemiyordu herhalde ya da benim gibi birine cesaret diyerek benim tarafımdan komik duruma düşürülmek istemiyordu bu yüzden doğruluk demişti.

Birkaç saniye düşündükten sonra cevapladı. "Mavi?"

"Peki en sevdiğin yemek?" Direk sırrının ne olduğunu sorsam cevap vermeyeceğini bildiğimden şu anlık yalnızca böyle sorularla onun hakkındakileri öğrenmeye çalışıyordum. Normalde sorularıma cevap vermek konusunda pek hevesli değildi çünkü.

"Hop. Dur orada. Bir soru sorabilirsin sadece. Doğruluk mu cesaretlik mi?" Hatta oyunda bile cevaplamaya pek hevesli değildi!

Bıkkın bir şekilde nefesimi verdim ve "Cesaretlik." dedim mecburen. Doğruluk der ve beni doğru sorudan yakalarsa gerçeği söylemek zorunda kalırdım. Sorduğu halde yalan söylersem de net anlardı yüzümden.

"Kalk bana su getir. Soğuk olsun." dedi mutfağı işaret ederken.

"Cidden mi?" Zor bir şey istemediği için sevinsem de 'su getir' demek de biraz şey yani. Şey hani ne bileyim.

"Evet."

Tabi bunun üzerine kalkıp tıpış tıpış mutfağa girdim ve istediği üzere soğuk suyunu kapıp geri geldim. Suyu ona uzattığımda ise alıp tek seferde dikti kafasına.

"Bende sıra! D mi C mi?"

"Doğruluk."

"En sevdiğin yemek."

"Ne bileyim. Her yemeği yerim."

"Ama illa bir favorin vardır."

"Yok, hepsi favorim."

Ayı ayı!

"Ama sorum boşa gitmiş oluyor!" dedim bozulmuş bir şekilde. İnsan dolma der, mantı der, karnıyarık der ama her şeyi yerim ne demek ya?

"Yapacak bir şey yok. Doğruluk mu cesaretlik mi?"

Oflayarak cevapladım. "Cesaret."

"Ben şimdi maç izlerken sen maç bitene kadar usluca yanımda otur." dediğinde sinirle çıkıştım.

"Hayır! Ne maçı ya! Bana ne!"

"Ee öyle. Cesaret demedin mi? Sınır yok bir de, istediğimi yaptırabilirim."

"Hayır kabul etmiyorum. Hayatta maç izlemem bir kere!" dediğimde kaşları çatılmış, 'afedersin?' dercesine bir ilgiyle yüzüme bakmaya başlamıştı.

"Mızıkçılık yok sen tutturdun oynayalım diye." 

"Ama hayır deme hakkı da var. Genelde istenen şeyi yapmak veya söylemek istemiyorsa şot atar kişi!" diyerek bardağa biraz votka doldurdum. "Ben de şot atma hakkımı kullanacağım. Asla o sıkıcı maçı izlemem!"

Derin bir nefes alıp tek seferde votkayı kafama dikişimi ve yüzümün yamuluşunu izledi ama değerdi! Maç izlemektense değerdi!

"Ne bu maç düşmanlığı anlamıyorum."

"Asıl ne bu maç sevgilisidir? Alt tarafı top ve topu birbirine atan insanlar."

"Bak futbol gibi bir spor dalını aşağılama, fena olur! Bizim çocuklarla hala daha futbol oynarız." dediğinde onu futbol oynarken hayal ettim anında. Dizinin az üstünde şortla ve kısa tişörtle.... Hafiften ıslanmış saçlar ve alnından aşağıya doğru süzülen bir damla ter... Anında yumuşadım ve galiba salyalarım devreye girdi fakat neyseki akmadan tuttum onları.

SerseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin